Geçtiğimiz çarşamba günü Hanau’da gerçekleşen faşist ırkçı katliama yönelik çok çeşitli kesimlerden tepkiler gelmeye devam ediyor.
22 Şubat Cumartesi günü, başta yerliler olmak üzere çeşitli uluslardan yaklaşık 10 bin kişinin katıldığı anti-faşist ve enternasyonal nitelikte bir miting yapılmıştı.
23 Şubat Pazar günü ise ‘‘Türk-İslam’’ ideolojisi ekseninde hareket eden kurumların düzenlediği bir miting gerçekleşti. MÜSİAD, Avrupalı Demokratlar (Erdoğan’ın Almanya’daki mitinglerini organize eden dernek), İslam Toplumu Milli Görüş, Ağrılılar Kültür Dayanışma Derneği ve Cami dernekleri gibi kuruluşlar tarafından organize edilen yürüyüşe yaklaşık 10 bin kişi katıldı.
Özellikle Türk haber sitelerinde verilen bilgilere göre, mitinge başta Hessen eyaleti olmak üzere, Almanya’nın dört bir yanından, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden ve Türkiye’den katılım olduğu belirtiliyor. Miting için günler öncesinden yapılan çağrıların yanı sıra, katılıma yönelik özel organizasyonların yapıldığı da yansıyan bilgiler arasında.
‘‘Beraber teröre ve İslam düşmanı ırkçılığa karşı’’ sloganıyla düzenlenen mitingde, biri devasa olmak üzere çok sayıda Türk bayrağı ile yer yer Alman bayrakları taşınıyor. Miting, kendi halinde emekçilerin ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına kaşı doğal tepkileri dışta tutulursa, tümüyle milliyetçi, gerici ve ayrıştırıcı bir nitelik taşıyor.
Miting programı Kuran-ı Kerim ve Almanca mealinin okunmasıyla başlıyor, saygı duruşu ve hayatını kaybedenler için dualarla devam ediyor. Hayatını kaybeden gençlerden dördünün Türkiye vatandaşı, diğerlerinin ise Romanya, Polonya, Bosna, Bulgaristan ve Afganistan kökenli olduğu bilgisi veriliyor.
Mitinge katılanlar arasında Hanau Belediye Başkanı Klaus Kaminsky (SPD), Berlin Başkonsolosu Ali Kemal Aydın, Frankfurt Başkonsolosu Burak Karartı, ayrıca Türkiye’den AKP milletvekili Zafer Sarıkaya, CHP’den Zonguldak milletvekili Ünal Demirtaş, Adıyaman milletvekili Abdurrahman Tutdere ve Yırtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanı Abdullah Eren gibi isimler yer alıyor. Bunları, her renkten ulusal solcu tamamlıyor.
Mitingde konuşmacı olan Berlin Başkonsolosu Ali Kemal Aydın, Tayyip Erdoğan ve Mevlüt Çavuşoğlu’nun selamlarını ileterek başladığı konuşmasında şunları söylüyor:
‘‘Türkiye ve Türk halkı bütün gücü ve imkanlarıyla sizin yanınızda ve arkanızdadır. Kökenine veya dinine bakmadan, sadece bu menfur cinayeti lanetlemek, teröre ve İslam düşmanlığına karşı durmak ve benzer saldırıların tekrar yaşanmamasına yönelik talepleri hep bir ağızdan haykırmak için bir araya geldik. Bu alçak saldırı son dönemlerde sürekli uyarısını yaptığımız, son dönemlerde yükselen ırkçılık ve İslam düşmanlığından kaynaklanan şiddetin son örneğini oluşturmaktadır.”
İnsanlık düşmanı, ırkçı Nazilere bir çift sözüm var diyen Aydın, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu alçak saldırılarla Türkleri korkutup, sindirip bu ülkeden ayrılacaklarını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Türkler buraya davetli olarak geldi ve sizden önceki Nazilerin yıktığı bu ülkenin inşasına ve kalkınmasına önemli katkılarda bulundular. Ne yaparsanız yapın Türk toplumu Almanya’da varlığını sürdürmeye devam edecektir…”
Mitingin ardından yapılan kısa yürüyüşte sık sık atılan ‘‘Naziler dışarı!’’ sloganı dışında pek bir slogan atılmıyor.
Nihayetinde mitingi düzenleyen kurum ve kişilerin tümü gerici-faşist ‘‘Türk-İslam’’ ideolojisi ekseninde hareket eden kurumlardır. Mesela tertip komitesi adına izin alan Salih Taşdirek (58), Hessen Sanayi ve Ticaret Odası (IHK) Yönetim Kurulu üyesidir. Güvenlik sistemleri alanında faaliyet yürüten ve 85 yıllık geçmişi olan Erbacher-Kolb adlı şirkette 14 yıl çalıştıktan sonra, firma krize girince her nasılsa firmayı alarak sahibi olmuş bir sermayedardır. Kasım 2015 seçimlerinde AKP Nevşehir milletvekili adayı olmuş fakat seçilememiştir.
Hepsi Türk sermaye devletinin dümeninde bulunan AKP’nin, bünyesinde loby faaliyeti yürüttüğü, onun Almanya’daki uzantıları durumundadırlar. Kendileri de faşist ve gerici olanların faşizme ve ırkçılığa karşı olmaları söz konusu değildir. Amaçları ve misyonları toplumu kaynaştırmak değil, aksine emekçileri milliyetçi ve dinci temelde ayrıştırmak ve birbirine düşman etmektir. Enternasyonalist değil, nasyonalisttirler. Alman milliyetçiliğinin karşısına Türk milliyetçiliğiyle çıkıyorlar. Bu anlamda sözümona ‘‘ırkçılığa’’ karşı yaptıkları gösteri tam bir ikiyüzlülük örneği olmaktan, buradaki ırkçılığı ve yabancı düşmanlığını azdırmaktan ve gerçekte anti-faşist mücadeleyi zayıflatmaktan başka bir işe yaramamaktadır.
Eğer bu saldırı, Türkiyeli veya Müslüman kökenlilerin de içinde olduğu bir insan grubuna karşı değil de, başka bir ulusal veya dinsel azınlığa karşı yapılmış olsaydı, aynı tepkiyi verip vermeyecekleri şüphelidir. Bütün bunlar bir yana, mitingin sloganı haline getirdikleri ve T. Erdoğan’ın da diline pelesenk ettiği bir ‘‘İslamofobi’’ de gerçekte yoktur Almanya’da. Naonazilerin ırkçılık objesi olarak kullanmalarının dışında, Alman devletinin buradaki gerici kurumlar, camiler vs. ile hiçbir sorunu yoktur. Aksine yıllar yılı bunlara kucak açılmış, gelişip serpilmeleri için her türlü olanak sağlanmıştır. Kürt halkının, ilerici-devrimci örgütlerin faaliyetleri sürekli gözetilip baskı altına alınırken, bunlara herhangi bir engel çıkarılmamıştır. Bugün Almanya’nın hemen her kentinde camiler var, yine hemen her işyeri veya işletmede mescitler mevcuttur.
Kızıl Bayrak /Frankfurt