Kapitalistler pandemiyi bahane ederek işçilerin haklarını gasp etmekle yetinmiyorlar sadece, işçileri kitlesel olarak işten atıyorlar. Bunun son örneklerinden biri, Wisag’da çalışan 230 işçinin topluca işten atılması oldu.
Wisag’ın pandemi fırsatçılığı
Frankfurt Havalimanı’nda, Fraport’un yanı sıra yer hizmeti veren Wisag firmasının havaalanında toplam 850 civarında çalışanı bulunuyor. Bunların yaklaşık 600’ü yer hizmetlerinde çalışıyor. Wisag’ın yerinde daha önce bir İspanyol firması olan Acciona vardı. Onların sözleşmesi sona erdikten sonra yerine 2018’de Wisag geldi. Çalışanların bildirdiğine göre Wisag’ın ihaleyi alma sürecinde pek çok “skandal” yaşandı. İhaleyi, eski Acciona işçilerini almak şartıyla alan Wisag, aradan bir sene geçtikten sonra, taşeron işçisi sayısını gittikçe arttırarak eski işçiler üzerinde baskıyı arttırmaya başladı.
Wisag’ın çeşitli taşeron firmalardan gittikçe fazla işçi alması, eski işçileri çıkarmaya dönük bir hazırlıktı. Pandemi dönemi bu kıyım için, Wisag patronlarına adeta bulunmaz bir fırsat sundu. Wisag kapitalistleri, en eski 230 işçisini yakın zamanda sokağa atarak bu fırsatı kaçırmadı. Bu işçilerin hemen hepsi Acciona’dan Wisag’a geçen işçilerdi. Wisag, her biri 15-20 yıllık olan bu işçileri “pahalı” ve yük olarak görüyordu.
230 işçi yeni yıla girmeden, bir mektup aracılığıyla, sorgusuz ve sualsiz işten çıkarıldı. Wisag kapitalistleri bu kıyımı, kısa çalışma sistemini hayata geçirmiş olmalarına ve işçi çıkarmanın kanunen yasak olmasına rağmen gerçekleştirdi.
Kapitalistler işçilerin 15-20 yıllık emeklerini yok saydı
Kapitalistler işten atmadan önce işçilere iki teklif sundu. Birincisi, işçilerin eski iş sözleşmelerini iptal ederek “yeni başlamış” statüsünde çalışmaya devam edebilecekleri yönündeydi. İkincisi ise 3000 ile 5000 avro arasında değişen tazminata razı olmaktı.
“Ölümlerden ölüm beğen” misali bu teklifler işçiler tarafından reddedildi. İşçiler, 15-20 yıllık emeklerini bir çırpıda yok sayan bu pervasız ve dahası onur kırıcı teklife karşı hâlâ çok öfkeliler. Firmanın iş sözleşmesini değiştirme önerisini yalnızca 60’a yakın yeni işçi kabul ederken, tekliflere tepkili eski işçilerin hiçbiri bunu kabul etmedi.
Atılan işçiler, daha atılmadan önce, Wisag’ın işçi kıyımına gideceği haberleri basına yansıdığından bu yana, yaptıkları çeşitli eylem ve etkinliklerle kararı geri aldırmaya çalıştılar. Bunun için havaalanı içerisinde yürüyüşler yaptılar, basına demeçler verdiler, çeşitli bürokratik kanalları zorladılar... Fakat hiçbiri sonuç vermedi.
İşçiler üç günlük açlık grevinde
Yüzde sekseninden fazlası Türkiyeli olan işçiler, atıldıktan sonra, hemen tümü iş mahkemesinde firmaya karşı dava açtı. Yine iş mahkemesi önünde 18 Şubat’ta 100 kişilik bir gösteri düzenleyen işçiler, Frankfurt’ta bulunan Wisag’ın merkez binası önünde de bir eylem yaptı.
İşçiler bir yandan hukuk yoluyla haklarını ararken, diğer yandan da fiili-meşru mücadeleyi de yükseltiyorlar. Bu anlamda en son başvurdukları eylem, 24-25-26 Şubat tarihlerinde yapacakları üç günlük açlık grevi oldu. Açlık grevi, korona tedbirlerinden dolayı 30’ar kişilik gruplar halinde dönüşümlü olarak sürdürülüyor.
Kıyım kararına Ver.di bürokratları da ortak
İşçilerin daha önce üye oldukları Ver.di sendikası işçilere süreç boyunca hiçbir şekilde sahip çıkmadı. İşçiler, sahip çıkmak bir yana, kıyımı kararının sendika bürokratlarıyla birlikte alındığının altını çizdi.
