Bir süre önce konuştuğu gençlere ‘Ben de sizin gibi fetih rüyaları görüyorum’ diyen Tayyip Erdoğan, bu saplantısına ulaşmak için maaşa bağladığı cihatçı tetikçileri bir ülkeden bir ülkeye taşıyıp duruyor. Bu tetikçiler kullanılarak icra edilen savaşlarla fetihler yapılmasa da emperyalizme hizmet edilebiliyor. Tıpkı Suriye’de, Libya’da, Irak’ta olduğu ve şimdi Afganistan’da yapılmak istendiği gibi…
“Yerli/milli” AKP-MHP rejimi, Afganistan’da ABD emperyalizminin çıkarlarına bekçilik etmeye talip. Zaten 20 yıl boyunca NATO ile suç ortaklığı yapıldı. Şimdi ise T. Erdoğan’la mafyatik rejimi, bu hizmet karşılığında Joe Biden’dan destek bekliyorlar. Bu arada Türk ordusu ile maaşlı cihatçıları Afganistan’a konuşlandırmak, ABD’ye hizmetin yanı sıra fetih rüyalarını da süslüyor olmalı.
Biden yönetimiyle anlaşma yapan Taliban güçlerinin tutumu, AKP şefinin “bir taşla iki kuş vurma” iştahını bozuyor. Zira Taliban, “bütün işgalci güçler Afganistan’dan çekilmeli aksi takdirde onlara karşı savaşırız” açıklamasıyla “fetih rüyaları” görenleri diken üstünde bıraktı.
Taliban’ın tehdidi Tayyip Erdoğan’ı kararından vazgeçirmedi. Taliban’a mesaj veren bir açıklama yaparak, Ortaçağ zorbalığını 21. Yüzyıla taşıyan bu cihatçı örgütle aynı zihniyeti taşıdıklarını ilan etti. “Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Daha iyi anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum” diyen AKP şefi, bu açıklama ile Taliban’ı pazarlığa çağırdı.
“Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok” derken kendini kasteden AKP şefinin Taliban’la inanç ortaklığı ne anlama geliyor? Bu sorunun yanıtı Taliban rejiminin icraatlarında mevcuttur.
İktidarda bulunduğu 1996-2001 yılları arasındaki icraatlarına bakılarak Taliban rejiminin ayırt edici özellikler görülebilir. Bu vahşi icraatlar şöyle özetlenebilir:
Kız çocuklarının okula gitmesi yasaklandı.
Yüzlerce okulu kapattı.
Televizyon izlemek haram ilan edildi.
Müziği yasakladı.
Sinemaya gitmek küfür olarak nitelendirildi.
Kadınların peçe takması, erkeklerin sakal bırakması zorunlu kılındı.
Namaz kılma zorunluluğu getirildi.
Namaz dualarını bilmeyenler, sokakta kırbaçlanma cezasına çarptırıldı…
Bu ve buna benzer başka onlarca uygulama dayatıldı ve bunların kontrolü için “din polisi” oluşturuldu.
İşte Tayyip Erdoğan’la müritlerinin ortak oldukları inanç sistemi budur. Taliban’ın icraatları, Türkiye’deki dinci-gerici zihniyetin niteliğine de ışık tutuyor. Pratikte Taliban kadarını yapamıyorlarsa, koşulların bu kadarına izin vermemesi ve güçlerinin buna yetmemesindendir.