Bizi öldüren virüs: Kapitalizm!

Bugünün dünyasında bilimin ilerlemesi ile birçok hastalığın tedavisi bulunabiliyor, ancak ilaç tekelleri ve sermayenin çıkarları işçi ve emekçilerin bu tedavilerden faydalanmasına ve hastalıklardan sakınmasına izin vermiyor. Tüm bu gerçeklerin bize gösterdiği şey ise, bizi öldüren virüsün özel mülkiyete ve burjuva sınıf egemenliğine dayalı kapitalist sistem olduğudur.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 08 Nisan 2020
  • 11:44

Koronavirüs salgınıyla birlikte kapitalist sistemde sağlık sorununun ne denli kapsamlı olduğu ve sistemin ne kadar çürüdüğü gözler önüne serildi. Zira, yeterli sayıda hastane, doktor ve hemşirenin olmadığı, özel hastanelerin ise insanı adeta soyup soğana çevirdiği bir süreç yaşıyoruz.

“Özgürlükler ülkesi” ABD’de, sağlık sigortası olmayan insanların tedavi olamadığı ve yaş fark etmeksizin virüsten kaynaklı hayatını kaybettiği biliniyor. ABD’de yaşayan ve koronavirüse yakalanan bir kadının, twitter hesabından tedavi sonrası hastanenin istediği miktarı yayınlaması bu gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi. Söz konusu kişiye tam olarak 34 bin 927 dolarlık bir fatura kesilmiş. İşte insan hayatını bile parayla ölçen, parası olmayanın tedavi olamadığı ve hayatını kaybettiği “özgürlükler dünyası” kapitalizmin gerçeği bu.

Devletlerin birleşip “evde kal” demesi de, bu sistemin ayrı bir çıkmazıdır. Böyle bir süreçte önlem amaçlı evde kalmayı herkes ister, hatta kalmalıdırlar da. Ancak “görünen köy kılavuz istemez” misali, Türkiye’de ve birçok kapitalist ülkede, sömürü çarkının dönmesi için milyonlarca işçi ve emekçi çalışmaya devam ediyor.

Durum buyken Türkiye’de alınan göstermelik önlemlere bir yenisi daha eklendi, 1 Ocak 2000 doğumlu ve sonrası gençlere sokağa çıkma yasağı getirildi. İçişleri Bakanlığı ise yayınladığı ek genelge ile 20 yaş ve altındakilere getirilen sokağa çıkma yasağından, çalışan gençleri muaf tuttu. Salgın koşullarında “Bu gençler neden çalışıyor!” denmesi gereken yerde, o gençlerin çalışması zorunlu kılınıyor. Eğitim hakları elinden alındığı gibi, yaşam hakları da ellerinden alınıyor, bu gençlerin.

Bunların dışında, evsiz milyonlarca insanın yaşadığı ülkelerde evde kalınmasının gerekliliğinden ve öneminden bahsediliyor. Bu durum kapitalizmin ikiyüzlülüğünden başka bir şey değildir. Tek bir kişinin binlerce evinin olduğu bu düzen, yoksullara kırıntıları dahi vermiyor. Bu durum insanlık dışı bir durumdur. Sonuç olarak kapitalizm, insanı düşünen, insana göre hareket eden bir sistem değildir. Kapitalizm, özel mülkiyet esaslı, sermayenin çıkarına göre hareket eden, bir avuç zengin için insan hayatını hiçe sayan bir sistemdir.

Bugünün dünyasında bilimin ilerlemesi ile birçok hastalığın tedavisi bulunabiliyor, ancak ilaç tekelleri ve sermayenin çıkarları işçi ve emekçilerin bu tedavilerden faydalanmasına ve hastalıklardan sakınmasına izin vermiyor. Tüm bu gerçeklerin bize gösterdiği şey ise, bizi öldüren virüsün özel mülkiyete ve burjuva sınıf egemenliğine dayalı kapitalist sistem olduğudur. Kapitalizm belasını sonlandıracak yegâne çözüm ise sosyalist devrimdir. 

U. Ulaş