Hanau kent merkezinde gerçekleştirilen mitinge 10 bine yakın işçi, emekçi ve anti-faşist katıldı. Katılımın ağırlıklı kısmını, Hanau ile Hessen eyaleti kentlerinden gelenler oluşturdu. Çağrılarda mitingin ülke çapında olduğu belirtilmesine rağmen, dışarıdan gelen kitle daha çok örgütlü anti-faşist güçlerden ibaret kaldı.
Katliamdan sonraki her gün, başta Hanau olmak üzere, hemen her yerde kitlesel protestoların olması mitinge katılımı sınırlayan bir rol oynadı. Ayrıca bugün de birçok yerelde eylemler yapıldı. Katılımın beklentilerin altında kalmasının gerisindeki bir diğer önemli etken ise sendikaların çağrıcılar arasında yer almamasıydı. Zira Almanya’da DGB’nin içinde yer almadığı eylemlerde kitlesellik sorunu hep yaşanmaktadır. Almanya’da sendika bürokrasisi sınıfa yönelik tüm ihanetine rağmen hala ciddi bir güce sahiptir.
Miting programı, katliamda hayatını kaybedenler anısına yapılan saygı duruşuyla başladı. Ardından organizasyonda yer alan çeşitli yerli ve göçmen anti-faşist örgüt ve kurumlar adına konuşmalar gerçekleştirildi. Konuşmalarda gittikçe artan, saldırganlaşan ve yakın bir tehlike haline gelen faşist eylemler protesto edilirken, faşist propagandanın ve tüm faşist örgütlerin yasaklanması talebi yükseltildi. Birçok eylemde olduğu gibi burada da faşizme kaynaklık eden kapitalizme, onun örgütlü gücü olan burjuva devlete ilişkin vurgular oldukça zayıf kaldı. Daha çok anti-faşist mücadele sınırlarında kalan konuşmalarda, olayın münferit olmadığı, katilin psikolojisiyle ilgili tartışmaların, olayı aklamaya ve münferit göstermeye hizmet ettiği vurgulandı. Facebook, Youtube gibi sosyal medya kanallarının faşist propaganda içerikli yayınlar konusundaki duyarsızlığı da eleştirilen önemli konulardan biriydi.
Daha sonra katliamda hayatını kaybedenlerin isimleri okunarak aileleri sahneye çağrıldı. Ellerinde çocuklarının resimleriyle çıkan aileler kitleye hitap eden kısa konuşmalar yaptılar. Çocuklarının burada doğup büyüdüklerini, burada yaşadıklarını ve ‘‘yabancı’’ değil, aksine buraya ait olduklarını söyleyen aileler, bu anlamda saldırının buradaki herkese, yani tüm topluma yapılmış bir saldırı olduğunu ifade ettiler. Bu arada saldırının üzerinden üç gün geçmesine rağmen, hayatını kaybeden iki gencin kimliklerinin henüz açıklığa kavuşturulamadığı bilgisi de verildi.
Daha evvel çeşitli tarihlerde Halle, Köln, Hamburg gibi yerlerde gerçekleşen faşist saldırılara tanık olan veya yakınlarını kaybeden bazı kişilere de sahnede yer verildi. Köln-Keupstrasse’de 2004’te yapılan bombalı saldırıda eşini kaybeden bir kadının milliyetçi bazı argümanlarla yaptığı konuşma kitlede tepkilere neden oldu.
Konuşmaların ardından kitle katliamın yaşandığı yere doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca, ‘‘Hep beraber faşizme karşı!’’, ‘‘Faşizme karşı omuz omuza!’’, ‘‘Faşizmin arkasında sermaye var, özgürlük kavgası enternasyonaldir!’’, ‘‘Yaşasın enternasyonal dayanışma!’’, ‘‘Doğuda ve batıda kahrolsun Nazi vebası!’’ gibi sloganlar sıklıkla atıldı. Katliamın olduğu barın önünde durularak saygı duruşu yapıldı. Yürüyüş, başlangıç yerine geri dönülmesi ve burada yapılan birkaç konuşmanın ardından sona erdi.
Sınıf devrimcileri, ‘‘Kapitalizm işsizlik, ırkçılık ve savaş demektir; yaşasın sosyalizm!’’ yazılı TKİP imzalı pankartla eyleme katıldılar. Yine Bir-Kar bayrakları da taşınırken, KPD Yeniden İnşa Örgütü ile Bir-Kar ortak olarak yaygın bildiri dağıtımı gerçekleştirdiler. Devrimci Gençlik Birliği (RJ) de kendi pankartıyla eylemde yer aldı.
Almanya’da faşizmin ciddi tarihsel ve sınıfsal dayanakları vardır. Tarihsel dayanak Hitler faşizmi ve onun deneyimidir. Sınıfsal dayanak ise dünya ölçüsünde etkili kapitalist Alman tekelleri ile deneyimli burjuvazisidir. Alman toplumu gibi bir toplumda, bu toplumun bağrındaki güçlü sınıfsal dinamiklere, yani işçi sınıfına dayanmadan, onu devrimcileştirmeden, faşizme karşı verilecek mücadele sonuçsuz kalmaya mahkumdur. Bu anlamda bu sorun, ufku düzenin sınırlarını geçmeyen, yerlisi ve göçmeniyle anti-faşist bazı oluşumların zayıf omuzlarının altından kalkabileceği bir sorun değildir.
Bugünkü Hanau mitingi gerek organizasyonu ve gerekse de içeriği ile, var olan anti-faşist güçlerin bu toplumdaki gücünün ve etkisinin sınırlarına bir kez daha işaret etmiştir. Almanya’da kendisini devrimci-komünist olarak niteleyen bazı yerli örgütlerin, faşist saldırılar konusundaki atıl pozisyonları dikkat çekiyor. Yapılan eylem ve etkinliklere sıradan bir katılımcı gibi giden, kürsüleri kullanma konusundaki pasif ve iddiasız tutumlarıyla, gerçek bir anti-faşist mücadele konusundaki zaafiyeti besleyen bir rol oynuyorlar.
Kızıl Bayrak / Frankfurt