Fete de Lutte d’Ouvriere 2019, 3. gün programı ile tamamlandı. Cumartesi günü başlayan festivale birçok ülkeden örgüt ve bireyler olmak üzere binlerce işçi, emekçi ve genç katıldı. Özellikle Fransa’nın önemli sanayi fabrikalarından ve işçi kentlerinden de katılımcıların olması sınıfsal bileşenin belirleyici yanıydı.
Festivalde Ortaçağ üretim tekniklerinin birebir tekrarlandığı atölyelerden bilim ve sanat alanlarına, sinema salonlarından kitap sergilerine çok çeşitli sergilerle insanlığın gelişimi, sınıf mücadelesinin ortaya çıkışı üzerine mesajlar işlendi. İki sahnede politik müzik grupları tarafından dinletiler gerçekleştirildi. Son gün Türkiyeliler de ikinci sahnede Anadolu türkülerinden bir dinleti sundu. Çocuklara yönelik eğlence ve oyun alanları da çocukların politik ve kişisel gelişimi hedeflenerek hazırlanmıştı. Şatodaki kütüphanede ve alandaki standda Lutte Ouvriere’in yayınladığı kitapların satışı gerçekleştirildi.
Festival için çadır kuran binlerce katılımcı Cumartesi sabahından itibaren gelirken Paris’ten günübirlik gelenler hem tren hem de Lutte Ouvriere’e ait servislerle alana ulaştı.
Enternasyonal anlamda çok renkli bir dağılımın olduğu festivalde başta Lutte d’Ouvriere’e bağlı ülke örgütleri katılırken Amerika’dan Şili’ye, Rusya’dan Brezilya’ya, İtalya’dan Haiti’ye çok sayıda ülkeden örgüt stand açarak politik görüşlerini paylaştı. Türkiye’den Devrimci İşçi Partisi ve sınıf devrimcileri katıldı.
Sınıf devrimcilerinden devrimci vurgu
BİR-KAR’ın ilk kez katıldığı festivalde başta TKİP programının İngilizcesi olmak üzere çok sayıda bildiri, broşür, kitap ve gazetenin yer aldığı stand açıldı. Sınıf devrimcileri Sarı Yelekliler ve 1 Mayıs üzerine Fransızca bildiriler, Greif İşgali üzerinden komünistlerin devrimci sınıf mücadelesini tanımlayan Fransızca broşür, Almanca ve Fransızca BİR-KAR’ın broşürler kullanıldı. Kızıl Bayrak Avrupa ve EKİM’in son sayıları da standda kullanıldı. Standa TKİP bayrakları ile sovyetlerden gelen tarihi Lenin sancağı asıldı.
Sınıf devrimcileri üç gün boyunca hem standa gelenlerle tartışmalarda hem de bir dizi paneldeki yorumlarıyla marksist-leninist çizginin vurgusunu yaptı. Farklı uluslardan örgütler ve kişilerle bağlantılar sağlanırken ayrıca parti çizgisi tanıtıldı. Türkiye’de böyle bir hareketin varlığını ya da farklarını bilmeyen birçok katılımcı ile sohbetler edildi. Sınıf devrimcilerinin çalışmalarını takip etmek isteyenlerin ilgisi dikkat çekiciydi.
