Trump’ın büyüyen sosyalizm korkusu

İşçi eylemlerinin, grev ve genel grevlerin, çeşitli biçim ve düzeylerde halk hareketleri ve isyanlarının giderek yayılıp geliştiği, sosyalizmin yeniden giderek umut haline geleceğine dönük işaretlerin çoğaldığı bir tarihi evrede; Trump’ların korkusu boşuna olmadığı gibi onu ve benzerlerini daha da saldırganlaştırmaktadır.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 07 Şubat 2020
  • 09:55

Servet sefalet arasındaki baş döndürücü kutuplaşmanın, akıl almaz boyutlara ulaşmış bulunan eşitsizliklerin ve sınıflar arası büyüyen sosyal uçurumun tetiklediği eşitlik arayışı ve bunun ürünü olan sosyal mücadeleler ve günden güne büyüyen halk isyanları dalgası tüm emperyalist şefleri olduğu gibi ABD Başkanı Donald Trump’ı da kaygı ve korkulara boğmuş durumda. Emperyalist burjuvazi, sadece daha genel planda kendisine yönelik meydan okumalardan ve büyük öfkeden değil aynı zamanda, somutta yaşanan çok yönlü kitle hareketlerinden ve işçilerin yayılıp büyüyen grevlerinden dolayı da korkuyor.

ABD’deki eşitlik arayışının, özellikle de gençlik arasında sosyalist fikrin güçlenmesinin Trump’ta yarattığı korku çeşitli vesilelerle dile getiriliyor. Bu yılki "Birliğin Durumu" konuşmasında da bu korkusunu yineledi. Konuşmasında Amerika'daki "sosyalist hareketlilik" konusunda uyarıda bulundu. Sosyalizmi ABD ve dünya için en büyük tehdit olarak gösteren Trump, “Sosyalizm ulusları yok eder. ... Bu odadaki 132 milletvekili, sağlık sistemimizin sosyalist olarak ele geçirilmesine yol açacak yasalara oy verdi... Bu gece izleyenlere söylemek istiyorum: Sosyalizmin Amerikan sağlık sistemini yok etmesine asla izin vermeyeceğiz!” diyerek sosyalizme olan kinini kustu. Ayrıca “radikal sol” u göçmenlere “sınırsız, ücretsiz sağlık hizmeti” vermek istemekle suçladı. 

Ardından “radikal sol” olarak nitelendirdiği siyasi karşıtlarını özel sağlık sigortasını kaldırmak ve doktorlarını hastalardan koparmaya çalışmakla suçladı. Trump, "2020'de Demokratlara gidecek her oy radikal sosyalizmin yükselişine ve Amerikan rüyasının mahvolmasına gidecektir" değerlendirmesini yaptı.

Azılı bir sosyalizm düşmanı olan Trump; sosyalizm karşıtı kudurganlığını ve ondan duyduğu korkuyu geçen yılki ulusa sesleniş konuşmasında da dile getirmişti. Trump, “Ülkemizde sosyalizmi benimseme yönündeki yeni çağrılar nedeniyle alarm durumundayız” demiş ve eklemişti: “Bu akşam, Amerika’nın hiçbir zaman sosyalist bir ülke olmayacağı konusundaki kararlılığımızı yineliyoruz.”

İşçi eylemlerinin, grev ve genel grevlerin, çeşitli biçim ve düzeylerde halk hareketleri ve isyanlarının giderek yayılıp geliştiği, sosyalizmin yeniden giderek umut haline geleceğine dönük işaretlerin çoğaldığı bir tarihi evrede; Trump’ların korkusu boşuna olmadığı gibi onu ve benzerlerini daha da saldırganlaştırmaktadır.

***

ABD Başkanı Donald Trump, 3 Kasım'da yapılacak başkanlık seçimleri öncesinde yıllık "Birliğin Durumu" konuşmasını sadece sosyalizm düşmanlığına ayırmadı. O, bu fırsatı aynı zamanda etkili bir seçim kampanyasına dönüştürmenin de vesilesi haline getirdi. Gözlemciler Trump’ın farklı toplumsal kesimlere seslenen etkili bir seçim konuşması yaptıklarını ileri sürmekteler. Elbette ki seçim kampanyası yaptığı konuşmasını icraatlarını övmenin de konusu haline getirdi.

Amerikan düşüşünün sona erdiğini, ABD ekonomisinin benzeri görülmemiş bir yükseliş yaşadığını dile getiren Trump, servetin arttığını ve kendi hükümetinin Amerika'yı dünyanın en zengin toplumu haline getireceğini ileri sürdü. ABD ekonomisinin "hiç olmadığı kadar iyi" olduğunu anlattı ve görev süresince daha birçok konuda gelişme kaydettiklerinin altını çizdi.
Trump, "Politikalarımız sayesinde ABD, dünyada 1 numaralı petrol ve doğal gaz üreticisi konumuna geldi. 3 yılda aldığımız inanılmaz yol sayesinde, Amerika şu an enerji bakımından tam bağımsız" ifadelerini kullandı.

Çin ile ticaret savaşına da değinen Trump, "Vatandaşlarımıza, Çin'in ABD'den çaldığı büyük miktardaki işe karşı gümrük vergisi uygulama sözü verdim… Hazinemize milyarlarca dolar girmesini sağlayacak yeni bir anlaşma imzaladık" diye konuştu. ABD ordusuna 2,2 trilyon dolar yatırım yaptıklarını aktaran Trump, "En iyi uçakları, füzeleri, roketleri, gemileri ve tüm diğer askeri ekipmanları aldık… Diğer NATO üyelerinin katkı paylarını 400 milyar dolara kadar artırdım" bilgisini paylaştı. Trump, "Geçen hafta, İsrail ve Filistin arasında çığır açan bir barış planına” değinmeyi de ihmal etmedi. 

ABD'ye "yasa dışı yollarla gelen kişilerin ülkeye girmesine izin verilmeyeceğini" öne süren ve göçmen düşmanlığını dile getiren Trump, "Benim yönetimim yakala-serbest bırak dönemini bitirdi. Yasa dışı yollarla ülkeye gelirseniz anında kapı dışarı edileceksiniz" diyerek göçmenleri aşağıladı. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’yu "gayrimeşru bir yönetici ve kendi halkına zulmeden bir tiran" olarak suçlayan Trump, “Ancak Maduro'nun zorbalığı ezilecek ve yıkılacaktır” diye tehdit savurdu. Trump Küba, Nikaragua ve Venezuela hükümetlerine de kinini kustu. Venezuela'da kendini geçici devlet başkanı ilan eden Amerika ajanını Juan Guaido'yu "onur konuğu" olarak sundu.

Tahran'daki hükümetin "nükleer silah arayışından" vazgeçmesi ve "terör, ölüm ve yıkım eylemini durdurması" durumunda İran ekonomisini iyileştirme sözü verdi.

Neredeyse doksan dakika boyunca yaptığı konuşmasına Mars’a ilk bayrak dikecek ülke olacaklarını eklemeyi de unutmadı.