Boğaziçi eylemleri Diyanet’in de hedefinde

Saray rejiminin Boğaziçi tahammülsüzlüğü devam ediyor. Polis terörü, ak-troller, medya ordusunun linç kampanyaları ve rejim adına yapılan kin/nefret saçan açıklamalar yetmemiş olmalı ki, sarayın aparatı DİB de (Diyanet İşleri Başkanlığı) bu kervana katıldı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 06 Şubat 2021
  • 15:20

Saray rejiminin Boğaziçi tahammülsüzlüğü devam ediyor. Polis terörü, ak-troller, medya ordusunun linç kampanyaları ve rejim adına yapılan kin/nefret saçan açıklamalar yetmemiş olmalı ki, sarayın aparatı DİB de (Diyanet İşleri Başkanlığı) bu kervana katıldı. AKP militanlarının yuvasına çevrilen, din işlerinden çok siyasi misyonla hareket eden bu kurum, Cuma günü, 81 ildeki camilerde okutulmak üzere hazırladığı "Gençlerimiz: En Büyük İmkân ve Zenginliğimiz" başlıklı hutbe ile Boğaziçi eylemlerini hedef aldı.

Camilerde dün okutulan hutbede şu ifadelere de yer verildi: "Sen, bu topraklarda imanından aldığın güç ve vatanına olan sevdan ile yürüdüğünde, Malazgirt’te Anadolu’nun kapılarını İslam’a açtın. İstanbul’u fethedip Resûl-i Ekrem’in muştusuna nail oldun. Çanakkale’yi geçilmez kılıp İstiklal mücadelesinde yedi düvele karşı koydun. 15 Temmuz’da devletimizin bekası ve milletimizin selameti için canından cananından geçtin ama vatanını hainlere teslim etmedin."

Fetihçi-ilkel bir hamasetle yazılan hutbede, ailelere çocuklarını direnişe katılmaktan men etmeleri de telkin edildi. “Milli ve manevi” palavrasıyla demagoji yapan DİB, Onların (gençlerin) insanlığa faydalı, millî ve manevî değerlerine bağlı, bilinçli ve ideal sahibi fertler olarak yetişmeleri için hep birlikte gayret gösterelim" ifadelerine de yer verdi.

Boğaziçi eylemlerinin başlamasından bu yana, sokaklara çıkarak geleceğine dair söz söyleyen gençlik, gerici yandaş medyasından, ak trollere, İçişleri Bakanı’ndan Diyanet İşleri Başkanlığı’na kadar birçok kişinin iğrenç saldırılarına maruz kaldı. En azılı saldırıları ise, her olayda olduğu gibi AKP şefi T. Erdoğan yaptı, yapıyor. Zira gençliğin saray rejimine biat etmemesi, intihalci-kayyum rektörü kabul etmemesi, zorbaların ezberlerini bozdu. Öfke ve kinle hücum etmeleri bundandır.

Türlü demagoji ve yalanlarla, “terörist” yaftasıyla direniş karalanmaya çalışıldı. Verilen hutbelerle din istismarından medet umuldu. Yapay bir ‘Kabe tartışması’ açtılar. Ancak toplumun büyük bir kesiminin bu yalanlara inanmadığı, yapılan eylemleri desteklediği sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda ve polisin estirdiği teröre gösterilen tepkilerde görüldü. Bu noktada din istismarını en üst noktaya vardırarak sarayın maşası DİB’i sahaya sürdüler. Ancak bir ayı aşkın süredir devam eden mücadele, bu kirli planlarının da tutmayacağını görmek için yeterlidir. Skandallar yaratan açıklamalarıyla/fetvalarıyla rejimin aparatı olarak hareket eden Diyanet İşleri Başkanlığı, zorbalığın suç ortağı olduğunu bir kez daha ispatlamıştır.