24 Ekim 1945’te kurulan ve bugün 193 ülkenin üye olduğu Birleşmiş Milletler’in (BM) 76. Genel Kurulu New York’ta yapıldı. “Dünya barışını ve güvenliğini korumak” ve uluslararası ekonomik, toplumsal ve kültürel bir işbirliği oluşturmak amacıyla kurulduğunu iddia eden BM, bunun tam tersi tutum ve politikalar izleyegeldi. Kapitalist sistemin kirli politikalarını gizleyen ve perdeleyen bir rol oynadı. İşgallere, etnik kışkırtmalara, soykırımlara katılan ABD ve diğer emperyalist ülkeler BM’nin asli üyeleridir.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Genel Kurul’da kurumun çatısı altında bulunan ülke liderlerine ve büyükelçilerine seslenirken, ağzından itiraf ve uyarı içeren şu sözler dökülüverdi: “İnsanlık uçurumun kenarında ve yanlış yönde ilerliyoruz. Dünyanın uyanması gerekiyor.”
Belki tarihçiler bir gün Guterres’in acı çığlıkları ya da acı ifşaatları diye bahsedecekler bu cümleden. O an onu dinlerken oradaki “büyük başların” aklına ne geldi bilinmez ama bizim aklımıza şair Yusuf Hayaloğlu’nun “Başım Belada” şiirindeki şu dizeler geldi:
“Nereden baksan tutarsızlık/ Nereden baksan ahmakça.”
Guterres’in diğer itirafları ise içerisinden geçtiğimiz Covid-19 salgınından iklim krizine, Afganistan, Etiyopya, Yemen ve diğer birçok ülkedeki açlık, iç çatışmalar ve insan hakları ihlallerine ilişkindi. Guterres, Covid-19 salgınına vurgu yaparken emperyalist ülkeler ile yoksul ülkeler arasındaki ekonomik ve sosyal eşitsizliği doğal gören kapitalizmin ahlakını şu sözlerle ifade ediyordu: “Dünyanın bazı yerlerinde son kullanma tarihi geçmiş, kullanılmamış Covid-19 aşılarını çöpte görüyoruz. Bazı ülkelerde aşı bolluğu, diğerlerinde boş raflar.” Zengin ülkelerin çoğunluğunun yüksek oranda aşılandıklarını, Afrika ülkelerinde ise halen yüzde 90 ilk doz aşının beklendiğini dile getiren BM Genel Sekreteri, bu sözlerle, dünyanın nasıl bir ahlaka sahip olduğu korkunç gerçeğine dikkat çekiyordu. Bu durumu emperyalistlerin sözcüsü Guterres bile “kaldıramıyor” dense yeridir. Emperyalist ülkeleri “siyasi irade eksikliği, bencillik ve güvensizlik göstermeleri” sebebiyle “zaferi” elde etmemekle itham eden Guterres, rekor sürede aşıyı bulan bilim emekçilerinin becerisini takdir etmeyi unutmadı.
Pandemi ve iklim krizinin kapitalist sistemin tüm gerçekliğini görünür kılmasını ülkelerin dayanışmadan kaçınmalarına bağlayan Genel Sekreter, bununla kapitalistleri “yıkımın çıkmaz sokağı”nı yönlendirdiğini ifade ediyor. Aslında Guterres’in “yıkımın çıkmaz sokağı” dediği, çürümüş emperyalist-kapitalist sistemin bizzat kendisidir. BM değerleri ve inançları diye öne sürdükleri “insan hakları, herkes için onurlu bir yaşam, eşitlik, adalet ve dayanışma” ise “yıkımın çıkmaz sokağı”nın ahlakında bulunmaz. Guterres’in “insanların sadece hükümetlerine olan güvenlerini değil, aynı zamanda BM değerlerine de inançlarını kaybetme riski altında olduklarını” söylemesi kapitalist sistem için korkutucu olduğu kadar dünya işçi ve emekçileri için sevindirici bir gelişmedir.
BM Genel Sekreteri Guterres’in 76. BM Genel Kurulu’nda korku ve kaygılarla “yıkımın çıkmaz sokağı”na ilişkin kapitalist efendilerine yaptığı uyarılara sahne olan BM salonunda, bundan 57 yıl önce, 11 Aralık 1964’te Ernesto Che Guevera Küba delegasyonu adına dünya işçi emekçilerine ve ezilen halklarına hitaben tarihi bir konuşma yapmıştı.
Che konuşmasında, “Değişik sosyoekonomik düzenlere sahip devletlerin barış içinde bir arada yaşaması ortaya konması gereken asıl sorundur” diyerek, Fidel Castro’nun Mısır’ın başkenti Kahire’de İkinci Bağlantısız Ülkeler Hükümet ve Devlet Başkanları Konferansı bildirisinde sarf ettiği şu sözleri yineliyordu: “Dünya barışı güvence altına alınmak isteniyorsa, barış içinde yaşamak hakkı sadece en güçlülere tanınamaz. Barış içinde bir arada yaşama ilkesine tüm devletler uymalıdır.”
Che sözleriyle emperyalist güçlerin maskesini düşürürken, onların korkularını da derinleştirmişti. Ve sakınmadan amaçlarını ve görüşlerini dile getirmişti:
“Sosyalizmi kurmak istiyoruz. Barış uğruna mücadele edenleri desteklediğimizi daha önce belirttik. Marksist-Leninist olmakla birlikte, bağlantısız ülkeler grubundan olduğumuzu bildirdik, çünkü bağlantısız ülkeler, tıpkı bizim gibi emperyalizme karşı mücadele içinde. Halkımız için daha iyi bir hayat sağlamak amacındayız. Bu nedenle, Yankee provokasyonlarından kendimizi korumaya çalışıyoruz. Amerika Birleşik Devletleri’ni yönetenlerin yapısını biliyoruz. Barışı bize çok pahalıya ödetmeyi amaçlıyorlar. Cevabımız, hiçbir bedelin onurumuzdan daha yüksek olamayacağıdır.”
M. İmran