Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimleri yaklaştıkça, toplumda ve medyada gittikçe daha ağırlıklı bir yer işgal etmeye devam ediyor. Bu arada iktidarından burjuva muhalefetine, reformist soldan devrimcilere kadar, bütün politik aktörler, kendi sınıfsal kimliklerine ve rollerine uygun duruşlarını ortaya koyuyorlar. Seçimler her zamanki gibi turnusol kağıdı olmaya devam ediyor. Türkiye’deki seçimler yurtdışındaki milyonlarca işçi ve emekçi tarafından da ilgi ve merakla takip ediliyor.
Türkiye’yi 21 yıldır adeta enkaza çevirenler hala utanmadan vaatlerde bulunmaya devam ederken, düzen muhalefeti ise abartılı ve altı boş vaatlerle devleti yeniden restore etmeyi temel alan bir programı propaganda ediyor. Burjuva muhalefetinin gölgesinde seçime giren her türden reformist sol ise, 15 Mayıs sabahı “yeni bir Türkiye’ye uyanmak” için seçmenlerden oy talep etmekle meşgul.
Düzen cephesi bunlarla uğraşırken, hayat ise burjuva toplum gerçekliğine uygun akmaya devam ediyor. Yoksulluk emekçi milyonların belini bükmeye, işten atılan işçiler direnmeye, deprem yıkımını yaşayan milyonların acıları gün geçtikçe ağırlaşmaya; Kürtlerin, Alevilerin ve dışlanan tüm kimliklerin özgürlük ve eşitlik özlemleri tüm yakıcılığını korumaya devam ediyor.
Bu tablo içinde, seçimler vesilesiyle oluşan yoğun politizasyon ortamının da yardımıyla, ulaşılabilen her işçi ve emekçiye, seçimleri, düzen parlamentosunu ve nihayet kapitalist sistemin gerçekliğini, devrimci ilkeler temelinde bir kez daha anlatmak büyük bir önem taşıyor.
Bu bakış ve hedefle, sınıf devrimcileri 8 Nisan günü, Almanya’nın Rüsselsheim kentinde, “Türkiye’deki seçimler ve devrimci tutum” başlıklı bir etkinlik gerçekleştirdiler. Etkinliğe, ağırlıklı olarak çeşitli işyerlerinde çalışan işçi ve emekçiler katıldı.
Etkinlik öncesi hazırlanan afişler kentin belli noktalarına asılırken, çıkarılan el ilanları yapılan ziyaretler eşliğinde emekçilere ulaştırılarak etkinliğe katılmaları için davet edildiler.
Sunuma geçilmeden önce, toplantıya misafir olarak katılan KPD/Wiederaufbau’dan Alman dostlarımız, yaklaşan 1 Mayıs’a ilişkin kısa bir konuşma yaptı. Yapılan konuşmada, bu seneki 1 Mayıs’ın Ukrayna’da süren meperyalist savaş, savaşın yol açtığı militarizm ve silahlanma yarışı, Avrupa ve Alman burjuvazisinin emekçilere yönelik yoğun hak gasplarından dolayı çok daha büyük bir önem taşıdığı vurgulandı. 1 Mayıs’ta alanlara her zamankinden daha güçlü çıkma çağrısı yapıldı.
Ardından sunuma geçildi. Sunumda ilk başta sınıf devrimcilerinin burjuva düzen altında seçimlere ve burjuva temsili kurumlara dair temel ilkesel yaklaşımı ortaya konuldu. Bu konuda Marks, Engel ve Lenin’in gibi veciz sözleri aktarılarak, seçimlerin ve burjuva parlamentosunun toplumsal sorunların çözüm adresi olamayacağı ifade edildi. Bu konuyla ilgili, zengin tarihsel örneklerden yola çıkılarak; İkinci ve Üçüncü Enternasyonal partilerinin pratikleri ile Şili, Venezuela ve yakın geçmişteki Latin Amerika deneylerinden örnekler verilerek, parlamenter “başarıların” sınırlarına, anlamına ve bozuculuğuna işaret edildi. Parlamentar başarıların, ancak devrimci strateji ve politikaya tabi olursa bir anlamı olabileceği belirtildi.
Devamında, komünistlerin parlamento ve yerel seçimler konusundaki devrimci taktiklerine değinilerek, seçimlerden devrimci hedefler doğrultusunda faydalanmak amacıyla gündeme getirilen bağımsız adaylar politikasına açıklık getirildi. Bu konuda da Bolşeviklerin Duma seçimleri konusundaki politikalarından örnekler verilerek, devrimci amaçlarla parlamento seçimlerine katılmakla, her türden parlamenter hevesin ve yanılsamanın birbirine taban tabana zıt şeyler vurgulandı.
Son olarak, Türkiye’deki seçimler vesilesiyle, çeşitli reformist sol parti ve örgütler tarafından kurulan mevcut seçim ittifaklarına değinildi. Bu ittifakların seçim bildirgeleri üzerinden, bunların reformist-liberal niteliklerine vurgu yapıldı. Halihazırdaki sol ittifakların düzen sınırlarını aşmayan, reformist ve oportünist nitelikte platformlar olduğu belirtilerek; bir yandan AKP/MHP iktidarının gitmesi için elimizden geleni yaparken, diğer yandan her türden parlamentarizme ve düzen kurumları hakkında yaratılan boş yanılsama ve hayallere karşı mücadeleyi de elden bırakmamak gerektiği belirtildi.
Yapılan özet sunumun ardından katılımcılara söz verildi. Katılımcılar da çeşitli konularda yaptıkları tamamlayıcı konuşmalar ve sordukları sorularla tartışmaya zenginlik ve canlılık kattılar.
Seçimler vesilesiyle, her türden oportünizmin, reformizmin, parlamenter budalalığının ortalığı kapladığı; bunun üzerinden emekçilerde burjuva temsili kurumlara ilişkin yanılsamaların ve ön yargıların depreştirildiği bir dönemde, devrimci ilkesel tutum ve duruşa işaret etmek son derece önemli ve gereklidir. Bu açıdan yapılan toplantı oldukça verimli oldu ve katılımcılar tarafından da beğeni ve memnuniyetle karşılandı.
Etkinlik, önümüzdeki 1 Mayıs’ta her zamankinden daha güçlü bir şekilde katılma çağrısıyla sona erdi.
Kızıl Bayrak / Frankfurt