Bütün dünyayı etkisi altına alan ve büyük sıkıntılar yaratmaya devam eden koronavirüs salgını, tüm dünyada sermaye devletlerinin gerçek yüzünü apaçık ortaya çıkarmıştır.
İnsanların günlük yaşamına etki eden salgın, gençliği de bir hayli sarsmış durumda. Okulların kapatılması gibi kimi “önlemler” alan sermaye iktidarı, öğrenci ailelerine bu hakkı tanımıyor. Birçok gencin ailesi zorunlu olarak çalışıyor şu günlerde. Bu durum gençliğin tepkilerine neden oluyor. Bu tepkiler genel olarak sosyal medya üzerinden verilse de bunların hepsi, gelecekte açığa çıkacak olan bir öfkenin birikimine dönüşüyor.
Virüse karşı alınan “önlemler” sermayedarların kar hırsını esas alınca, sınıfsal eşitsizlik de gözler önüne serilmiş oldu. İnsan sağlığını düşünmeyen kapitalistler, işçileri kölece koşullarda çalıştırmaya devam ediyor. Hal böyle iken, devletin ve zengin ünlülerin “evde kal” çağrısı, gençlik ve işçiler tarafından öfkeyle karşılandı. Karşılanmayacak gibi de değil. Zira, bir kara mizah oyunu oynanıyor ve işçiler ve emekçiler de buna malzeme yapılıyor.
Doğayı talan eden, dünyanın dengesini bozan kapitalizm, bunun bir sonucu olarak hastalıklar ve virüsler yaratmaya devam ediyor. Virüs bulaşırken “ayrım yapmıyor” ama kapitalizm ayrım yapıyor. Bir tarafta aç kalmamak için çalışmak zorunda olan işçi sınıfı, diğer tarafta gökdelenlere, yalılara, adalara sahip olan burjuvazi. Virüsün toplum sağlığına verdiği zararlardan sorumlu olan kapitalistler, faturasını yine işçi sınıfına ödetiyor.
Bu vahşi sisteme karşı sınıfımızın yanında savaşmazsak, bunun bize ve gelecek nesillere ağır faturası olacaktır. Sınıfsal eşitsizliğin gözler önünde olduğu bu dönemlerde işçi sınıfının safında yer alarak yeni bir dünya kurabiliriz. Rosa Luxemburg’un “Ya barbarlık, ya sosyalizm!” sloganı güncelliğini bir kez daha bizlere göstermiştir. İnsanca yaşamak için sınıfımızın yanında yer alalım, sosyalizm mücadelesini büyütelim!
U. Ulaş