“Kurtuluş devrimde, barış sosyalizmde!”

İzmir BDSP, 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle gerçekleştirdiği eylemde bir kez daha emekçilere seslenerek ‘işçilerin birliği halkların kardeşliği’ için mücadelenin yükseltilmesi çağrısında bulundu.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 01 Eylül 2015
  • 20:10

İzmir Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle eylem düzenledi. Karşıyaka İzban önünde toplanan BDSP'liler “Emperyalist savaşa ve saldırganlığa, ırkçı, şoven kışkırtmalara karşı, yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği” yazılı pankartı açarak BDSP flamaları ve kızıl bayraklar taşıdı. Eylemde “Savaşa değil emekçiye bütçe”, “Saraylara savaş, kulübelere barış”, “Barışta oğullar babalarını, savaşta babalar çocuklarını gömer”, “Emperyalizm yenilecek gerçek barış sosyalizmle gelecek” yazılı dövizler taşındı.

Eylem öncesinde Karşıyakalı emekçilere seslenen BDSP’liler, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nün tarihçesinden bahsederek Ortadoğu'da yaşanan savaşın esas sebebinin emperyalist-kapitalistlerin çıkarları olduğuna dikkat çekti ve eyleme katım çağrısı yaptı.

Eylemde ilk önce Çiğli İşçi Kültür Sanat Evi Derneği Fazla Mesai Tiyatro Grubu, kendi hazırladığı “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği” adlı oyunu oynadı. Oyun emekçiler tarafından ilgiyle izlenirken son kısımda “ne yapmalı” diye soran oyunculara, izleyiciler arasından “devrim” cevabı geldi. İzleyiciler oyunu oldukça gerçekçi bulduklarını belirtti ve alkışlarla karşıladı. İzleyenler arasında bulunan çocuklardan bazıları güvercin uçurarak dayanışma içerisinde bulunduklarını gösterdiler.

İlgiyle izlenen oyunun ardından basın açıklamasına geçildi.

“1 Eylül kan ve gözyaşıyla karşılandı”

BDSP adına yapılan açıklama şu sözlerle başladı:

"On milyonlarca insan yaşadığı topraklarda ölümle yüz yüze ve bir o kadarı da yerinden yurdundan olmuş iken, kurtuluş ümidiyle topraklarını terk etmek zorunda kalanların cesetleri açık denizlere saçılmaktayken, yeryüzünün Ortadoğu’su kanla işaretliyken, milyarlarca insan bir kez daha adı ‘Dünya Barış Günü’ olan 1 Eylül’ü kan ve gözyaşının hakim olduğu bir siyasal iklimde karşılıyor."

Açıklamanın devamında, insanlığa karşı işlenen suçların tüm vahşetiyle artarak devam ettiği bugünlerde, sadece katillerin değiştiği, emperyalizmin ölüm saçan askeri kuvvetlerinin yerini IŞİD ve El Nusra gibi çetelerin aldığı belirtildi. Ortadoğu’da halen sürmekte olan vahşetin, kesik insan başlarının, tecavüzlerin, kadın pazarlarının, ansızın patlayan bombaların, ortalığa saçılan paramparça canların bulunduğu ifade edildi.

Açıklamada, ülkenin, yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet batağında yüzdüğünün altı çizilerek siyasal meşruiyetini kaybetmiş AKP iktidarının, Kürt halkına, ilerici ve devrimci güçlere, tüm işçi ve emekçilere karşı ilan ettiği “topyekûn savaşın” her geçen gün şiddetlenerek devam ettiğine vurgu yapıldı. Kürdistan'dan günbegün yeni katliam haberlerinin geldiği, köylerin yakıldığı, insanların öldürüldüğü hatırlatılan açıklamada, iç ve dış politikada tam bir başarısızlık yaşayan AKP'nin yaşadığı çöküşten yeni bir savaş ve baskı konseptiyle çıkış aramaya çalıştığı ifade edildi.

‘Saltanatlarının devamını istiyorlar’

Açıklamada, Kürt sorununda imha ve inkar politikalarına geri dönüş yapıldığına dikkat çekilerek AKP hükümetinin bu yaklaşım ve uygulamalarının sermayenin ve onun emperyalist efendilerinin genel politikalarından, istem ve yönelimlerinden ayrı düşünülemeyeceği belirtildi. Burjuva parlamenter sistemin nasıl bir oyun olduğunun bir kez daha ortaya çıktığına vurgu yapılan açıklama şu sözlerle devam etti:

“Kendi çocuklarını hırsızlık soruşturmalarından korumak için her türlü şeyi yapanlar, kendi sömürü düzenleri sürsün diye bizim çocuklarımızı ‘şehadet şerbeti’ içmeye davet ediyorlar. Bizler azgın sömürü çarkları arasında emeğimizi, hayatımızı, hatta canımızı verenleriz. Uygulanan ekonomik sosyal politikalarla üzerimizdeki kölelik zincirleri her geçen gün kalınlaşırken onların sefil çıkarları için değil, emeğimiz, ekmeğimiz, onurumuz ve çocuklarımızın geleceği için mücadele etmeliyiz. Kendi çocuklarına sırça köşkler, saraylar kuranların bizim çocuklarımızı ölüme gönderip arkasından 'şehitlerimiz' diye nutuklar atmasına kanmamalıyız. Her gün medyalarından kan, nefret ve kin kusanların istediği tek şeyin kendi saltanatlarının devamı olduğunun bilincinde olmalıyız.”

“Ya barbarlık ya sosyalizm”

Mücadelenin en doğal insani ve politik haklarını isteyen Kürt halkına karşı değil, bütün kurumlarıyla sömürücü sermaye devletinin kendisine karşı olması gerektiği vurgulanan açıklamada “Bu düzenin biz işçi ve emekçilere baskı, sömürü, savaş ve gözyaşı dışında verecek hiçbir şeyi yoktur, Kürt işçi ve emekçileri ise bizim düşmanımız değil, özgürlük eşitlik adalet ve gerçek barış mücadelesinde dostumuzdur” denildi.

Emekçilere kardeşlik çağrısı yapılan açıklamada son olarak şunlar söylendi:

“Bir ezen bir ezilen sınıfın, bir ezen bir ezilen ulusun, bir ezen bir ezilen cinsin olduğu bu sistemden barış dilemek, bu bozuk ve çarkları kanlı düzen böyle sürsün demekten başka bir şey değildir. İçinde bulunduğumuz şu kanlı zaman dilimi bir kez daha doğrulamıştır ki gerçek bir barışa ancak sosyalizmle ulaşabiliriz. Tarihe düşülen önemli bir not olan 'Ya barbarlık ya sosyalizm' şiarı meselenin anlamlı bir özetidir.”

Coşkulu geçen eylemde “Kurtuluş devrimde, barış sosyalizmde!”, “Emperyalizm yenilecek direnen halklar kazanacak!”, “Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!”, “Katil ABD, Ortadoğu’dan defol!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!” sloganları atıldı.

Basın metninin bitimine kadar kalan kalabalık kitle eylemi alkışlarla destekledi.

Kızıl Bayrak / İzmir