Sermaye devletinin, gençliği ucuz ve kalifiye emek gücüne dönüştürme arzusunun uzun bir geçmişi var. Bu uğurda neredeyse her dönem yeni projeler yapılır. Gerçekleştirmek istedikleri projeler de aslında yeni değildir. Sadece uygulanma zamanı açısından bir yenilikten söz edilebilir.
Bunun son örneklerinden biri Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un müjdelediği yeni projedir. Selçuk, isteyen öğrencinin yaz tatilini, Ticaret ve Sanayi Odası ile Esnaf ve Sanatkârlar Odası’na bağlı şekilde çıraklık yaparak geçirmesini öneriyor. Oysa bilinen bir gerçektir ki binlerce atölyede zaten çocuk işçiler çalıştırılıyor ve ağır çalışma koşullarına maruz kalıyorlar.
Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un yaptığı açıklamada, “Mesleği ustasından, emeği hayattan öğrenen çocuklar” sözü öne çıkarılıyor. Oysa bu sözün gerçekte hiçbir karşılığı yoktur. Bilinen bir gerçektir ki sayısız çocuk işçi, çalıştığı atölyede çıraklık adı altında istismara, fiziksel şiddete maruz kalıyor.
Kaldı ki sermaye ve MEB işbirliğiyle yapılan anlaşmaların mevcut koşullarda sömürüyü katmerli hale getirmekten başka bir amacı yoktur. Yapılan anlaşmalarla sermayedarlar kârlarına kâr katmakta, işçi ve emekçi çocukları ise çıraklık adı altında ucuz emek gücüne dönüştürülmektedir. Bu yaz döneminde 8., 9. ve 10. sınıf öğrencilerinin tatil boyunca çıraklık yapmaya özendirilmesi de buna hizmet etmektedir.
Bakanlığın yaptığı ilk açıklamada, Kırşehir’in ilk pilot il olarak seçildiği, MEB ile meslek odaları arasında imzalanan anlaşmanın yaz tatili boyunca süreceği ve projenin başarılı olması halinde diğer illere de yayılacağı belirtiliyor. Yani uygulama başarılı bir şekilde gerçekleştirilirse sermaye sınıfı rahat bir nefes alma fırsatını daha yakalamış ve ilerde kullanacağı emek ordusunu çocuk yaşlarda yaratmış olacaktır.
Bu adım bir başka gerçeği daha gözler önüne sermektedir. Sermaye devleti 2018’i “Çocuk işçilikle mücadele yılı” ilan etmişti. Oysa görüyoruz ki sermaye ve MEB işbirliğiyle çıraklık adı altında çocuk işçilik yaygınlaştırılmaktadır. Bizler, katledilen birçok arkadaşımızdan da biliyoruz ki, bizleri ucuz işgücü olarak gören sermaye devleti tarafından hiçbir önlem alınmayarak, bizlerin yaşamı çalınmaktadır.
Sermayedarların ve MEB’in politikaları bizleri eğitim dönemi, tatil vb. demeden ucuz işgücü haline getirmekse, bizlerin yapması gereken de bellidir. Sermaye devletinin “yaz tatili hediyesi” olarak sunduğu çıraklığı ve daha genç yaşlarda sömürü çarklarına sürülmeyi kabul etmemeliyiz. Sermayedarlar nasıl ki bizlere karşı işbirliği yapıp kanımızı emiyorlarsa, bizler de işçiler, emekçiler, gençler olarak birlikte örgütlü mücadeleye atılıp buna son vermeliyiz. Çünkü kan emici burjuvazinin ve sömürü düzeninin sonu ancak bizler birlik olursak ve sınıfa karşı sınıf tutumu alabilirsek gelecektir. Unutmayalım ki nitelikli, eşit, ücretsiz eğitimin ve geleceğimizin tek güvencesi örgütlülüğümüzdür.
İstanbul’dan bir genç komünist