Bizde de kırılacak dallar
Büyük doğanın hanesinde
Derin uykuya dalacaklar
Eylül’ün sıcağında.
Bir öncesinde zamanın
Belki zamanı gelende
Devredilecek nöbetler var
Öncesi yenisine evrilende
Bizde de inecek bayraklar yarıya
Eğer gidense anlı kızıl yıldızlı
Ondandır sözümüz
Bilincimiz zafere kilitlene.
Aynı acıdandır bizimkisi
Hafızamızda saklı kalan
Şantiyenin yirminci katından
Okul parası biriktirecek çocuğun
Yere serilmiş şafağından akan kan
Tekstilin çarkında kopan parmaktan
Tersanenin kızgın demirden mühürlenmiş
Cesetteki pişkin yaradan biliriz.
Kasılır vücudumuz, sıkılır yumruklar
Yine aynı acıdır hissettiğimiz
Giderken yoldaşlarımızın ardından
Bu normal bir bahar mıdır?
Kaç muharebe gördüler
piştiler
Kaç kuşağın özesinden
sularını içtiler
Sıkı durun yoldaşlar!
Halen bilmez mi düşman
Bilsin ki bizden koparamayacak olan
Sırtında aynı ceketi
Elinde kızıl bayrağı
Önde halaya duran
Kahramanlarımızın emaneti
Solumdam boşanıverdi.
yanık kuru bir ses
“bu sıradan bir gidiş değil
‘70 deki isyankâr fidan
Yarım asırlık çınara damar
O çeliği suda ballandıran
tezgahın neferiydi”
“düşmanın ininde
Hain ve kalleşçe
işkencede
dik duran siper yoldaşının
öğretmeniydi.
Yüzünden okudum
Elindeki manifestonun mürekkebi
Alından dökülen terdi.
Ağız kurak
gırtlak son sözünü bitirdi
“Daha çok erkendi”
O şimdi
çeker usta elleriyle
yavaş yavaş
nefesini bedeninden.
Söylediği ne varsa
arşivdedir...
Çıkar partinin kütüphanesinden
“halkta Bedreddin,
meydanda ‘Deniz’,
davada Lenin ol”
Özeti bir parçası
kağıda dökülenin
son bildirisinden...
Çekti yoldaşımız dizlerini göğsüne
öptüm ellerinden
Uzattı ellerini sıcak nefesinin yönüne.
Dinleyin yoldaşlar!
Bu akşam sözüm yine size.
Ustadan aldık yoğurduk birliği
Birlikte kırdık buzu
Açtık yolu
Bundan sonrası
“Partiyle sınıfa, sınıfla devrime”
Anısı olacak kızıl ışık
Büyük insanlığa, zafere...
H. Yolaşan
Anısı önünde saygıyla eğiliyorum!
Sinan yoldaşla ilk tanıştığımız yıllarda (1987-88) samimi, kucaklayıcı ve bir o kadar da insani-yoldaşça davranışları bende büyük bir sempati yaratmıştı. Onun devrimci olgunluğunun ve heyecanının, yeni dönemi yakalamadaki etkin çabalarının tanıkları olduk. Sinan yoldaşın siyasal konulara bakışını bilmekle birlikte, derinlemesine sohbetler edememiş olmak, onu daha ileriden tanıyabilme açısından kendi payıma bir eksiklik.
Sinan yoldaşın uğurlanmasına gösterilen ilgi ve okunan mesajlardan da anlaşılıyor ki; Dersim “Haydar”ını, proletarya yiğit bir sınıf devrimcisini kaybetmiştir.
Bizim kenarda ve geride kaldığımız dönemlerde bile o sevgisini hiçbir zaman bizden eksik etmedi. Sinan yoldaşın içselleştirilmiş devrimci yaşamı bizim ona özlemimizi daha da büyütecektir.
Anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
Sinan yoldaş ölümsüzdür!
Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!
H. Yolaşan