Bu, Wisag’ın ilk işçi kıyımı olmadığı gibi Ver.di bürokratlarının ilk ihaneti de değil. Daha önce Berlin’deki havaalanlarında da toplam 400 civarında işçi işten atılmıştı. Ver.di’nin toplu işçi kıyımına imza atan kimi sekreter ve işyeri işçi temsilcileri daha sonra Frankfurt ve Berlin’de Wisag’ın yönetim kuruluna geçtiler.
Bu örnek sendika bürokrasisinin kapitalistlerle nasıl iç içe geçtiğini, nasıl bir çürüme ve ihanet batağına battığını açıkça göstermektedir. Aynı zamanda Wisag’ın pervasızlığının kaynağında Ver.di bürokratlarından aldığı destek de etkili olmuştur.
Sendika bürokrasisinin ihanetine oldukça öfkeli olan işçiler, tepki olarak topluca IGL adlı sendikaya üye oldular. IGL’in şimdilik kendileriyle ilgilendiğini ifade ediyorlar.
Bir-Kar ve LSG işçilerinden dayanışma ziyareti
İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (Bir-Kar) İşçi Komisyonu ve LSG işçileri, Frankfurt Havaalanı’ndaki Terminal-1’in içinde açlık grevi eylemi yapan Wisag işçilerini ilk gün ziyaret etti. Ziyaret esnasında Bir-Kar İşçi Komisyonu’dan bir işçi, eylemci işçilere seslenen bir konuşma yaptı.
Yaşanan hak gaspları ve işçi kıyımlarının, kapitalistlerin pandeminin ve krizin yükünü işçi sınıfına yıkmaya dönük çabalarının ifadesi olduğunu vurgulayan Bir-Kar İşçi Komisyonu temsilcisi; gittikçe artması muhtemel bu saldırıları püskürtmenin yolunun, Wisag türü tekil direnişlerin gittikçe birleştirilmesinden ve topyekûn sınıf dayanışmasından geçtiğini ifade etti.
İşçilerin direnişinin selamlandığı ve her zaman dayanışma içerisinde olunacağı ifade edilen konuşmanın ardından, LSG İşyeri İşçi temsilciliğinden bir işçi de söz alarak, direnişi selamladı. Kendi işyeriyle ilgili deneyimlerini aktaran bir konuşma yaptı.
İşçiler mücadelede kararlı
Almanya çapında toplam 50 bini aşkın işçisi olan ve onlarca sektörde faaliyet yürüten büyük bir holding olan Wisag’a bağlı 300 dolayında firma bulunuyor. Firmanın zararda olduğuna yönelik açıklamalar yaptığına değinen işçiler bunun inandırıcılıktan uzak olduğunu ifade etti. Zira yakın zamanda Almanya’nın en büyük emlak firması başta olmak üzere, bir dizi şirket satın aldığına işaret eden işçiler, bu satın almaların, “zarar” yalanının kanıtı olduğuna dikkat çekti.
Firmanın pandemiyi bahane ederek işçileri daha ucuza çalıştırma çabasında olduğunu ifade eden direnişçi işçiler; hakları, gelecekleri, onurları ve en önemlisi tekrar işe dönmek için sonuna kadar mücadele edeceklerini vurguladı. Tüm girişimlerine rağmen hiçbir firma yetkilisinin kendileriyle şimdiye kadar kontağa geçmeye yanaşmadığını belirten işçiler; önümüzdeki dönemde de hukuk ve bürokrasi gibi kanalların yanı sıra, çeşitli eylem ve etkinlikler vasıtasıyla mücadeleye devam edeceklerini beyan ettiler.
Almanya’nın en büyük havalimanı olan Frankfurt’ta Wisag işçilerinin karşı karşıya kaldıkları toplu işçi kıyımı ve ardından açlık grevi yapmaya kadar giden direnişleri, önümüzdeki dönemin emek mücadelelerinin de habercisidir. Kapitalistlere sömürüyü yoğunlaştırma fırsatı sunan pandeminin, işçi sınıfına ve emekçilere dönük saldırı niteliğindeki sonuçları önümüzdeki dönemde daha da ağırlaşacaktır. Bu saldırıları püskürtmenin yolu da, sermaye sınıfına karşı işçi sınıfının ve emekçilerin birliğini örgütleyerek topyekûn fiili-meşru mücadeleyi büyütmekten geçiyor.
Kızıl Bayrak / Frankfurt