Rusya, Ukrayna’ya saldıracak mı? Anglo-Sakson kuzenler yani İngiltere ve ABD’ye göre Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması an meselesi. Hata bunun için tarih dahi verildi. İddia o ki; Rusya Ukrayna’yı 16 Şubat Çarşamba günü, yani yarın, işgal edecek. Haber Alman Der Spiegel tarafından CIA’in Biden’a verdiği brifinge dayandırıldı.
Geçen cumartesi günü servis edilen haberde hem CIA’in hem de Pentagon’un Washington ve NATO müttefiklerini bilgilendirerek Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırıyı başlatacağı bilgisi paylaşıldı. Ajanslardan okuduğumuz kadarıyla Berlin yönetiminin ilk etapta ABD’den gelen istihbaratın neye dayandığına ilişkin bir bilgisi olmadığı ancak ABD istihbaratının oldukça detaylı olduğu ve birçok kaynağa dayandığı ifade edildi.
Kirli istihbarata göre Rusya saldırmak için bir “sahte bayrak- false flag” planı devreye sokacak. "False flag" bir ülkenin kamuoyu oluşturmak ya da haklı bir nedene sahip olmak için kendi birliklerine provokatif saldırılar düzenlemesi demek.
Kirli savaş makinesi devrede
Muazzam bir kara propagandayla karşı karşıyayız. Daha önce Irak, Afganistan, Suriye örneklerinden gördüklerimizi gölgede bırakacak devasa bir savaş makinesi devrede. Batı emperyalizmi birer savaş aparatına dönüştürdükleri medya üzerinden her gün "Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının an meselesi olduğu" haberlerini servis ediyor.
ABD’sinden Kanada’sına, Yeni Zelanda’sından İngiltere’sine “Anglo-Sakson” dünya arkalarına dizdikleri Kıta Avrupası’ndan Polonya ve Baltık ülkeleri gibi müttefiklerle Rusya’ya yüklenmeye devam ediyorlar. Bu ülkelerin kendi yurttaşları için "Ukrayna’yı terk edin" çağrıları peşi sıra geliyor. Kapalı kapılar ardında karanlık bir savaş senaryosunun çizildiği ortada.
Güney Osetya, Kırım, Donbass örneklerinde görüldüğü üzere gerektiğin de müdahaleler yapmaktan çekinmeyen Moskova, Batı’dan esen enformasyon kirliliğini Batı ve Ukrayna kamuoyunu iknaya yönelik bir kampanyanın parçası olarak nitelendiriyor. Kremlin’in de vurguladığı üzere Batı medyasının kendi devletlerinin siparişlerini yerine getirdiği, asılsız bilgiyi koordineli biçimde yaydığı, geniş çaplı enformasyon savaşına katıldığı malum.
Hepsi birer harp aparatı
Almanya’daki sol gazetelerden Junge Welt’te 2021 sonu ile 2022 başında dünyanın görülmemiş ölçüde bir enformasyon bombardımanı, dezenformasyon ve medya kampanyasıyla karşı karşıya kaldığına dikkat çekiyor. Bu kampanyanın amacının da uluslararası toplumu Rusya’nın Ukrayna’yı işgale hazırlandığına ikna etmek olduğu belirtiliyor. Batı medyasının bütün gazetecilik ilkelerine aykırı olarak Moskova’nın saldırgan niyete sahip olduğu tezini kamuoyuna aşılamak amacıyla açık dezenformasyon yaydığı ve manipülasyonlara başvurduğu kaydediliyor. Franziska Lindner imzalı analizde ABD ve NATO’nun Rusya’ya yönelik Pasifik’te ve Karadeniz’deki provokasyonlarına değinilirken ABD ve NATO’nun Rusya Federasyonu’na yönelik tansiyonu yükseltme girişimlerine dikkat çekiliyor.
Yine bir diğer sol gazete Neues Deutschland’da René Heilig imzasıyla çıkan analizde de doğrulanamayan kaynaklardan alınan videoların sonsuz bir döngüde gösterilmesinin, Rus askeri depolarının uydu fotoğrafları habire yayınlanmasının belli bir amaca hizmet ettiği kaydediliyor.
Ukraynalılar da savaşa inanmıyor
Yıllardır Kiev’de yaşayan gazeteci-yazar Deniz Berktay da Batı’da estirilen havaya rağmen Ukrayna halkının bir savaş hazırlığında olmadığını vurguluyor. Dün konuştuğum Berktay, Ukrayna’daki durumla ilgili birinci ağızdan şunları söyledi: “ABD’nin kendisi de 16 Şubat’ta saldırı olacak iddiasından vazgeçmeye başladı. Pentagon’dan yapılan açıklamada, saldırı Pelin Olimpiyatları’nın bitmesinden önce de olabilir, sonra da olabilir dediler. Evet, Ukrayna’da devlet, muhtemel bir Rus saldırısına karşı önlemler alıyor. Fakat Amerika’nın iddiaları, burada inandırıcı bulunmuyor. Toplumun da büyük kısmı, her şeye rağmen hala sakin durumda ve büyük çoğunluk bir savaşın çıkacağına inanmıyor.”
8 yıl sonra neden şimdi?
Ukrayna’daki kriz yeni değil. 2014 Şubat’ından bu yana devam eden kriz her ne olduysa 8 yıl sonra birden patlak verdi?
Fransız yönetimi dahi Putin’in açıklamalarında işgale yönelik bir emare yok derken İngiliz-Amerikan ikilisinin bunca yığınağının bir nedeni var tabi ki.
Londra ve Washington gerilimi tırmandırarak Kıta Avrupası’nı kendi eksenlerinde yeniden dizayn etme uğraşısındalar. Almanya-Fransa liderliğindeki Avrupa’nın bir süredir yeni yol arayışının farkındalar. İkinci olarak Rusya’yı kendi sorunlarıyla meşgul ederek Çin ile yakılaşmasını önleme derdindeler.
Kuzenler savaş istiyor!
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’nın, "Anglo-Saksonların savaşa ihtiyacı var" sözleri esasında durumu özetliyor. O ihtiyaç da yukarıdaki planlardan kaynaklanıyor.
Avrupa yüksek gerilim altında. Tehlikeli bir iklim yaratıldı. Bunca savaş yığınağının olduğu bir cephede ufak bir provokasyonun dahi savaşa yol açma ihtimali hayli fazla. Bu durumda da çatışmaların lokal mi kalacağı yoksa bölgesel bir hal mi alacağını süreç gösterecek.
BirGün / 15.02.22