Devrimci Gençlik Birliği’nin “Özgürlük ve gelecek buluşması” şiarı ile düzenlemiş olduğu panel-forum bugün (4 Ağustos) gerçekleştirildi.
Etkinlikte ilk olarak on yıllardır Siyonist İsrail’in zulmüne karşı direnirken ölümsüzleşen Filistinliler başta olmak üzere, devrim ve sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşenler anısına saygı duruşu ile başladı.
Ardından açılış konuşması gerçekleştirildi. Konuşmada kısaca artan ekonomik kriz, yoksulluk, baskı ve savaş koşulları aktarıldı ve şunlar denildi:
“Eğer bu gidişe dur diyemezsek bizleri bekleyenin çok daha koyu bir karanlık olduğu açık. Bu gidişe dur demek, sorunlarımızı masaya yatırmak ve nedenleriyle birlikte tartışmaktan geçiyor. Ama her şeyden önemlisi sorunlarımızın çözümü için yan yana gelmek ve örgütlenmekten, mücadeleyi güçlendirmekten geçiyor.”
Kapitalizm krizde
Panelin ilk sunumu “Kapitalizm krizde” başlığının bir boyutu olarak kapitalizmin krizlerinin ortaya çıkardığı iktisadi ve sosyal krizlere ilişkin oldu. Grafikler ile desteklenerek gerçekleştirilen anlatımda ilk olarak kriz olgusunun kapitalizmin yapısal bir parçası olduğu vurgulandı. Sunumda Orta Vadeli Program, ücretlerin enflasyon altında bırakılması yolu ile ücretlerin düşürülmesi, işsizlik ve güvencesiz çalışma, artan kredi borçları ve özelleştirme saldırılarına değinildi. Sunumda ayrıca şunlar ifade edildi:
“Kısacası, kapitalist düzenin her aşamasıyla ticarethaneye çevirmeye çalıştığı eğitim, giderek daha fazla parası olanın yararlanabileceği bir ayrıcalık haline geldiği için, okulların kapısı işçi ve emekçi çocuklarına kapatılıyor. Eğitimin maliyetini karşılamak için birçok öğrenci okurken çalışmak zorunda kalıyor. Son yıllarda yüz binlerce öğrencinin üniversite eğitimini bırakması bu tablonun diğer boyutunu oluşturuyor. Üniversite eğitimini tamamlayıp diploma alan öğrencilerin büyük bir bölümü ise işsizler ordusuna katılırken küçük bir bölümü hangi bölümden mezun olunduğu fark etmeksizin zincir marketlerde iş bulmaya çalışıyor.”
“Kapitalizm krizde” başlığının bir diğer alt sunumu ise faşist baskı ve savaşlara ilişkin siyasal boyutu oldu. Son dönemde artan baskı, tutuklama ve saldırıların toplumsal yaşama yansımaları ve gençliğe dönük boyutu ele alındı. Ardından YÖK’ün üniversitelerde bugün ki varlığına değinilerek faşist genelge, kayyım rektör saldırıları, gerici müfredat, paraşüt kadro (kişiye özel ilan), soruşturma, yurttan/okuldan atma, söz söyleme, örgütlenme, kol-kulüp topluluklara dönük yasaklamalar ve alan açılmaması sorunları üzerine anlatım gerçekleştirildi. ÖGB, faşist çeteler, MESEM ve ÇEDES gibi başlıklara da değinildi. “Toplumsal olaylar ve gençlik” başlığı sunumda ki bir diğer anlatım oldu. Sunumda son olarak şuanlar ifade edildi:
“Bütün bu yaşananlara bakacak olursak; Dünya’da da Türkiye’de de gençliği hedef alan bütün bu faşist saldırı ve baskılar gençlikten duyulan korkunun ürünüdür. Bütün bunlar karşısında bizler ne yapmalıyız? Çekyalı bir devrimci olan Julis Fuçik “gerçek yaşamda seyircilere yer yoktur, herkes katılır yaşama” der. Gerçek yaşamda bu saldırılara sessiz kalma, görmezden gelme lüksümüz yok. Çünkü bu saldırılar bütün bir toplumu ve gençliği geleceksiz bırakmakta, köleleştirmektedir. En temel haklarımız olan insanca bir yaşam hakkı, eğitim hakkı dahi erişilemez hale gelmiştir. Burjuvazi bize dönük saldırıları sürdürürken hakimi savcısı, polisi ve askeri ile bir bütün olarak oldukça örgütlü davranmaktadır. Bizim de bu saldırılar karşısında örgütlü olmaktan, birlik olmaktan, başka şansımız yoktur.”
Sunumların ardından soru-cevap ve tartışma kısmına geçildi. Bu kısımda bir liseli söz alarak yeni müfredatın gericilik boyutuna ilişkin konuşma gerçekleştirdi. Türk aile yapısı diye bir konunun müfredata eklendiğini ve öğrencilerin buna karşı bir örgütlülük oluşturabilmesi gerektiğini ifade etti.
Taşra üniversiteler de gençliğe olumlu ve olumsuz etkileri üzerine konuşuldu.
