Anayasa Mahkemesi (AYM), 1990’larda işlenen faili meçhul cinayetlere ilişkin bir başvuruyu daha tartışmalı biçimde ‘süre aşımı’ gerekçesiyle reddetti.
Diken’den Kemal Göktaş’ın haberine göre, Anayasa Mahkemesi 1’inci Bölümü, 1994’te Urfa’nın Viranşehir ilçesinde öldürülen Avukat Kazım Ekinci’nin ailesi tarafından zaman aşımı dolduktan sonra yapılan başvuruyu şu ifadeleri kullanarak reddetti: ‘Soruşturmanın etkisiz olduğunu biliyordunuz, AYM’nin bireysel başvuruları kabul etmeye başladığı 23 Eylül 2012 tarihinden itibaren 6 ay içinde yapmalıydınız.”
AYM, ayrıca, ailenin savcılığın zaman aşımı kararına karşı mahkemeye yaptıkları başvurunun reddedilmesine ilişkin başvurularını da reddetti. Bu ret kararı için ise ‘ceza hükmünün denetlenmesinin sadece aleyhine hüküm verilen kişi tarafından talep edilebildiği, mağdur, katılan veya suçtan zarar gören gibi suç isnadı altında bulunmayan kişilerin hükmün denetlenmesini talep etme hakkı bulunmadığı’ belirtildi.
Beyaz Toros cinayeti
Savcılıktan istifa ederek Viranşehir’de avukatlığa başlayan Kazım Ekinci ve arkadaşı Fahri İnan, 7 Nisan 1994’te park halindeki bir otomobildeyken, içinde yüzleri kapalı kişilerin olduğu beyaz renkli Renault Toros marka araçtan açılan Kalaşnikof ateşiyle öldürüldü.
Olaydan sonra Toros marka aracın plakası ve sahibi tespit edildiği halde sahibinin ifadesi ‘bulunamadığı’ gerekçesiyle alınmadı. Olay uzun yıllar savcılık raflarında ‘faili meçhul’ olarak bırakıldı ve hiçbir işlem yapılmadı.
2009’da İstanbul başsavcılığına gönderilen ve emekli polis olduğunu söyleyen bir kişinin kaleme aldığı imzasız mektupta, “dönemin Viranşehir tabur komutanı olan A.D. tarafından bir örgüt kurulduğu, hem silahlı terör örgütü hem de devlet yanlısı görünen bazı şahısların bu örgüt tarafından öldürüldüğü”, Ekinci’nin de bu kişiler arasında olduğu ileri sürüldü.
Ekinci ailesinin avukatı bu mektup üzerine soruşturmanın genişletilmesini talep ederek savcılığa başvurdu. Dilekçede bu tarihe kadar etkin bir soruşturma yürütülmediği, zaman aşımının 7 Nisan 2014’te dolacağı, soruşturmanın ivedilikle yürütülmesi gerektiği ifade edildi. Dilekçede, ayrıca, olay tarihi ve öncesinde yörede birçok faili meçhul cinayet işlendiği, var olduğu iddia edilen Jandarma İstihbarat Terörle Mücadele’nin (JİTEM) bu cinayetlerle ilgisi olduğu, müştekilerin olay tarihinde Viranşehir tabur komutanı ve Ergenekon sanığı Albay Arif Doğan’dan şikayetçi oldukları, bu kişinin yargılandığı dava sırasında JİTEM’i kurduğunu beyan ettiği belirtildi.
Urfa savcılığı ise hem imzasız mektubu hem de avukatın dilekçesini Diyarbakır başsavcılığına gönderdi. Diyarbakır başsavcılığı ise iki yıl sonra dosyayı görevsizlik kararıyla iade etti.
Zaman aşımından düştü
Soruşturmada 2014’e kadar yine bir ilerleme olmadı ve savcılık zaman aşımı kararıyla ‘kovuşturmaya yer olmadığına’ karar verdi. Bu karara yapılan itiraz da 18 Şubat 2015’te reddedildi. Bunun ardından Ekinci ailesinin avukatı Ahmet Dağdeviren AYM’ye başvurdu.
İlginç süre hesabı
AYM 1’inci Bölümü’nün 29 Mayıs 2019 tarihli kararıyla başvuru reddedildi. AYM kararında bir soruşturmanın etkisizleştiğini öğrenen başvuru sahiplerinin durumun farkına vardıkları veya varmaları gerektiği andan itibaren süresi içinde (altı ay) bireysel başvuruda bulunmaları gerektiği belirtildi. Kararda, Ekinci ailesinin de AYM’nin 2010’daki Anayasa değişikliğine dayanarak bireysel başvuru kabul etmeye başladığı 23 Eylül 2012’den itibaren altı ay içinde başvuruda bulunmamaları nedeniyle başvurunun ‘süre aşımı yönünden reddedildiği’ belirtildi.
Kararda, AYM’nin yaşam hakkı ihlalini incelememesinin sorumluluğu da adeta başvurucu aileye yüklenerek şöyle denildi:
“Bu süre içinde bireysel başvuru yapılmayıp zaman aşımı süresinin dolması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesinin beklenmesi halinde soruşturmaya konu olayın üzerinden geçen uzun zaman gerçeklerin ortaya çıkmasını zorlaştıracak ve neredeyse imkansız hale getirecektir. Böylesi bir durumda Anayasa Mahkemesi, devletin negatif ve pozitif yükümlülüklerine gerçekten uyup uymadığını inceleyemeyecek; yaşam hakkının usul boyutu yönünden yapacağı değerlendirmede yeniden yargılamaya karar veremeyecek ve şartları gerçekleştiğinde sadece ihlali tespit edip tazminata hükmedebilecektir. Oysa ölüm olayının sebep ve koşulları ile sorumluların tespitine imkan veren etkinlikte bir soruşturma yapılması ve gerektiği takdirde sorumluların caydırıcı bir ceza ile cezalandırılmaları için yeniden yargılamaya karar verilebilmesinin benzer yaşam hakkı ihlallerinin önlenmesinde oynadığı rolün önemi tartışmasızdır.”
Hükmün denetlenmesini mağdur isteyemez
AYM, ayrıca, Ekinci ailesinin ‘soruşturma sonucunda kamu davası açılmayarak kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmemesi nedeniyle dosyayı bir üst derece mahkemeye götürme haklarından yoksun kaldıklarını belirterek hükmün denetlenmesini talep etme haklarının ihlal edildiği’ iddiasını da reddetti.
Gerekçede suç isnadına bağlı yargılamalarda mahkumiyet veya ceza hükmünün denetlenmesinin sadece aleyhine hüküm verilen kişi tarafından talep edilebildiği, mağdur, katılan veya suçtan zarar gören gibi suç isnadı altında bulunmayan kişilerin hükmün denetlenmesini talep etme hakkı bulunmadığı belirtildi.