“Türk-İş’in söylemleri açık bir teslimiyettir!”

Petrokimya İşçileri Birliği Türk-İş bürokratlarının asgari ücret görüşmelerinin ardından söylemlerine “Biz dilenci miyiz ki ‘sermaye ne verirse’ diye konuşuyorlar?” diye tepki gösterdi.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 12 Aralık 2023
  • 19:00

Türk-İş bürokratı Ramazan Ağar asgari ücret görüşmelerinin ilk toplantısının ardından yaptığı açıklamada masada rakam kullanılmadığını duyurarak şu sözleri sarf etti:

“Bizim masada ücret söyleme şansımız yok. Söylediğimizde bağlanır kalırız. Ücret teklifi işveren tarafından gelecek ki, değerlendirme yapalım. Şu an ücret söylemenin bir anlamı yok.”

Petrokimya İşçileri Birliği (PİB) Ağar’ın söylemlerine tepki gösterdi. PİB’de yer alan paylaşım şu şekilde:

“Biz dilenci miyiz ki ‘sermaye ne verirse’ diye konuşuyorlar?

Bugün asgari ücret tespit komisyonu toplanarak ilk görüşme yapıldı. Ücrete dair herhangi bir teklifin yapılmadığı iddia ediliyor. Bu toplantıda güya işçi sınıfını temsilen masada bulunan Türk-İş temsilcisi yine skandal bir açıklama ile karşımızda. Türk-İş temsilcisi ‘ücret söylemenin anlamı yok’ diyerek sermaye sınıfının görüşüp teklif vermesini bekliyor. Oysa Petrol-İş’in de dahil olduğu bu konfederasyonun araştırma sonuçları ortada: Açlık sınırı 14.025 TL iken yoksulluk sınırı: 45.686 TL. Bu araştırmalar hobi olarak yapılmıyorsa neden yoksulluk sınırının üstünde bir taleple masaya oturulmuyor?
Türk-İş’in söylemleri açık bir teslimiyettir!

On yıllardır asgari ücreti sefalet ücreti haline getiren işte bu zihniyettir! ‘Kapitalistler ne verirse’ mantığıyla bugünkü duruma geldik. Alım gücümüz her gün düşüyor ve geçinemez hale geldik. Ve bu sahne sadece asgari ücret konusunda yaşanmıyor, TİS görüşmelerinde de bire bir aynı bakış ve tutum yüzünden ücretlerimiz ve haklarımız geriliyor. Türk-İş paşaları ve anlayışları yüz binlerce üyesi olan konfederasyonu öyle edilgen hale getirdi ki, işçinin mücadelesinden öyle çekiniyorlar ki daha baştan ‘ücret söyleyip altında kalmanın anlamı yok’ diyebiliyorlar. Bu mesaj milyonlara açlığı dayatmak iken patronuyla devletiyle sermaye sınıfına da teslimiyet bayrağını çekmek oluyor.

Bir avuç çalışmadan zenginleşen burjuva için milyonlar köleleştiriliyor. Hem asgari ücret belirleme süreçlerinde hem de toplu sözleşmelerde alenen yapılan bu ihanete artık müdahale etmeliyiz. Sermayeden rica minnet zam dilenmek bize yakışmaz. Çünkü biz hayatı her gün yeniden üretenleriz, biz üretmesek biz çalışmasak dünya durur. Şimdi bize her şeyin hükümdarı gibi efelenenlere ve onlara koltuk değnekliği yapan sendikal bürokrasiye karşı başka bir çıkış yapmalıyız. ‘Birlik, Mücadele, Zafer’ artık bir slogan olmaktan çıkmalı, her fabrikayı her şehri insanca bir yaşam için mücadele alanlarına çevirmeliyiz!”