Gesamtmetall (Metal İşverenler Birliği) Başkanı Stefan Wolf, Almanya’da süren TİS görüşmelerinde IG Metall’in öne sürdüğü %4’lük ücret artışını, işyerlerini yok edeceği gerekçesiyle kabul etmediklerini belirtiyor. Wolf, tekellerin mali yükünü azaltarak istihdamın korunması demagojisine sarılıyor. Oysa geçen yıl metal ve elektronik sektöründe zaten 100 binden fazla istihdam yok edildi. Diğer gelirlerinin yanı sıra 67.423 euro emekli aylığı alan Gesamtmetall şefine göre “işyerlerinin koruması” için, ücret artışları yerine “işgücü maliyetleri” düşürülmeli, bunun için de fazla mesailer ücretsiz olmalı ve molalar kısaltılmalıymış.
“Zor zamanlarda birlikte durduğumuz” vurgusuyla kapitalistlere yaptığı kapı kulluğunu hatırlatan IG Metall şefleri, sürmekte olan TİS görüşmelerinde Gesamtmetall’de birleşen patronların açgözlülük ve saldırganlığına karşı bir mücadele hattı belirlemekten özellikle kaçınıyorlar. Dahası ihaneti derinleştirerek, işçilerin en basit örgütlenme ve hak arama aracı olan sendikal haklarını yok etme anlamına gelen tehlikeli bir sürecin öncülüğünü yapıyorlar. Örneğin Toplu İş Sözleşmelerinde (TİS) yapılacak anlaşmaların uygulanmasını sendikaların sorumluluk alanından çıkartıp otonomlaştırmayı öneriyorlar. Diğer bir deyişle kararların uygulanması, her işyerinde kapitalist işletmenin ihtiyaç ve durumuna göre o işyeri temsilcilerinin tasarrufuna bırakılmak isteniyor.
Sendika bürokratları ayrıca iş haftasının tam ücret karşılığında 35 saatten 30 saate düşürülmesi talebinin boşa çıkartılmasında da rol üstleniyorlar. İşçilerin, bu talebi kapitalist tekeller için daha verimli ve kârlı olacak şekilde formüle ediliyor. Buna göre haftada beş işgünü 35 saat çalışma yerine, ücretler düşürülerek haftada 4 işgünü 28 saat çalışma öneriliyor. Daha kısa çalışma haftasından dolayı işçilerin ücretlerinde %20 mi, yoksa biraz daha az mı kesinti yapılacağına dair pazarlıklar ise, kapitalist tekellerle sendika bürokratları arasında, işçilerin gözlerinden uzak bir şekilde sürdürülüyor. Ücret kaybı karşılığında haftada 28 saat çalışma süresinin uygulanmasında kapitalistler için bağlayıcı bir hüküm olmayacak. Belirlenen çalışma saat ve günlerinin nasıl uygulanacağına her işletmenin durumuna göre o işyerindeki işyeri temsilcileri (sendika temsilcilerinden farklı yasal bir organ) karar verecek. Oysa, 1997’den bu yana otomobil endüstrisinde üretkenliğin yüzde 160 oranında artmasına bağlı olarak, bir işçi bir saatlik ücretinin karşılığını sekiz dakikada üretirken, kalan zamanda kapitalistler için çalışıyor.
Yönetim Kurulu üyelerine yüzbinlerce euroluk özel ödeme kararını onaylayan Denetim Kurulu’nun olduğu ThyssenKrupp örneğinde olduğu gibi, büyük kapitalist tekellerin denetim kurullarında sandalye verilerek satın alınan, çoğu sermayenin devşirmesi işyeri temsilcilerinin tekellerden yana karar alacaklarını söylemek için müneccim olmak gerekmiyor. İşyeri temsilciliklerine seçilen mücadeleci, dürüst işçiler, bu sinsi ayak oyunlarıyla sendikal birlik ve dayanışmadan yoksun bırakılarak güçsüzleştirilecektir.
Almanya’da IG Metall şefleri bu sinsi oyunlarıyla, işçilerin sendikal hak, dayanışma ve ortak mücadele zeminine saldırarak, her işyerini bir diğerinden yalıtmayı hedefliyor, işçilerin sendikal ve sınıfsal birliğini sabote ediyorlar. Her işyerindeki işçileri, sırtını devletin zor aygıtına dayayan, tepeden tırnağa örgütlü kapitalistlerin demir yumruğu karşısında savunmasız bırakıyorlar.
Kapitalist tekeller pandeminin de derinleştirdiği kriz ve krizin keskinleştirdiği rekabet savaşanlarının çok yönlü faturasını işçilerin omuzlarına yıkmak için sendika şefleriyle el ele veriyorlar. IG Metall’in önerdiği %4’lük zammı (ki bunun kabul edilmesi durumunda 100-120 € artış olacak) çok görenler, kapılarına koruyucu olarak bağladıkları devşirmelere bir çırpıda yüzbinlerce euro ödeyip sadakatlerini arttırarak, daha büyük saldırılar için hazırlanıyorlar.
İşçiler bu saldırıları tarihsel mücadele deneyimlerinden öğrenerek, işyerleri komitelerinde ve kendi politik partilerinde birleşip örgütlenerek geri püskürtebilirler.
Kızıl Bayrak / Stuttgart