Faşist genelgeye, geleceksizliğe, eğitim hakkının gaspına geçit yok!

YÖK ve YÖK düzenine karşı mücadeleye!

YÖK ve YÖK düzenine karşı mücadeleyi büyütmek için 6 Kasım'da özgürlüğümüze ve geleceğimize sahip çıktığımızı gösterecek, birliğimizin gücü ile alanlarda olacağız!

  • Haber
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 06 Kasım 2022
  • 08:00

YÖK demek, üniversitelerde baskı, zorbalık ve yasak demektir!

YÖK demek, üniversitelerde polis, ÖGB, Rektörlük baskısı ve şiddeti demektir!

YÖK demek, üniversitelerde soruşturma terörü, uzaklaştırma ve okuldan atma saldırısı demektir!

YÖK demek, eğitimin piyasalaştırılması ve dinci-gerici niteliğe bürünmesi demektir!

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) bundan tam 42 sene önce, 12 Eylül askeri faşist darbesinin ardından gençliği teslim alabilmek için kuruldu. YÖK eliyle ilerici-devrimci öğrencilere, akademisyenlere yönelik baskı ve yasaklar arttırıldı. Öğrencileri müşteri, üniversiteleri ticarethane haline getiren neo-liberal politikaların önü açıldı.

Bugün gelinen noktada, sermaye devletinin üniversiteleri teslim almaya yönelik gerici saldırıları YÖK eliyle daha da ağırlaşmış bulunuyor. Özellikle 15 Temmuz sonrası OHAL ile üniversitelere dönük saldırılarına hız veren sermaye devleti, YÖK eliyle binlerce ilerici-muhalif akademisyeni ihraç etti. İlerici-muhalif akademisyenlerden boşalan kadroları ise yandaş, dinci-gerici tarikat ve cemaatlerden isimler ile doldurdu. Taşra üniversiteleri başta olmak üzere, akademik kadro açıkları “eş, dost, akraba” torpili ile kapatıldı. Zaten niteliksiz olan eğitim sistemi akademideki ilerici, muhalif birikimin tasfiyesi ile daha da niteliksizleşti.

Saldırılar bugün de devam ediyor. İlerici-devrimci öğrencilere yönelik baskı, yasak ve uzaklaştırma politikaları her geçen gün artıyor. Bu dönem İçişleri Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı iş birliği ile hazırlanan “Güvenlik ve Barınma Tedbirleri Genelgesi” ile ilerici-devrimi ve muhalif öğrenciler için adeta cadı avı başlatıldı. Öğrencilerin yakıcı bir şekilde yaşadığı barınma, beslenme, ulaşım ve eğitim masraflarını karşılayamama mağduriyetlerinin öfkeye dönüşmesinden korkan devlet, faşist genelgelerle adeta aba altından sopa gösteriyor. Özellikle öğrencilerin en yakıcı sorun alanlarının başını çeken barınma sorunu karşısında ses çıkaran öğrencilerin KYK ya da üniversite yurtlarından atılması tehdidi, faşist genelge ile yasal kılıfa büründürülmek isteniyor.

İlerici-devrimci ve muhalif öğrencilerin politik faaliyeti ve söylemleri ÖGB-polis ve faşist çeteler eliyle bastırılmak isteniyorken, üniversitelerde “söz, basın, ifade ve örgütlenme” hakkından yalnızca gerici-faşist çeteler yararlanabiliyor. Siyaset yasakları bir tek bu ucube güruhlar için kullanılmıyor!

YÖK, polis, medya bu abluka dağıtılacak!

Sermaye devletinin içerisinde debelendiği sosyal, siyasal ve ekonomik kriz gün geçtikçe derinleşiyor. Özellikle ekonomik krizin faturası tüm toplum ile birlikte gençliğe de kesilmek isteniyor. Bugün gençliğin en yakıcı sorun alanlarının başında, her kademesi ticarileşen eğitim sistemi yer alıyor. Öğrenciler eğitim masraflarını karşılayamadıkları için ya eğitim hayatlarına hiç başlayamıyorlar ya da yarıda bırakmak zorunda kalıyorlar. Eğitimine bir şekilde devam edebilen işçi-emekçi çocukları ise güvencesiz ve vasıfsız işlerde çalışmadan okuyamaz hale getirildi.

Bütün bunların yanında, gençliği hedef alan gerici-faşist baskı ve kuşatma gün geçtikçe derinleşiyor. Kriz, hayat pahalılığı, diplomalı işsizlik vb. sorunlar nedeniyle yaşam savaşı veren gençlik koyu bir geleceksizliğe mahkûm ediliyor. Bütün bu sorunlar karşısında gençliğin gelecek ve özgürlük talebi ise her geçen gün büyüyor!

 AKP-MHP iktidarının üniversiteleri teslim almak için kullandığı kayyım rektör saldırısına karşı Boğaziçi Üniversitesi'nde başlayan direniş gençliğin sorunları karşısında susmayıp, harekete geçebileceğini bizlere bir kez daha göstermiştir. Yine, barınma sorunu karşısında geçtiğimiz yıl birçok şehirde ve bir çok yurtta gerçekleşen eylemler, gençliğin direniş potansiyelini gözler önüne sermiştir. Evet, bu karanlık tabloyu yıkıp, parçalamak ellerimizdedir! 

YÖK 12 Eylül askeri faşist darbesinin bir artığıdır. Yükselen gençlik mücadelesini teslim almak, üniversiteleri sermayenin ve devletin arka bahçesi haline getirmek için kurulmuştur. Bizler, adına YÖK denilen ve yaşadığımız sorunların kaynaklarından birini oluşturan bu baskı, gericilik ve şiddet artığı kurumu kabul etmiyor/tanımıyoruz!

YÖK ve YÖK düzenine karşı mücadeleyi büyütmek için 6 Kasım'da özgürlüğümüze ve geleceğimize sahip çıktığımızı gösterecek, birliğimizin gücü ile alanlarda olacağız!

Devrimci Gençlik Birliği

Kasım 2022