Boğaziçi Üniversitesi’nden bir öğrenci ise söz olarak Boğaziçi Üniversitesi Dayanışması’nın kuruluş ve işeyiş sürecine ilişkin anlatım gerçekleştirdi. Üniversiteler de kalıcı mevziler inşa etmek üzerine vurgular da bulundu.
İlk oturum sona erdi ve yemek molası verildi.
Gelecek sosyalizm
Yemek molasının ardından son sunum olan “Gelecek sosyalizm” başlığına geçildi. Sunum sosyalizmin güncelliği ve Marksizmin bilimselliği üzerine bir anlatımla başladı. Bu anlatımda marksizmin neden bilimsel olduğu, sosyalizmin güncelliği ve mümkünlüğü üzerine detaylı bir tartışma yürütüldü. Aynı zamanda insanlık tarihinin en önemli mücadele birikimlerinden olan Sovyetler deneyimine değinildi. Sovyetlerin toplum, insan, eğitim, kadın sorunu, uluslar sorunu, barınma sorunu gibi alanlardaki deneyimleri anlatıldı. Sunum “Sosyalizm ve devrim mücadelesini büyütme çağrısıyla şunlar söylenerek sonlandırıldı:
“Mücadele etmekten, yan yana gelmekten, örgütlenmekten başka çaremiz yok. Aslolan yorumlamak değil değiştirmektir. Yaşamın olduğu her yerde bu iradeyi gösterip, omuz omuza vermek zorundayız.”
Üniversitelilerin ve liselilerin sesi yükseliyor
Bir liseli söz alarak kapitalizmde insanlığa dayatılan barbarlığı eleştiren bir konuşma yaptı.
Bir başka katılımcı ise söz alarak kapitalizmin insanı yabancılaştırdığına değindi ve şu sözlerle örgütlenme çağrısı yaptı:
“İnsan tarihin öznesidir, değişir ve değiştirir. Bugün insan kalabilmek için mücadeleyi yükseltiyoruz. Tarihsel bir eylemin parçasıyız. Bu anlamda örgütlü mücadeleyi yükseltmek en önemli görevlerimizdendir.”
Ayrıca devrim ve sosyalizm mücadelesinin uzun soluklu ancak onurlu bir mücadele olduğu ifade edildi.
-Mayıs’ta Yaşam Kooperatifi’nden katılımcı söz aldı. 99 yılından beri göçmen mahallelerinden yürütülen çalışmalarından bahsettiler. Deneyim aktarımında bulundular.
Sosyalizm tartışmasının ardından ise üniversite ve liselerden mücadele deneyimleri aktarıldı.
-Ege Üniversitesi’nden bir öğrenci yemekhane zamlarına ilişkin yürüttükleri sürece dair deneyim anlatımı gerçekleştirdi.
-ODTÜ’de yaşanan son Bahar Şenliği sürecinin nasıl örgütlendiğine ilişkin bir aktarım yapıldı.
-İÜ-C’den bir öğrenci söz alarak yemekhane süreci ile yemeklerin nitelikli hale geldiği, bu süreçle birlikte okula kütüphane açıldığı ring geldiği bunlara vesile olduğu vurgulandı.
-Bir liseli söz alarak artan ırkçılığa ve sosyal medyanın bu duruma olan etkisinden bahsetti.
-Kadir Has Üniversitesi’nde okuyan bir öğrenci özel okulda okumanın zorluğuna dair konuşma gerçekleştirdi. Barınmadan beslenmeye en temel insani hakları dahi karşılanamadığı, okul ücretlerinin sürekli olarak katlandığı, öğrenciler arasındaki belirgin sınıfsal farkın zorluklarından bahsetti. Ayrıca Kadir Has Üniversitesi’nde son dönemde artan akademisyen ihraçlarına ilişkin bir aktarım yaptı. Sahne Sanatları Öğrenci Dayanışması deneyimi aktarımı yapıldı.
-BOUN’den bir öğrenci söz alarak Boğaziçi’nde son dönemde artan barınma sorununa ilişkin konuşma gerçekleştirdi. Yurt inşaatında yaşanan işçi katliamına dair aktarımda bulundu. Ayrıca katledilen işçi için üniversitede bir eylem örgütlendiğini vurguladı.
Özgürlükçü Gençlik’ten bir kişi söz alarak etkinliği selamladı. Ayrıca Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan barınma sorununa ilişkin bir anlatım gerçekleştirdi.
İstanbul Üniversitesi Öğrenci Meclisi’nin buluşmaya iletmiş olduğu selamlama mesajı da divan tarafından okundu.
Söz alan başka bir katılımcı ise bu yıl DGB’nin kuruluşunun 10. yılı olduğunu, on yıllık mücadele birikimi ve deneyimi üzerinden önümüzdeki süreçte bir çalışma yapılmasına dair öneride bulundu.
Başarılı ve canlı gerçekleştirilen forumun ardından divan tarafından tartışmalar toparlandı ve kapanış konuşması gerçekleştirildi.
Kızıl Bayrak / İstanbul