Yurtdışında komünistlerin “Ekim Devrimi 100. yılında, Gelecek mutlak sosyalizm” şiarı ile düzenledikleri etkinliklerin ikincisi 8 Ekim Pazar günü Paris'te yapıldı.
Parıs'teki etkinlik saat 15.00'te, bir kampanya biçiminde gerçekleştirilmesi planlanan ve 18 Kasım'da aynı şiarla merkezi geceye kadar sürecek olan Ekim Devrimi etkinlikleri hakkında kısa bir bilgilendirmede bulunularak başladı. Ardından devrim ve sosyalizm kavgasında ölümsüzleşenler için saygı duruşu yapıldı. Saygın duruşunu Nazım Hikmet’in, “Sosyalizm” ve “Onlar” adlı iki şiirinin okunması izledi.
“100. yılında Ekim Devrimi her zamankinden daha güncel”
Kısa şiir dinletisinden sonra, BDSP'nin hazırladığı “Ekim devrimi yolumuzu aydınlatıyor” adlı sinevizyon gösterimi gerçekleştirildi. Ekim Devrimi’ni önceleyen süreçlerden başlanarak, 1917 Büyük Sosyalist Ekim Devrimi’ni, devrimde işçi sınıfının ve Bolşevik Parti’nin, onunla ayrılmaz bir bütün oluşturan Lenin'in rolünü oldukça başarılı biçimde anlatan sinevizyon izlendi.
Sinevizyonun ardından Ekim Devrimi konulu sunuma geçildi.
Sunum, Ekim Devrimi’nin 100. yılı olduğu, aradan bir asırlık bir zaman geçtiği, bu uzun zaman zarfında “Sosyalizmin tarihsel yenilgisi” de dahil, pek çok gelişmenin yaşandığına değinilerek başladı. Tüm bunlara rağmen, bu büyük devrimin; tarihsel, sınıfsal ve siyasal anlamını ve değerini yitirmediği, hala güncel olduğu, hala dünya işçi ve emekçilerinin, sömürü ve kölelik düzeni olan kapitalist-emperyalist barbarlıktan kurtuluşunda yegane çözüm olmaya devam ettiği vurgulandı.
Ekim Devrimi’nin olmazsa olmaz koşulları
“Bir devrim coğrafyasındaysanız ve gerçekten devrimciyseniz, devrimi örgütlemelisiniz. Devrim için derhal hazırlık yapmanız şarttır” ifadeleriyle devam eden sunumda, devrimci sınıf ve devrimci partinin devrimin olmazsa olmaz koşulları olduğu üzerinde durularak şu ifadeler kullanıldı: “Devrim için koşullar ne denli olgun olursa olsun, verili düzen ne denli yıkılışı bekliyor olursa olsun, işçi sınıfı devrim için hazırlıklı değilse, dahası, işçi sınıfına yön veren, devrimin zafere ulaşmasını sağlayacak parti yoksa devrim gerçekleşemez. Bu iki koşul varsa devrim gerçek olabilir. Alman Kasım Devrimi birincisine, Ekim devrimi ise ikincisine iyi bir örnektir ve çok açıklayıcıdır.”
Ekim Devrimi’nde bu koşulların nasıl olgunlaştığına ve Lenin’in buradaki rolüne işaret edilen sunum şu vurgularla devam etti:
“Devrimci teoriyi, devrimci sınıfı ve devrimci örgütü birleştirmek, Lenin'in sırrı işte budur. Lenin daha baştan, Narodnikler ile tartışırken Rusya'da geleceğin, işçi sınıfının olduğunu, sosyalizmin gelecek olmasının sınıfın tarihsel girişkenliğine, yani devrimine bağlı olduğunu, bunda aracının devrimci parti olduğunu belirlemiştir. Her daim bu çizgide ilerlemiş ve sonuçta hedefine varmıştır. Her daim işçi sınıfına dayanmış, en zor koşullarda ve tasfiyeci her çağrı sırasında devrimin gerçekten aracı olacak devrimci partiden vazgeçmemiştir. Sonuçta devrim zafere ulaşmıştır. Sosyalist Ekim Devrimi Rusya'nın çeşitli uluslarından işçilerin ve onun devrimci partisi Bolşevik Parti'nin eseridir.”
Ekim Devrimi’nin kazanımları üzerinde duruldu
Ardından kısaca, Ekim Devrimi’nin Rusya’da yarattığı sonuçlara ve devrimin kazanımlarına değinildi. En sıradan işçilerin ve emekçilerin yönetimine katıldığı, politik karar süreçlerine müdahil olduğu belirtilerek Ekim Devrimi ile birlikte, gerçek ve tam demokrasinin en parlak örneği bir iktidarın kuruluşundan bahsedildi. Çarlık Rusyası’nın başlıca sorunlarından, toprak kölesi yoksul ve topraksız köylülerin kurtuluşu açısından da devrimin etkili olduğu üzerinde duruldu. Bunun yanı sıra devrimin, ezilen bağımlı ulusları özgürleştirerek ‘halklar hapishanesi Rusya’ya son verdiği dile getirildi. Ayrıca, kadınlara toplumun saygın bireyleri olmasının yolunu açmasından, emperyalist savaşın sonunu getirmesinden ve diğer sonuçlarından söz edildi. Tüm bunların on haftalık bir zamana sığdırıldığının altı çizildi. Zafere ulaşan devrimle kurulan sosyalist işçi-emekçi iktidarının sonucu olan bu gerçeklerin, sosyalist inşanın sonraki seyri ne olursa olsun, değişmeyeceği belirtildi.
“Türkiye bir devrim toprağıdır”
Dönemin bir kez daha bunalımlar, savaşlar ve devrimler dönemi olduğuna değinilen sunum, bunalımlar ve savaşların tartışılmadığı, ancak devrimlerin de tartışılmaz biçimde geleceği söylenerek devam etti. Sunum, gericiliğin karanlığının giderek ağırlaştığı Türkiye’nin bir devrim toprağı olduğu vurgularıyla şu ifadelerle noktalandı: “Devrim gibi, sorunlara günün üzerinden bakılmamalı, tarihsel ölçüler esas alınmalıdır. İlk proleter sosyalist devrim, Ortodoks kilisesinin en güçlü olduğu Çarlık Rusya'sında patlak verdi. Türkiye de bir devrim toprağıdır. Yeni Ekimler için aday bir coğrafyadır. Buna inanılmalı ve dosdoğru işçi sınıfına gidilmelidir. İşçi sınıfının devrimcileştirilmesi ve devrimci parti... Gerçek devrimcilerin görevi ve sorumluluğu işte budur.”
Kızıl Bayrak / Paris