VII. Parti Kongresi, gençlik hareketinin verili durumu üzerine ayrıntılı tartışmalar yapmış, ortaya çıkan sonuçlar üzerinden gençlik çalışmamızın sorunları ve ihtiyaçlarına ilişkin açıklıklar sağlamıştır.
Gençlik hareketi, içerisinde barındırdığı mücadele potansiyellerine rağmen uzun yıllardır süregelen geriliğini aşmayı başaramamıştır. Dönem dönem anlamlı çıkışlar ortaya koysa da hareket olarak kendisini yeni bir düzeyde inşa edemeyen gençlik mücadelesinin bu tablosu, içinde bulunduğumuz tarihsel koşullardan ve toplumsal mücadelenin geri ve zayıf yanlarından bağımsız değildir.
Genel planda 12 Eylül’den bugüne, özel olarak ise gerici-faşist rejimin yirmi yıldır uyguladığı çok yönlü baskı politikaları ve ideolojik-kültürel kuşatma, gençlik kitlelerinin bugünkü tablosunun arka planını oluşturmaktadır.
VII. Kongre bu durumu ilişkin şu değerlendirmeyi yapmaktadır:
“Gençlik hareketinin bugünkü durumu gençlik kitlelerinin bugün içine düşürüldüğü durumla sıkı sıkıya ilintilidir. Gençlik, kurulu düzenin devrim umudunu ve iradesini kırmak için son kırk yıldır toplumun geneline yönelik olarak uyguladığı çok yönlü politikaların en öncelikli hedeflerinden biri olagelmiştir. Bunun gerisinde ‘60’lı ve ‘70’li yıllarda birbirini izleyen iki toplumsal kabarışta emekçi sınıfların genç katmanlarının tuttuğu çok özel yer vardır. 12 Eylül askeri faşist rejiminin devrimci hareketi ve toplumsal muhalefeti ezme harekâtı, esasında direnen sınıf ve katmanların genç kesimlerini hedef almıştı. İzleyen dönemde baskı politikaları ideolojik-kültürel kuşatma ve yozlaştırma çabalarıyla birleştirildi. Her biçimiyle liberal yozlaştırma politikalarına tüm ‘90’lı yıllar boyunca şoven milliyetçilik ve dinsel gericilik cereyanları eşlik etti. Bu arada her türden direnme eğilimlerini boğmaya yönelik baskı ve sindirme politikaları hızından bir şey kaybetmedi.”
Günümüz Türkiye’sinde yüzünü toplumsal mücadeleye dönen, tabiri caizse akın akın devrime yürüyen bir gençlik kitlesinden söz etmek mümkün değildir. Devrimci mücadelenin alabildiğine gerilemiş olması ve toplumsal hareketin zayıf tablosu ise, bu olguyu kendi cephesinden pekiştirmektedir.
Hal böyleyken, her türden burjuva gericiliği çok yönlü sorunlar yumağı altında ezilen gençlik kitleleri içerisinde kendisine geniş bir alan bulabilmekte, gençliği düzen adına denetim altında tutabilmenin olanaklarını sonuna kadar kullanmaktadır. Bir yanda dinci-faşist iktidar odağının aparatları (tarikatlar, cemaatler, gerici-faşist vakıf ve kurumlar), öte tarafta gerici düzen muhalefetinin her türden oluşumu adeta gençliğin üzerine çöreklenmiş durumda. Günümüz gençliği içerisinde, özellikle muhalif kesimlerde seküler milliyetçi akımların ve kemalistlerin hızla güç olabilmesinin gerisinde de bu aynı olgu yer almaktadır. Yaşadığı çok yönlü sorunlara karşı öfkesi büyüyen ve bu sorunların sorumlusu olarak dinci-faşist iktidarı gören geniş gençlik kesimleri bu akımlara yüzünü dönmekte, öfkesini, tepkisini ve mücadele potansiyellerini düzen siyasetinin bu kanadı üzerinden ortaya koymaktadır:
“Gençlik hareketinin ilerici-devrimci bir çizgide canlanmasını zora sokan bir başka temel önemde etken, geniş gençlik kitleleri içinde dinci-faşist iktidara duyulan tepkinin dikkate değer bir bölümünün de her biçimiyle liberal ya da kemalist akımlar tarafından bloke edilmesidir. İlki gençliğe başta bireycilik ve bireysel kurtuluş olmak üzere her türden bozucu ve yozlaştırıcı etkiyi, ikincisi ise sol söylemlerin de arkasına sığınarak şoven milliyetçiliği taşımaktadır.”
Partimiz gençlik kitlelerinin verili gerçekliğine ilişkin açık bir bakış açısına sahiptir. Gençlik hareketinin ve gençlik çalışmamızın sorunlarını ve zorlanma alanlarını da bu nesnel tablo üzerinden ele almaktadır.
Öte yandan, gençlik içerisinde ısrarlı ve soluklu bir çalışma yürütme konusunda da açık bir perspektife sahiptir. Zira, bugün için devrime ve devrimci mücadeleye yüzünü dönen bir gençlik kitlesinden bahsedemesek de, gerçeğin öteki yüzünde kendisine dayatılan çok yönlü sorunlarla boğuşan, bu temelde öfkesi dinmeyen ve önemli mücadele potansiyelleri biriktiren bir gençlik tablosu yer almaktadır. Geçtiğimiz aylarda KYK’da yaşanan cinayetin ardından temel talepleri ile harekete geçen ve onlarca kentte eylemler yapan gençlik kitleleri bu gerçeği anlatmaktadır.
Dolayısıyla, gençlik çalışmamızın nesnel zeminlerini burada gören partimiz, gençliği kuşatan çok yönlü sorunlar üzerinden somut taleplere dayalı bir çalışmayı yeni dönemde de ısrarla sürdürecektir. Bu yolla gençlik içerisindeki mücadeleci unsurlarla buluşmayı, onları devrimcileştirmeyi ve gelişecek bir gençlik hareketine bu güçlere dayanarak hazırlanmayı esas almaktadır. Yeni dönemde tüm yerel parti örgütleri VII. Kongre’nin tanımladığı şu sorumluluklar üzerinden gençlik çalışmasını gündemine almalı ve somut bir yönelim içerisine girebilmelidir.
“- Bu tarihsel deneyimi göz önünde bulunduran partimiz, nesnel ve öznel plandaki tüm bu ağır koşullara ve engellere rağmen gençlik çalışmasını ve mücadelesini devrimci bir çizgide ileriye taşıma bakış ve pratiğinde ısrar edecektir. Bugünkü durum konusunda gerçekçi olacak, ama çalışmadaki sabrını, soluğunu ve inadını da koruyacak, kendini gençlik hareketinin yarınki çıkışlarına bugünden hazırlamaya bakacaktır.
- Sonu gelmeyen iktisadi-sosyal yıkım saldırılarının işçi sınıfı ve emekçi katmanların yaşamı üzerindeki ağır tahribatı, doğal olarak onların genç kesimlerini de aynı biçimde etkilemektedir. Beslenme, barınma, ulaşım vb. sorunlar gelinen yerde geniş öğrenci kitlelerini ezmektedir. Yani öğrenci gençlik akademik ve siyasal özgürlükler sorununun yanı sıra, belki ondan da önemli olarak, artık ezici iktisadi ve sosyal sorunlarla yüz yüzedir. Parti gençlik çalışmasında bu önemli olguyu gözetmeli, gençliğin yaşamakta olduğu iktisadi-sosyal ve kültürel sorunlara özel bir ilgi göstermelidir.”
EKİM, Sayı: 333, Nisan 2024