Fransa’da hafta başında alınan olağanüstü hal kararları kapsamında yetkisi artırılan polis, terör estirmeye devam ediyor. Kağıt üzerinde meşru görünen bir gerekçeyle, koronavirüs nedeniyle hareket sınırlandırma yetkisi verilen polis, bunu keyfi yaptırımlara çeviriyor. Kişileri tehdit eden, fiziki saldırılar gerçekleştiren polis, “halk sağlığı” gerekçesine sığınarak, salgını kendine kalkan haline getiriyor.
Fransa’daki polis devleti terörünün son örneklerinden biriyse Türkiyeli bir göçmenin uğradığı işkence oldu. 19 Mart akşamı Paris’te arabasını tamirden almak için dışarı çıkmak zorunda olan bir taksi şoförü polis tarafından durduruldu. Fransa’da korona günlerinde dışarı çıkma nedeni yazan bir dilekçe bulundurma koşulu getirilmişti. Bu belgeyi sunan göçmene polis, üzerinde tarih bulunmadığı için belgesiz sayılacağını ve ceza kesileceğini söyledi. Bunun küçük bir eksik olduğunu ifade edip haksızlığa karşı çıkan göçmen, polisler tarafından işkenceyle gözaltına alındı.
Polis terörü gözaltında da devam etti. Vücudunun çeşitli yerlerinde ezikler oluşan göçmen, nezarette öksürmeye başlayınca, bu sefer polis tarafından zorla karantinaya aldırılmak istendi. Uğradığı darp nedeniyle göğsünde ağrılar oluştuğunu ifade eden göçmene psikolojik basınç uygulayan polis ambulans parasını da ona ödetmeye çalıştı. Göçmen gözaltına alındığına dair belge istediğinde de polisler bir kez daha şiddet uygulayarak, belgeyi vermeden göçmeni karakoldan çıkardılar. Ambulanstaki sağlık görevlilerine teslim ederken milliyeti üzerinden ırkçı söylemlere uğrayan göçmene, “beğenmiyorsan ülkene geri git” diyerek gerçek yüzlerini de gösterdiler.
Saatlerce gözaltında kaldıktan sonra polis yüzünden 6 saat de hastanede korona karantina alanında bekletilen göçmene 8 günlük “iş göremez” raporu verildi. Göçmene yönelik ayrımcı politikalar hastanede de devam etti. Vücudundaki yaralar gözaltında oluşmasına karşın, doktor rapor yazarken bunların nedenini yazmaktan kaçındı.
Gece geç saatte özgürlüğüne kavuşan göçmene arabasının nerede olduğunun bile söylenmemesi, telefonunun parçalanması polisin göçmen düşmanlığının açık bir yansımasıdır. Nitekim polisin, korona gerekçesine sarılarak her yerde benzer terör estirdiği görüntüleri ortaya çıkmaktadır.
Yeni Demokrasi okuru ve Nogozon Derneği’nden olan göçmen için Nogozon Derneği de bir açıklama yaptı. Yoldaşlarının yaşadığının açık bir polis şiddeti ve yabancı düşmanlığı olduğunu ifade eden Nogozon, yaşananlara tanık olanlara da yasal tanıklık için çağrı yaptı.
Kızıl Bayrak / Paris