8 Ekim 2023 Pazar günü, Almanya’nın iki önemli eyaleti Hessen ve Bavyera’da eyalet parlamentosu seçimleri gerçekleştirildi. Ekonomik krizin ve savaşın faturasının emekçilere çıkarıldığı bir konjonktürde gerçekleşen seçimler, hükümet partileri için bir nevi güvenoylaması ve iki yıl sonra yapılacak genel seçimlerin de provası niteliğindeydi.
Seçim sonuçları, kamuoyu yoklamalarını ve öngörüleri doğrular nitelikte oldu. Merkez sağ ile ırkçı-faşist partiler güç kazanırken, hükümet partileri (SPD, Yeşiller ve FDP) ile Die Linke ve diğer sol partiler ise ciddi oy kaybına uğradılar. FDP Bavyera’da, Sol Parti (Die Linke) ise Hessen’de %5 barajına takılarak parlamento dışı kaldılar.
Hessen: CDU oy patlaması yaptı, AfD ikinci, Die Linke parlamento dışı!
Hessen’de oylarını en fazla artıran parti CDU oldu. 2018 seçimlerine göre oylarını %7,6 arttırarak, %34,6’lık oy oranıyla birinci parti oldu. Oy patlaması yapan bir başka parti ise, beklendiği gibi ırkçı-faşist parti AfD oldu. AfD oylarını %5,3 arttırarak, % 18,4 ile ikinci parti oldu.
Hükümet partisi SPD ise, normalde güçlü olduğu bir ayalette tam bir hezimete uğrayarak, tarihinin en kötü sonucunu aldı. Yaklaşık %5 oy kaybına uğrayarak, %15,1’le üçüncü parti oldu. SPD’nin, partinin önemli isimlerinden biri olan Almanya İçişleri Bakanı Nacy Faeser’i Hessen’de baş aday göstermesi de işe yaramadı. Diğer hükümet partileri Yesşiller ve FDP de ciddi oy kaybına uğradılar.
Hessen seçimlerinin bir başka dikkat çeken yanı ise, son zamanlarda bunalımlarla boğuşan Die Linke’nin parlamento dışı kalması oldu. 2018 seçimlerinde, %6,3’lük oy ile, tarihinin en büyük başarısını sağlayan Die Linke, oylarının yarıdan fazlasını kaybederek ciddi bir güç kaybına uğradı. Die Linke’nin %5 barajına takılarak parlamento dışı kalması, bu partideki baş aşağı gidişi hızlandıracağa benziyor.
Hessen seçimlerine katılım, bir önceki seçimlerden daha az bir oranla, %66 civarında gerçekleşti.
Hessen’de nasıl bir hükümetin şekilleneceği önümüzdeki dönem belli olacak. Şimdiye kadar olduğu gibi CDU-Grüne Kaolaisyonuyla yola devam edilebileceği gibi, bundan başka formülasyonlar da tartışılıyor.
2018 seçimleriyle karşılaştırmalı olarak, Hessen`de alınan sonuçlar şu sekilde:
CDU: %34,6 (+7,6)
AfD: %18 ,4 (+5,3)
SPD: % 15,1 (-4,7)
Grüne: % 14,8 (-5,0)
FDP: %5 (-2,5)
FW (Freie Wähler-Hür Seçmenler): %3,5 (+0,5)
Die Linke: % 3,1 (-3,2)
Diğerleri: %5,5 (+2,0)
Bavyera: CSU birinci, ırkçılar yükselişte, FDP safdışı!
Almanya’nın konservativ/muhafazakar seçmen profilli eyaletlerinden biri olan Bavyera’da Hristiyan Sosyal Birlik Partisi/CSU’nun onyıllardan bu yana değişmez hakimiyeti devam ediyor. Bu eyalette CSU %0,2’lik küçük bir kayıpla, oyların %37’sini alarak yine birinci parti oldu. CSU’nun oy kaybı küçük bile olsa, tarihinin en kötü sonucunu ifade ediyor. Yine bir sağcı parti olan ve CSU’nun hükümetteki ortağı FW(Freie Wähler) ise, %15,8 ile ikinci parti oldu. FW başkanı Hubert Aiwanger’in gençlik yıllarında Nazileri öven bildiriler basıp dağıtması gibi bir skandalın ortaya serilmesi bile, CSU’nun daha sağında duran bu partinin oylarında beklenen düşüşü yaratmadı.
AfD burda oylarını en çok arttıran parti olarak üçüncü olurken, Hükümet partileri Bavyera da da önemli oranda oy kaybettiler. SPD dördüncü olurken, hükümet ortağı Liberal FDP ise barajı aşamayarak parlamento dışı kaldı.
Bavyera’da seçimlere katılım, bir önceki seçimlerden daha yüksek, %73,3 olarak gerçekleşti.
Bavyera’da şimdiye kadarki CSU-FW koalisyonunun aynen devam etmesi bekleniyor. Hessen’de olduğu gibi, Bavyera’da da tüm partiler AfD’ye şimdilik mesafeli duruyor.
Bavyera’da bir önceki seçimlerle karşılaştırmalı olarak alınan sonuçlar ise şöyle:
CSU: %37 (-0,2)
FW: %15,8 (+4,2)
AfD: %14,6 (+4,4)
Grüne: %14,4 (-3,2)
SPD: %8,4 (-1,3)
FDP: %3 (-2,1)
Die Linke: %1,5 (-1,8)
Diğerleri : %5,2 (-0,2)
Almanya’nın iki önemli eyaletinde ortaya çıkan seçim sonuçları, ülke siyasetinin yaklaşık genel eğilimini de yansıtıyor. En sağcısından en solcusuna kadar, burjuva siyasetinin gittikçe daha da sağa kaydığı gözleniyor. Hükümet partilerine güven hızla eriyor. Ekonomik kriz ve savaşın artan faturası emekçileri gittikçe yoksullaştırırken, hızla artan düzensiz göç özellikle yerli emekçi kitlelerde gelecek kaygısı ve tedirginliği arttırıyor. Süreçten olumsuz etkilenen özellikle alt sınıflarda radikal değişim talebini güçlendiriyor. Bu ise şimdilik sağcı-ırkçılara yarıyor.
Die Linke türünden parlamenter solun ve sendikaların, hükümetin izlediği savaş ve militarizm politiklarına yedeklendiği, parlamento dışı sol hareketin ise son derece zayıf ve dağınık olduğu bir ortamda, “sol” partiler güç kaybederken; emekçi kitlelelerin sosyal sorunlarını sahtekarca susistimal eden, yabancı düşmanlığını körükleyen ve sözüm ona “savaş karşıtı” geçinen AfD türünden ırkçı-faşist partilerin güç kazanması ise şaşırtıcı değil.
Fakat tarihte olduğu gibi, günümüzde de sağcı-faşist ve ırkçı partilerin toplumsal sorunlara cevap olduğu görülmemiştir. Savaşa, militarizme, sömürüye, ırkçılığa ve faşist partilerin yükselişine karşı işçilerin birliği, hakların kardeşliği perspektifiyle emekçilerin bilincini, örgütlenmesini ve eylemini yükseltmekten başka bir yol yoktur.
Kızıl Bayrak / Frankfurt