Almanya’da mayıs ayının ilk haftasından itibaren korona önlemleri adım adım gevşetilmeye başlandı. Maske taşıma, fiziki mesafe bırakma zorunluluğu ve vakaların belli bir sayıyı aşması durumunda “acil fren” gibi koşullara bağlanan normalleşme konusunda eyaletler kendi kararlarını almakta belli bir özerkliğe sahipler.
Girilen “normalleşme” süreciyle birlikte, Almanya birkaç haftadır “korona önlemleri karşıtı” gerici protestolara sahne oluyor. En kalabalığının Stuttgart’ta yapıldığı, çok farklı sebepler ile çok farklı kesimlerden binlerce kişinin katıldığı bu gösterileri organize edenler esas olarak ırkçı-faşist kesimlerdir. Şimdi de yükselen bu gerici dalgaya “sol” adına hareket eden bazı kesimlerden de destek gelmeye başladı. Bunlardan biri de Thüringen Eyalet Başbakanı Bodo Ramelow’dur. Die Linke’li (Sol Parti) Ramelow, geçtiğimiz günlerde basına yaptığı açıklamada haziran ayından itibaren eyalette tüm sınırlamaları kaldırmak istediğini deklere etti. Sağcı hükümet partilerinden bile daha işgüzar davranan “solcu” Ramelow, yaptığı açıklamada, “Biz enfeksiyona karşı korku ile değil, akılla mücadele etmek istiyoruz!” dedi.
Yaptığı bu çıkışla sağcı partilerden bile daha sağa düşen Ramelow, başta Merkel ile CDU’lu Sağlık Bakanı ve Bayern Eyalet Başbakanı olmak üzere birçok siyasetçi tarafından sorumsuzlukla suçlanarak eleştirildi. Thüringen’deki gibi sorumsuz çıkışların salgının tüm ülkede tekrar yayılma tehlikesi doğurabileceğini savunan bu politikacıların bazıları Ramelow’u “durdurmaya” yönelik bazı önlemlerin alınmasını bile önerdiler. Aynı şekilde, bilim insanları ve virologlar da alınan kararı eleştiren açıklamalar yaptılar. Ülkenin bir diğer doğu eyaleti olan Sachen’nın da Thüringen’i izlemek istediğine dair açıklamalar basında yer aldı.
Tepkiler üzerine yeni bir açıklama yapan Bodo Ramelow, “Ben insanların kucaklaşabileceklerini, maskeleri atabileceklerini veya öpüşebileceklerini söylemedim!” yönlü demagojik bir açıklama ile durumu savuşturmaya çalıştı.
Almanya’nın doğu eyaletleri, sadece işsizlik ve yoksullukta değil, ırkçılıkta da başı çekiyorlar. Sosyal sorunların düzlediği bu elverişli zemini de kullanan Alman istihbaratı, doğu eyaletlerini adeta bir laboratuvara dönüştürmüş bulunuyor. Özel tarzda desteklenen ve teşvik edilen ırkçı-faşist hareketler buralarda hızla güçleniyorlar.
Ramelow’un partisi Die Linke konuyla ilgili henüz bir açıklama yapmış değil. Yaşanan bu durum, Türkiye’deki CHP misali, Almanya’da da Die Linke’nin, toplumda gittikçe artan ırkçı-faşist harekete karşı tutarsız, titrek ve uzlaşmacı duruşuna yeni bir örnek oluşturmuştur. Ramelow’un ismi daha evvel de Thüringen’de faşist AfD ile koalisyon pazarlıkları skandalına karışmıştı. Bu durum, sol adına ve sözüm ona toplumun yeni “umudu” olma iddiasıyla hareket eden Die Linke’nin “solculuğunun” sınırlarının ve niteliğinin oy hesaplarına endeksli olduğunun da kanıtı niteliğindedir aynı zamanda.
Kızıl Bayrak / Almanya