İstanbul’da depreme dayanıksız olduğu için hastanelerin boşaltılmasıyla başlayan kaos sürüyor. Bu hastanelerden biri olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin aniden boşaltılması hem hastaları hem de sağlık emekçilerini mağdur etti.
Konuyu SES Cerrahpaşa işyeri temsilcisi Aydın Erol ile konuştuk. Erol, sağlık emekçilerinin fikri alınmadan masa başında alınan kararların yarattığı kaos ve belirsizlikleri ifade etti. Sağlık emekçilerinin taleplerini aktaran Erol, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin yapılaşmasını 5’li çeteden Rönesans Holding’in yüksek rakamlara aldığı bilgisini de verdi.
Cerrahpaşa Hastanesi binalarının durumu ile ilgili yıllardır mücadele ettiklerini hatırlatan Erol, konunun süre içerisinde unutulduğunu belirtti. Yıkılan üst Cerrahpaşa’nın yerine 10 yıldır hiçbir şey yapılmadığını belirten Erol şunları ifade etti:
“Gelinen noktada Maraş merkezli depremin ardından oluşturduğumuz kamuoyunun basıncı ile bazı adımlar atıldı. Fakültenin rektörü Nuri Aydın bir anda, kimseyle istişare edilmeden raporlama yapıldığını ve bizim çalıştığımız binaların yüksek riskli hasarlı olduğunu basın açıklaması ile ilan etti. Ama bu ilan edilirken bizlerin, hastaların, tıp fakültesi öğrencilerinin gelecekleri ile ilgili en ufak bir planlama yapılmadı. Onlarla konuşulmadı. Şimdi yaklaşık 17 gün oldu. Bu 17 gündür belirsizlik devam ediyor.”
“Hastalar ve sağlık emekçileri mağdur”
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile konuyla ilgili görüşme yapıldığını aktaran Erol şöyle devam etti:
“Sağlık Bakanı hem Çapa hem Cerrahpaşa için masa başından bir açıklama yaptı. Çapa’nın Beylikdüzü ve Eyüp, Cerrahpaşa’nın Samatya ve Taksim İlk Yardım hastaneleri ile ‘ortak kullanım’ olacağını duyurdu. Ortak kullanımda hizmet devam ederken Çapa ya da Cerrahpaşa da bu hastanelerin belli yerlerinde hizmet vermeye başlar. Ancak biz bunun mümkün olmadığını görüyoruz. O hastanelerin hepsi küçük hastaneler.”
Cerrahpaşa’da ayaktan tedavinin devam ettiğini ancak bu durumun hem hastalar hem de sağlık emekçileri açısında mağduriyete yol açtığını belirten Erol hastaların durumunu şöyle aktardı:
“Bizim şu an ayaktan tedavi devam ediyor. Burada yıllardır takibi olan, dosyaları yıllardır burada olan, belli periyodlarla gelip ilaçlarını yazdıran, kontrol amaçlı gelen hastalar var. Şu an hastane içinde bu hastalar hizmet almaya çalışıyor. Polikliniğe geldiği zaman laboratuvarlar açık ama görüntüleme kısmı sıkıntılı. Aynı zamanda cerrahi müdahale ve yatış gerektiği zaman bunların fiziki koşulları uygun değil.”
“Çalışanlar açısından eziyete dönüştü”
Erol, sağlık emekçilerin durumunu şöyle aktardı:
“Çalışanlar mağdur, nereye gideceğini bilmiyor, idari izin verilmiyor, kreş kapatıldı. Kreşin olduğu yere psikiyatr ünitesi açıldı. Çalışanlar açısından eziyete dönüştü. Çağrılıyor, sabahtan geliyor, akşama kadar hastane içerisinde bir alan tahsis edilmediği için sürekli bir yerlerde oturmak zorunda kalıyorlar. Dinlenecekleri yer yok. Yemekhane kapatıldı. 17 gündür yemek verilmiyor, kumanya dağıtılıyor. İdareciler tarafından da açıklanan bir şey yok, belirsizlik sürüyor. Samatya ve Taksim İlk Yardım hastanesinin çalışanlarının da mağdur olmaması gerekiyor, Taksim’de çalışanlar zaten yıllardır hastanelerinin yapılması sürecinde çeşitli yerlerde görevlendirildiler. ‘Buradan gidin başka yerde çalışın’ demek ne kadar doğru. Samatya da aynı şekilde. Evleri barkları, çocuklarının kreşi olanlar var.”
“Hastalar özel hastanelere yönlendiriliyor”
İstanbul’da sadece iki hastanenin değil Kağıthane ve Baltalimanı hastanelerinin ve Anadolu Yakası’nda bulunan 7 hastanenin de riskli olduğunu belirten Erol şunları ifade etti:
“İstanbul’da beklenen deprem hep vardı. Bu iktidar yıllarca oturdu oturdu şimdi bir anda bütün hastanelerle ilgili çalışma başlattı. Bu çalışmayı başlatırken kamu hastaneleri ile yetinmemesi gerekiyor, birçok özel hastane var. Burada binalar depreme ne kadar dayanıklı. Oradaki çalışanlar da bu ülkenin vatandaşı. Onlarla ilgili önlem alınmıyor.
Bir taraftan şehir hastanesi yapıldı, İstanbul’un en çeperinde. Ankara’da olduğu gibi merkezdeki hastanelerin boşaltılması zaten yıllardır planlanıyordu. Bu mesele ile birlikte çalışanlar açısından şöyle bir endişe hep dile getiriliyor ‘biz bir yere gittiğimiz zaman tekrar hastanemize dönebilecek miyiz?’ Buradaki hastalar da kamu hastanelerinde hizmet alamadığı zaman özel hastanelere yönlendiriliyor. Özel hastaneler açısından bu hastaların hepsi birer müşteri yani özel hastane zincirlerine sahip olan Sağlık Bakanı kendisi açısından da böylelikle hastaların özele gitmesi konusunda bir ortam oluşturmuş durumda. Bizim en itiraz ettiğimiz noktalardan biri de bu. Madem öyle özel hastaneleri kamulaştırın. Bu yapılaşma bitene kadar bizler oralarda kamu hizmeti verelim. Birçok hastanenin fiziki koşullarının uygun olduğunu biliyoruz. Özel hastanelerden birkaçı kamu hastanelerine tahsis edilebilir. Ya da atıl durumda olan başka kamu binaları tahsis edilebilir ama çözüm konusunda hiçbir şekilde çalışanların ya da eğitim gören tıp fakültesi öğrencilerinin temsilcileri ile konuşulmuyor, düşünceleri alınmıyor. Masa başında alınan kararlarla bizim geleceğimize yön verilmeye çalışılıyor. Sağlık emekçileri olarak karar süreçlerinin parçası olmak istiyoruz.”
“Rönesans Holding ihaleyi almış”
Yerinde güçlendirme çalışması yapılması için alanın uygun olduğuna dikkat çeken Erol son olarak şunları ifade etti:
“Cerrahpaşa’nın yapılaşmasıyla ilgili Rönesans Holding, yani şehir hastanelerinin müteahhidi ihaleyi de almış. 600 gün süre ve sadece üst Cerrahpaşa için ciddi rakamlara ihale edilmiş. Gitmeden böyle peşkeş çekilen, rant aktarılan bir durumda. İstenilse bunlar çok daha zamanında yapılabilirdi. Biz yerinde yeniden yapılanması ile ilgili taleplerimizi ilettik.”
Kızıl Bayrak / İstanbul