Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü. Hitler faşizminin 1939 yılında Polonya’yı işgaliyle İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın başladığı gün olan 1 Eylül, Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı üyesi ülkeler tarafından “barış içerisinde bir dünya mücadelesi”ni her sene hatırlatmak amacıyla, “Dünya Barış Günü” olarak ilan edilmiştir.
Bu sene de 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü, artan emperyalist savaş ve tırmandırılan militarizmle, Ortadoğu halklarına yapılan zulümlerle ve içeride de dinci-gerici faşist AKP-MHP rejiminin artan baskı politikalarıyla karşıladık. Ekonomik kriz, pandemi koşulları ile birlikte daha da derinleşirken, krizin faturası işçi ve emekçilere kesilmeye devam etmektedir. Pandemi bahane edilerek işten atmaların yoğun olduğu bu süreçte, toplumun genelinde işsizlik, geleceksizlik en büyük ortak kaygı haline gelmiştir. Emperyalist çıkarlar uğruna başta Suriye olmak üzere, birçok Ortadoğu ülkesi kan gölüne çevrilirken, yaşam umuduyla yollara dökülen mültecilerin yaşamları ise gittikleri ülkelerde emperyalist devletler arasında “pazarlık” konusu edilmektedir.
Dinci-faşist AKP-MHP rejiminin Kürt halkına yönelik imha ve inkâr politikaları hız kesmeden devam ederken, gelinen yerde ise ev baskınları ile gözaltına alınıp tutuklanmakta, HDP binalarına yönelik faşist saldırılar gerçekleşmekte ve Kürt aileleri topluca katledilmektedir. Diğer yandan Ortadoğu’ya saplanmış bir hançer olan Siyonist İsrail ise, yakın zamanda yeniden Filistin halkına yönelik imha ve inkâr politikalarını tırmandırmıştır. Son olarak, 20 yıllık işgalin ardından ABD emperyalizmi, yaşadığı hezimetin ardından Afganistan’dan çekilirken, bu sefer de halk gerici, çağdışı, şeriatçı Taliban çetesi ile karşı karşıya kalmıştır.
Emperyalist-kapitalizmin keskinleştirdiği hegemonya krizi ve içerisinde bulunduğumuz coğrafyada artan nüfuz mücadeleleri sonucunda emperyalistler ve bölgedeki işbirlikçileri savaş ve saldırganlık politikalarını hayata geçirmektedir. Gerici burjuva devletler, bu sefil çıkarları uğruna; farklı milliyet, din ve kültürden emekçi halklar arasında da düşmanlık tohumları ekmektedir. Mazlum Ortadoğu halkları şoven milliyetçi histeriyle birbirine karşı kışkırtılmaktadır. Coğrafyamızda Suriye, Kürdistan ve son olarak da Afganistan halklarına yönelik ırkçı söylemlerin ve saldırıların son dönemde artıyor olması, bu politikanın bir göstergesidir.
İşçi ve emekçilerin, ezilen halkların özlem duyduğu barış, bizlerin yaşamını cehenneme çeviren, krizin faturasını her koşulu fırsat bilerek bizlere kesen, çıkarları uğruna Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren emperyalist-kapitalistlerin kurduğu düzende sağlanamaz. Gerçek barış, halklar arasında olur; tıpkı 104 sene önce, halklar hapishanesi olarak da bilinen Rusya’da gerçekleşen şanlı Sosyalist Ekim Devrimi ile birlikte halkların, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği çatısı altında barış içinde yaşadıkları gibi... Gerçek ve kalıcı barış, ancak “sınıfa karşı sınıf” perspektifiyle sermaye iktidarına karşı verilen çetin mücadelelerle gerçekleşecek toplumsal devrim sonrası sosyalizmin inşa edilmesiyle mümkün olabilir.
1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle bir kez daha ifade ediyoruz: Gerçek ve kalıcı barışı sağlamak için başta tüm işçi ve emekçiler olmak üzere ezilen bölge halkları, kadınlar ve gençler emperyalist-kapitalist sisteme karşı örgütlü mücadeleyi yükseltmelidir!
Devrimci Gençlik Birliği