İngiltere’de Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu (EHRC) tarafından hazırlanan bir raporda, İngiltere İşçi Partisi’nin eski lideri Corbyn’in, başkanlığı boyunca antisemit yaklaşımlara müdahale etmediği iddia edildi.
Bunun üzerine İşçi Partisi’nden yapılan açıklamada, Corbyn hakkında soruşturma açıldığı, soruşturma tamamlanana kadar parti üyeliğinin askıya alındığı belirtildi.
Partinin “sol kanadı”, Corbyn'i hedef alan saldırının siyonizm karşıtı duruşundan kaynaklandığını vurguluyor.
Karara tepki gösteren Corbyn, yapılanı “siyasi müdahale” olarak niteledi. Yaptığı açıklamada, “Üyeliğimin askıya alınmasına ve siyasi müdahaleye kuvvetle itiraz edeceğim ve her türlü ırkçılığa karşı sıfır tolerans politikasını desteklemeye devam edeceğim” dedi. Parti içinde anti semit yaklaşımlara karşı “ben ve ekibim süreci engellemek bir yana, hızlandırmak için çalıştık” diyerek, partideki “Yahudi düşmanlığı” seviyesinin siyasi nedenlerle abartıldığını söyledi.
Corbyn’in ardından Nisan 2020’de partinin başına geçen Keir Starmer, “rapordaki tavsiyeler yeni yılda mümkün olan en kısa zamanda yerine getirilecek ve İşçi Partisi’ndeki kültür değişecek” diyerek partideki sol kanadı hedef aldı. Corbyn’in üyeliğini askıya alarak siyonist lobiye ve sermayeye mesaj veren Starmer, “bana güvenin, size istediğiniz gibi hizmet ederim” demiş oldu.
Corbyn, siyonist İsrail rejimine karşı tavrıyla biliniyor. İktidara gelirse Filistin devletini tanıyacağını söyleyen Corbyn, İsrail’in Filistinlilere yönelik insanlık dışı saldırılarına hep karşı çıkmış, açıklamalar yapmıştı.
2015'ten 2020'ye kadar partinin başkanı olan Corbyn, 2019'da genel seçimi kaybettikten sonra parti liderliğinden ayrılmak istediğini açıklamış, Nisan 2020'de liderliği Starmer’e devretmişti.
Corbyn neden hedef alındı?
Irak’ın emperyalist ordular tarafından işgaline karşı çıkan Corbyn, 2003’te 2 milyonu aşkın kişinin Londra’da işgali protesto etmesinde rol oynamıştır. Partinin sol kanadının en bilindik simasıdır. Sermayenin hizmetindeki İşçi Partisi’nin içinden yükselen duyarlı bir sestir. Partideki kısmi ilerici damarın en etkili ismidir. Filistin'deki siyonist saldırılardan George Floyd’un katledilmesine kadar, her türlü ırkçılığa karşı çıkmasıyla tanınmaktadır.
ABD ve Trump yönetiminin Mayıs 2018'de İran’la varılan nükleer anlaşmadan çekilmesi, Trump’ın Brexit üzerinden İngiltere’nin iç işlerine müdahil olması Corbyn tarafından sert tepkiyle karşılanmıştı.
Geçmişte İngiltere’nin İrlanda politikasına karşı çıkması ve İngiliz işgalcilerinin gerçekleştirdiği katliamları eleştirmesi, İngiliz sermayesinin ve siyonist lobilerin kara listesinde yer almasına neden olmuştu.
İsrail’in saldırganlığı karşısında Corbyn’in Filistinlilerin haklarını savunması, iktidara geldiğinde Filistin devletini tanıyacağını açıklaması, İngiltere’de siyonist lobinin ve sermayenin hedefi olmasına yetti.
Corbyn’e yönelik kara propagandanın bir yanını bunlar, esas yanını ise sermayenin gelecek hesapları oluşturuyor.
2019 seçimlerinde Brexit üzerinden İngiltere’de iktidara gelmeyi başaran Boris Johnson, sermayeye “İngiltere’yi sorunsuz ve kısa zamanda AB’den çıkarma ve her türlü hizmeti görme” sözü vermişti. Ancak geçen zamanda Brexit Johnson’ın ayağına dolandı. Verdiği sözü yerine getiremedi, sermayenin beklentilerine cevap veremedi. Bu gelişmeler, Covid-19 salgınında halk sağlığını hiçe sayan tutumu ile birleşince, Johnson ve partisinin yıpranmasına ve kitleler nezdinde teşhir olmasına yol açtı.
Bu nedenle sermaye yeni bir yüze ve yeni bir siyasi seçeneğe ihtiyaç duyuyor. Corbyn’i anti semitist diye yaftalayıp partiden ihraç etmekle, hem siyonist lobiyi hem de sermayeyi arkasına alabileceğini var sayan İşçi Partisi ve şefi, siyonistler ve sermaye için “en iyi” aday olarak göz doldurmaya çalışıyor.