Bundan dört yıl önce ölümsüzlüğe uğurladığımız, Türkiye devrimci hareketinin yarım asırlık çınarı Teslim Demir (Sinan) yoldaş anısına, 2 Ekim Pazar günü Frankfurt’ta etkinlik düzenlendi. Etkinlikte ayrıca Ulucanlar katliamının 23. yıldönümü vesilesiyle, başta Habip Gül ve Ümit Altıntaş yoldaşlar olmak üzere, bu vahşi katliamda hayatını kaybeden On devrimci de anıldı.
Etkinlik Sinan yoldaş şahsında tüm devrim şehitleri anısına yapılan saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşu esnasında “Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek” şiirinden bir bölüm okundu.
Ardından Sinan yoldaşın politik ve sosyal yaşamından kareleri içeren sinevizyon gösterimi gerçekleştirildi. İlgiyle izlenen sinevizyon, çoğu Sinan yoldaşı şahsen de tanıyan katılımcı kitlede duygusal anların yaşanmasına yol açtı.
Sinevizyonun ardından TKİP Yurtdışı Örgütü adına hazırlanan konuşma okundu. Sinan yoldaş şahsında 70’li yılları ideolojik politik ve örgütsel olarak tanımlayan konuşma, “Sinan yoldaş ve onun gibi devrimciler açısından asıl öne çıkarılması gereken asıl şey, onun bir dava adamı olması olgusudur. Onlardan öğrenmemiz gereken esas şey de bu dava insanı olma kimliğidir. O açıdan onu anmanın gerçek anlamı, onun yarım asır sabırla, emekle ve büyük bir bağlılıkla yaşamının son anına kadar sürdürdüğü devrim ve sosyalizm davasını büyütmek ve zafere ulaştırmaktır” denildi. Konuşmada, bundan 23 yıl önce Ulucanlar’da yitirdiğimiz Habip ve Ümit yoldaşlar da bir kez daha anılarak, Sinan yoldaşla birlikte “zor dönem devrimcileri” olan bu yoldaşların anılarının, partimiz şahsında yürütülen mücadelede yaşadığı ve hep de yaşayacağı ifade edildi.
Bunu, genç yoldaşların hazırladığı şiir dinletisi izledi. Bertolt Brecht’in “Zulüm kol geziyorsa”, Nazım Hikmet’ten “Hoş kalın dostlarım” şiiri ile Veysel yoldaşın Sinan yoldaş için yazdığı bir şiirden oluşan dinleti beğeniyle karşılandı.
Şiir dinletisinin ardından iki yoldaş saz eşliğinde, aralarında Sinan yoldaşın sevdiği parçaların da olduğu, “Drama Köprüsü”, “Eylem güzeli” ve “Hüseynik” gibi parçalardan oluşan ve beğeniyle dinlenen bir müzik dinletisi sundu.
Verilen kısa aranın ardından, son olarak, yakın zamanda yayınlanan, “Sinan ve Dersim” adlı kitabın yazarı Baki Duman, katılımcılarla sohbet tarzında geçen bir sunum yaptı. Sunumun başında Sinan yoldaş ve onun 70’li yıllarda “devrimci Dersim”in yaratılmasında oynadığı tartışmasız role kitapta yeterince yer verdiğini; burada asıl olarak bu kitabın hangi ihtiyacın ürünü olduğunu ve bu kitapla birlikte bir kez daha o dönemden ne türden dersler çıkarmamız gerektiğine değinmek istediğini vurguladı.
Ardından '70’li yılların Türkiye’de bir devrimci yükseliş dönemi olduğunu, Sinan’la birlikte dönemin devrimci kuşağının bu yükseliş dalgası içerisinde şekillendiğini, bu dönemin devrimcilerinin çok şey başardığını ve çok bedel ödediğini vurguladı. Fakat dönemin devrimci önderliklerinin ideolojik, politik ve örgütsel olarak bu devrimci dalgayı yönetecek, ileriye taşıyacak ve zafere ulaştıracak bir kapasite göstermekten uzak olduğunu, 12 Eylül darbesi ile birlikte uğradıkları tasfiyeci akıbetin de bunun kanıtı olduğunu belirtti.
Türkiye devrimci hareketinin 12 Eylül’de yaşanan kolay yenilginin muhasebesini hemen hemen hiç yapamadığını ve bu yüzden de ileri çıkma yeteneği de gösteremediğini belirten Baki Duman, bunun tek istisnasının TKİP olduğunu söyleyerek, katedilen yolun ne olup olmadığından öte, bunun yapılmış olmasının başlı başına çok büyük bir önemi olduğunu vurguladı. On yıllardır devam eden ve hala da aşılamayan karanlık dönemlerin adım adım geride kalmaya başladığını belirterek, bunu Türkiye, İran ve dünyanın değişik coğrafyalarında yaşanan toplumsal hareketlerle örnekledi.
"Geçmişi olmayanın geleceği olmaz" diyen konuşmacı, özellikle genç kuşak devrimcilerin devrimci tarihimizi iyi öğrenmeleri ve ondan gerekli dersleri çıkarmasının çok büyük bir önem taşıdığını; Türkiye’nin yaşanan karanlık dönemi aşma konusunda çok önemli avantajları olduğunu, bu dönemin mutlaka aşılacağından kuşku duymamak gerektiğini; bu açıdan yeni Ekimlerin Partisi şahsında ortaya konan proletarya sosyalizmi çizgisinde ısrar etmenin, devrimci önderlik ihtiyacını gidermede ve geleceği kucaklamada tayin edici bir rol oynayacağını vurguladı.
Sunumun ardından etkinlik soru-cevap bölümü ve canlı tartışmalarla devam etti. Bu bölümde katılımcılar kitaba ve '70’li yıllara ilişkin çeşitli soruların yanı sıra, görüşlerini de dile getirdiler. Büyük bir dikkat ve beğeniyle dinlenen sunum, oldukça eğitici ve verimli oldu.
Etkinlik, 12 Kasım’da Wuppertal’de yapılacak merkezi geceye katılım ve destek çağrısı ile sona erdi.
Kızıl Bayrak / Frankfurt