İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve Cumartesi Anneleri sosyal medyada gerçekleştirdikleri 814. hafta eyleminde Dargeçit JİTEM davasında adalet istedi.
Açıklama Hasan Ocak'ın kardeşi Maside Ocak'ın sunumuyla başladı. Ocak’ın yanı sıra, 1995'te gözaltında kaybedilen Seyhan Doğan'ın ağabeyi Kadir Doğan, Abdurrahman Coşkun'un ağabeyi Mehmet Coşkun ve Davut Alunkaynak'ın babası Abdulaziz Altunkaynak söz alarak yakınlarının gözaltında kaybedilişi ve sonraki dava süreci hakkında konuştular. Ardından Avukat Erdal Kuzu ise Dargeçit davası süreci hakkında bilgi verdi.
Basın metnini ise Cumartesi İnsanları’ndan Saliha Şanlı okudu. Yıllardır adalet arayışında olduklarını belirten Şanlı "Adalete ulaşmak için başvurduğumuz yargı makamları hukukun tarafsız, doğru, adil ve etkin bir şekilde uygulanmasını sağlama görevini yerine getirmiyor" dedi.
Üçü çocuk yedi kişi gözaltında kaybedildi
814. hafta yargı sürecine taşıdıkları Dargeçit JİTEM Davası’na dikkat çekmek istediklerini ve Dargeçit kayıplarını bir kez daha hatırlayıp, hatırlattıklarını vurgulayan Şanlı Dargeçit'te katliamı şu ifadelerle anlattı:
"29 Ekim – 8 Kasım 1995 tarihleri arasında ağır silahlı askerler ve korucular tarafından Mardin/Dargeçit’te ev baskınları yapıldı. Bu baskınlarda dört çocuk, iki lise öğrencisi ve iki kadının da aralarında olduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar Dargeçit Jandarma Taburuna götürüldü.
Gözaltındakilerden 12 yaşındaki Davut Altunkaynak, 13 yaşındaki Seyhan Doğan, 16 yaşındaki Nedim Akyön, 19 yaşındaki Mehmet Emin Aslan, 20 yaşındaki Abdurrahman Olcay, 21 yaşındaki Abdurrahman Coşkun, 57 yaşındaki Süleyman Seyhan'ı soran ailelerine 'Sorgu sonrası serbest bırakıldılar, dağa gitmişler' cevabı verildi. Ailelerinin tüm başvurularına rağmen onlardan bir daha haber alınamadı.
Kayıplarını aramaktan vazgeçmeyen aileler tehdit edildi, gözaltına alındı ve işkence gördü. Yaptıkları suç duyuruları etkin bir biçimde soruşturulmadan takipsizlikle sonuçlandı. İlgili mercilere yapılan tüm başvuruları sonuçsuz kaldı."
Katliamın davası yoğun emekle yıllar sonra açtırılabildi
6 Mart 1996'da Süleyman Seyhan’ın kafası olmayan yakılmış bedeninin bir kuyuda bulunduğunu belirten Şanlı "Süleyman Seyhan'ın ailesine bilgi veren uzman çavuş Bilal Batırır da Dargeçit Jandarma Taburunda kaybedildi" dedi.
Şanlı Dargeçit davasının yıllar sonra yoğun emekle açılabildiğini şu ifadelerle anlattı:
"Ailelerin ve İnsan Hakları Derneği’nin 29 Mayıs 2009 tarihli başvurusu ve İHD Mardin Şubesi’nin çabası sonucunda Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığı dosyayı yeniden açtı ve soruşturma başlattı. Savcılığın yürüttüğü soruşturma kapsamında Dargeçit kayıplarının gözaltında öldürülerek kuyulara gömüldüğü gerçeği ortaya çıktı. 2012 – 2013 ve 2015 tarihleri arasında tanık beyanlarına dayanarak yapılan kazılar sonucunda, gözaltına alınan kişilerin ağır işkence izleri taşıyan kemiklerine ulaşıldı. Savcılığın hazırladığı iddianame mahkeme tarafından kabul edildi. 2015 yılında Mardin Jandarma Komutanı Hurşit İmren ile Dargeçit Jandarma Komutanı Mehmet Tire'nin de içinde olduğu 18 kişi hakkında, "birden fazla kişiyi taammüden öldürme" suçlamasıyla dava açıldı.
Yedi Dargeçitli’nin ve uzman çavuş Bilal Batırır’ın nasıl ve kimler tarafından kaybedildikleri tüm detaylarıyla savcılık iddianamesine ve mahkeme kayıtlarına geçti. Dava dosyasında sanıkların sorumluluğuna işaret eden birbiriyle tutarlı çok sayıda tanık beyanı ve bu beyanları destekleyen deliller yer aldı."
Dargeçit JİTEM davası duruşması 2 Kasım'da
Dargeçit dava duruşmasının 2 Kasım'da görüleceğini belirten Şanlı duruşma "vesilesiyle bir kez daha üçü çocuk, biri uzman çavuş olmak üzere 8 kişinin Dargeçit Jandarma Taburu’nda gözaltında kaybedildikleri gerçeğini hatırlatıyor ve bu insanlığa karşı suçu azmettirenlerin, işleyenlerin hakkaniyete uygun bir biçimde cezalandırılmalarını istiyoruz" dedi.
Şanlı bir kez daha Cumartesi Anneleri’nin vazgeçmedikleri azimlerini şu sözlerle ifade etti:
"Dargeçit kayıpları için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz. 115 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz."