Okullar cebimizde koca delikle, kafamızda deli sorularla başladı. Geçtiğimiz seneyi müfredat tartışmaları, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, ÇEDES denen gerici proje ve uygulamaları ile kapattık. Yaz ayları bu gerici politikaların, dernek ve vakıfların yaz kamplarıyla ve yarattıkları tartışmalarla geçti. Bu dönem ise gerici müfredat kabul edilmese de uygulanarak başladı. Değerler eğitiminin ağır bastığı, bilimden uzak bir eğitim dönemi bizi bekliyor. Ardından kamuda tasarruf dedikleri yasa ile okullarımızdaki temizlik görevlilerinin her gün çalışmayacağını öğrendik. Okullarımız pislik içinde, sağlıksız koşullarda başladı.
Yaşanan bu tartışmalara ekonomik sorunlar da eklenince sorunlar katlandı. Kayıt masrafları, kıyafet, kırtasiye parası derken cepler bir anda boşaldı. Şimdi bunun üzerine yüzlerce TL’lik kitap parası, yemek, kantin parası eklendi. Ev ile okula arası uzaksa servis ve yol parasını da eklemek gerek. Dershane, kurs gibi ihtiyaçların masraflarını ise hiç eklemiyoruz. En temel insani hakkımız olan eğitim hakkı sadece zengin burjuva çocuklar için birer hak, bizler için "satın alınabildiği kadar" bir hak olmaktan öteye geçemedi. Yasalarda ne kadar parasız hak olarak tanımlansa da yoksulluğa, sefalete itilen emekçi çocuklar için bütçesine kadar ulaşabildiği bir hakka dönüştü.
Yaşanan ekonomik krizin derinleşmesi, sermaye düzeninin gericileşmesi ile birlikte bizlerin eğitimi ailelerimize yeni yükler bindirdi. İhtiyaçlarımızı karşılamaya çalışan ailelerimiz ya ekstra işlere gitmeye başladılar ya da bizlere bir nebze olsun harçlık verebilmek için fazla mesailere kalıp, saatlerce çalışıyorlar. Ailelerin durumu böyleyken biz liseliler arasında da okul sonrası ya da hafta sonları çalışan öğrenci sayısı artmaya başladı. Her gün onlarca arkadaşımız aç, tek bir öğünle okul hayatını sürdürmeye çalışıyor. Ekonomik sorunlar nedeniyle okulu bırakan ya da ucuz işçi olarak görüldüğümüz ve iş cinayetlerinde öldürüldüğümüz MESEM'e giden arkadaşlarımızın sayısı arttı. Bir de bizlerin bu sefaletiyle dalga geçer gibi Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı öğrencilere günlük 3 TL yardım yapacağını açıkladı.
Sermayedarların ve onun uşağı AKP iktidarının ihtiyaçlarına göre şekillenen eğitim sisteminde sürekli değişiklikler yapılıyor. Bu değişimlerle nitelikli eğitime ulaşmamızın önüne yeni engeller koyuyor. Ekonomik yönüyle eğitime ulaşabilmemiz zorlaşırken, geriye giden müfredatı, dindar ve kindar nesil yetiştirme gayesi, cinsiyetçi, rekabetçi yapısı ile eğitim tamamen yapboza dönüştü. Bilimsel, nitelikli, ulaşılabilir, ücretsiz eğitim hakkımız gasp edildi. Sadece eğitim hakkımız değil, geleceğimiz ve insanca yaşam hakkımız da gasp ediliyor.
Bu haksızlıklara karşı sessiz mi kalacağız? Eğitimin para ile satıldığı, dinsel gericilik ile bezenmiş, niteliksiz eğitime karşı mı çıkacağız? Cinsiyetçi söylemleri ile kadını yok sayan, ırkçı eğitimi kabul mü edeceğiz? Sıra arkadaşlarımızla sürekli yarışmamızı isteyen bu rekabete bir son mu diyeceğiz?
Bu soruların cevabı sende, bende, bizde sıra arkadaşım…
Bu kuşatmaya karşı örgütlenmeli, gücümüzü Devrimci Liseliler Birliği saflarında birleştirmeliyiz. Gerici eğitime, geleceksizliğe geçit vermemek için, anadilde, parasız, nitelikli eğitim hakkımız için, kendi taleplerimizle 20 Ekim’de Kartal’da İşçi-Emekçi Mitingi’nde olmalıyız! Haydi mitinge!
Devrimci Liseliler Birliği