1 Mayıs gününde Taksim’i dört bir yandan kapatan sermaye iktidarı, Şişli ve civarından Taksim’e yürüyen onlarca kişiyi gözaltına almıştı. Ardından da dalga dalga Saraçhane mitingine katılıp Taksim’e yüzünü dönenler ev baskınlarıyla gözaltına alındı, tutuklandı. Tutuklananlar parça parça serbest bırakılırken üniversitelerde 1 Mayıs’a katılmaktan kaynaklı soruşturmalar açılmaya başladı.
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Galatasaray Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi 1 Mayıs’a katılan öğrencilere soruşturma açtı. AKP iktidarının baskısı ve emniyetin talimatıyla açıldığı belli olan bu soruşturmalarda uydurma ve ezbere gerekçeler sunulmuş.
1 Mayıs soruşturmalarına uğrayanlardan biri de Galatasaray Üniversitesi Felsefe Bölümü yüksek lisans öğrencisi. “Taksim iradesi engellenmez” diyen öğrenci şunları ifade etti:
“1 Mayıs sabahı Şişli üzerinden Taksim'e yürüme iradesi göstermem sebebiyle gözaltına alınmam gerekçe edilerek hakkımda disiplin soruşturması açıldığı tebliğ edildi. Kim tarafından, ne ile ve yönetmeliğin hangi maddesine referansla suçlandığımı dahi bilmiyorum. İfade davetiyesinde Saraçhane'de yaşanan olaylarla ilgili çağırıldığım söyleniyor, kaldı ki ben o gün belirttiğim üzere Saraçhane'de bile değildim.”
2016 yılından beri GSÜ’de öğrenci olduğunu, lisans eğitiminden başlayarak yıllarını geçirdiği ve her daim demokratlıkla övünen bir üniversite yönetimi tarafından soruşturma süreci başlatılmasını kınayan öğrenci, bu soruşturmayı açmayı kabul edenin de bir kamu hukukçusu olduğunu belirtti.
Üniversitede bulunduğu yıllar içerisinde sayısız olay için akademisyenlerle ve öğrenci arkadaşlarıyla mücadele edenlerden, ses çıkaranlardan biri olduğunu anlatan öğrenci şunları dedi:
“Galatasaray Üniversitesi kendi yerleşkesinde bile gerçekleşmemiş bir olay üzerinden, olmadığım bir eyleme dair soruşturma açarak iktidarın baskıcı politikalarına nasıl bu denli çanak tutar anlayamıyorum. İfadeye gitmezsem hakkımdaki delillere göre karar verilecekmiş. Saraçhane'de olduğuma dair ellerinde nasıl deliller varsa, açıkçası çok merak ediyorum, gösterirlerse ben de sevinirim.”
Soruşturma alan öğrenci Galatasaray Üniversitesi’nde 31 Temmuz Çarşamba saat 13.30'da ifade için soruşturmaların başlayacağını ve herkesten 1 Mayıs ruhuna uygun bir dayanışma beklediğini ifade etti.
1 Mayıs’a katıldıkları gerekçesi ile kendilerine tebligat yollanan diğer üniversiteliler ise İstanbul Üniversitesi öğrencileri. İstanbul Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü öğrencisi hakkında yollanan tebligata ilişkin şunları ifade etti: “Ekonomik kriz arttıkça faturası emekçilere kesilmek isteniyor. Bizler de emekçi çocukları olarak bu durumdan dolaysız olarak etkileniyoruz. Kriz arttıkça iktidar baskılarını, soruşturmalarını, tutuklamalarını arttırıyor. Yıllardır hakları elinden alınan gençliğin öfkesi var ve bu öfkeden korkuyorlar. Ben 1 Mayıs’ta geleceği elinden alındığını için intihar eden Enes Kara’nın, tarikat cemaat yurtlarına mahkum edilerek katledilen Enes Sami Tuğrul’un, niteliksiz KYK yurtlarına mecbur edilip alınmayan önlemler sonucu yaşamını yitiren Zeren Ertaş’ın hesabını sormak için oradaydım. Ben de bir emekçi çocuğu olarak asgari ücretle sefil bir yaşama mahkum edilen emekçilerin ve geleceği elinden alınan her bir sıra arkadaşım için oradaydım. 1 Mayıs işçi sınıfının haklarını savunduğu meşru bir gündür. 1 Mayıs’a katılmak suç değildir. Açılan soruşturmalar hukuksuzdur. Bu hukuksuzluğa karşı tüm sıra arkadaşlarımı da mücadeleye çağırıyorum.”
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu’nda okuyan bir öğrenci soruşturmaya dair şunları söyledi:
“İÜ-C öğrenci daire işleri başkanlığı beni arayarak ve mesaj atarak hakkımda 1 Mayıs ile ilgili soruşturma açıldığını haber verdi. 1 Mayıs’ın hemen ardından estirilen gözaltı ve tutuklama terörü, üniversitelilere açılan soruşturmalar ile devam ettirilmektedir. Bu soruşturmalar furyası ise adeta araştırma ve inceleme yapılmadan olduğu açıktır. Zira benim hakkımda Saraçhane’de eylemlere katıldığımdan kaynaklı soruşturma açıldığı ifade edilmektedir. 1 Mayıs işçi sınıfının mücadeleyi yükselttiği bir gündür. 1 Mayıs’ta bizlerde gençlik olarak taleplerimiz ile alanlarda oluyoruz. Bu senenin 1 Mayıs’ında da Şişli’de taleplerimizi haykırmak için yan yana geldik ve keyfi bir biçimde gözaltına alındık. Bunlar bile soruşturmanın keyfi ve araştırma yapılmadan açıldığını göstermektedir. Ayrıca şunu belirtmek gerekiyor. Ortada tam bir emniyet- üniversite iş birliğinde süren bir soruşturma furyası dönüyor. 1 Mayıs’a katılmak, taleplerimiz için alanlara çıkmak en meşru bir haktır. Bu talepler uğruna alanlara çıktığımızda uygulanan gözaltı ve ardından üniversiteler tarafından hakkımızda açılan soruşturmalarda tamamen keyfi ve meşru değildir. Bizler bir kez daha bu hukuksuzluğa ve keyfiliğe karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. 1 Mayıs’ı sahiplenmeye ve alanlarda olmayı sürdüreceğiz. Tüm herkesi bu soruşturma furyasına karı birlikte mücadele etmeye çağırıyorum.”
Kızıl Bayrak / İstanbul