3. gün ayrıca BİR-KAR adına bir forum düzenlendi. “Göçmen işçiler ve sınıf mücadelesi” başlığını taşıyan sunuma da birçok ülkeden katılım oldu. Sunumda temel olarak göçmen işçilerin oldukları ülkenin işçi sınıfının parçası olduğu, bundan dolayı da mücadelenin destekçisi değil öznesi olduğu ifade edildi. Fransa gibi hem emperyalist kapitalist bir merkez hem de göçmen ülkesi olan bir yerde işçi sınıfını bölen alt kimliklerin hepsini aşma görevi vurgulandı. “İşçilerin birliği halkların kardeşliği” şiarının anlamı ve politikadaki pratiği anlatıldı. Soru cevap bölümünde Amerikalı katılımcının Kürt halkına dair vurgusu üzerine sınıfın birliği sağlanmadan ezilen halklar üzerindeki baskı ve sömürü politikalarının parçalanamayacağı vurgulandı. Türkiye’de marksist-leninist bir devrimci işçi partisinin varlığına dikkat çekilerek “bu konuda boşluk olduğu” yorumuna cevap verildi. Devrimci sınıf partisinin bu mücadelenin güvencesi olduğu ifade edildi. Fransız demiryollarına çalışan bir işçi genelde göçmenlerin kendi sorunları üzerinden mücadeleyi tartıştığını ancak BİR-KAR’ın görüşlerinin farklı gördüğünü ifade ederek bu vurgunun güçlendirilmesine dair yorum yaptı. Türkiyeli bir öğrenci sunumda anlatılanlar üzerine göçmen işçilere yönelik nasıl faaliyetler yürütüldüğünü sordu. BİR-KAR temsilcisi bu konuda somut pratiklerinden örneklerle başta göçmen işçilerin yoğunluklu olduğu şantiyelerden banliyölere uzanan kitle çalışması yöntemlerine değindi. Şilili bir katılımcı göçmenlere dair “destekçi değil özne” vurgusuna katkı yaparak göçmen işçileri dayanışmacı görmemenin önemini ifade etti. Bir Ermeni ise “azınlık” söylemine dikkat çekerek göçmenleri azınlık olarak görmemek gerektiğinin ve işçi sınıfının parçası olarak adlandırmanın önemine dair görüşlerini ifade etti. Sunuma dair eleştiri yerine destek konuşmaları yapılması, katılımcıların da olumlu yorumlarıyla sunumu beslemesi sunumun ana mesajı “İşçilerin birliği halkların kardeşliği” şiarını güçlendirdi.
Forumlarda devrimci tartışmalar
Politik alanda hem stand açan kurumlar hem de Lutte Ouvriere’e bağlı örgütler tarafından 3 gün boyunca forumlar düzenlendi. Genelde katılımcı örgütler kendi ülkelerini temel alan konular seçerken bazı sunumlar hem katılımları hem de içerikleriyle dikkat çekti. Özellikle Sarı Yelekliler üzerine olan tüm forumların ciddi bir katılımla gerçekleşmesi bu konuda önemli bir veriydi. Keza “Devrimciler ve eylemde şiddet” başlığı da yine Sarı Yelekliler’e bağlandığı için en kitlesel forumlardan biri oldu. Bu forumlara Sarı Yelekliler’den de katılanlar olduğu için tartışmalar daha da derinleşti. Kendisi göçmen bir işçi olan Sarı Yelekli’nin eylemlerdeki şiddeti eleştiren konuşmaya karşı cevabı katılımcıların alkışlarıyla desteklendi. Sarı Yelekliler’deki şiddetin nedenlerinin anarşistlerin etrafa saldırısıyla açıklanamayacağına dair vurgular yapıldı. Keza Sarı Yelekliler’e dair diğer tartışmalarda da harekete katılmak, eylemleri büyütmek, fabrikalara taşınması ama bunun sendikal bir mücadeleye sıkıştırılmaması gibi noktaların üzerinde duruldu.
Son dönemdeki Cezayir ve Sudan’daki mücadele de forumlarda işlenen ve dikkat çeken başlıklar arasındaydı.
Lutte Ouvriere’den işçilere örgütlenme çağrısı
Lutte Ouvriere festival alanına kurduğu iletişim noktalarından panellerindeki konuşmalara işçilere örgütlenme çağrısı yaptı. “Bütün ülkelerin işçileri birleşin!” şiarının çok sayıda dile çevrilmiş pankartları tüm festival alanında asılıydı. Girişten itibaren kızıl bayraklarla donatılmış alanda kapitalist sisteme karşı mücadele vurgulu pankartlar vardı. Binlerce kişinin katıldığı, yemek organizasyonundan alanın hazırlanmasına onlarca standda yüzlerce militan görev aldı. 3 günlük programda tek bir teknik eksiklik ya da sorun dahi bulunmaması iyi örgütlenmiş bir festival olduğunu gösteriyordu.
Lutte ouvriere adına temel konuşma sözcüleri Natalie Arthaud tarafından Pazar ve Pazartesi günleri yapıldı. Binlerce kişinin katıldığı her iki konuşmada da işçi sınıfının ten rengi ne olursa olsun tek bir sınıftan oluştuğu vurgulandı. İşçi sınıfının örgütlenmesi gerektiği ifade edildi.
Festival 3. günün sonunda çadırların toplanması, etkinliklerin sonlandırılmasıyla tamamlandı.
Kızıl Bayrak / Paris