Filistin Kongresi’nin yasaklanması protestosu

12 Nisan Cuma günü başladıktan kısa bir süre sonra Filistin Kongresi’nin zorbalıkla yasaklanması, yapılan eylemle protesto edildi.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 15 Nisan 2024
  • 10:30

12 Nisan Cuma günü başladıktan kısa bir süre sonra Filistin Kongresi’nin zorbalıkla yasaklanması, yapılan eylemle protesto edildi. Eylemde baskılar ve Alman emperyalizminin Gazze'de soykırım yapan İsrail rejimine verdiği destek teşhir edildi. 9000 kişinin katıldığı eyleme karşı 900 polis görevlendirildi. Eyleme de saldıran polis çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.

Filistin Kongresi'nin polis zorbalığıyla dağıtılması, video mesajıyla konuşmasını yapan Glasgow Üniversitesi Rektörü Salman Abu Sitta'nın "siyasi faaliyet yasağı" olduğu iddiasına dayandırılmıştı. Sol gruplar tarafından düzenlenen etkinliğe saldıran Alman hükümeti, bir kez daha soykırımcı siyonistlere yaltaklanmada birinci olduğunu kanıtlamıştır. Federal İçişleri Bakanlığı Kongre’de konuşma yapması planlanan Yunanistan eski Maliye Bakanı Yannis Varoufakis’e “Almanya’ya giriş ve siyaset yasağı” getirdi. Gerici saldırıyı sosyal medya hesabından teşhir eden Varoufakis, yapmayı planladığı konuşmayı da paylaştı.

Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser (SPD) cuma günü polisi "kongreyi çökerttiği" için överek kaba zorbalığın arkasında durdu.

Cumartesi sabahı düzenlenen basın toplantısında organizatörler Alman hükümetine yönelik ciddi suçlamalarda bulundu. “Yasak, Alman devletinin Gazze soykırımı ile suç ortaklığının teşhir edilmesi ve kınanmasından rahatsız olduğunu gösteriyor” diyen organizatörler, saldırıyı şöyle teşhir ettiler: "Yanlış ve tehlikeli olan yasaklama yeni bir baskı düzeyine işaret ediyor. Çünkü temel ifade ve toplanma özgürlüğü hakkı kısıtlanmakla kalmadı, birkaç gün boyunca tamamen iptal edildi.”

Etkinlik organizatörlerinin hukuk danışmanı Nadija Samour, junge Welt gazetesinin sorusuna verdiği yanıtta, özellikle sert bir önlem olan yasağın yasal gerekçesinin şüpheli olduğunu belirterek, “Etkinlik yasağı, yasaklı olduğu iddia edilen bir kişinin fiziksel olarak orada bulunması halinde geçerlidir'” dedi.

Histerik bir şekilde Filistin Kongresi’ne saldıran Alman hükümeti, kongre için bilet satmak amacıyla kullanıldığı için Ortadoğu’da Adil Barış için Yahudi Sesi'nin hesabını bloke ettirdi.

Filistin Kongresi'nin dağılmasından sonra Ortadoğu'da Adil Barış için Yahudi Sesi'nden Iris Hefets, yasağı protesto ettiği konuşmasında şöyle dedi:

''Filistin Kongresi, 12-14 Nisan 2024 tarihleri arasında "Kınıyoruz!" sloganı altında Berlin'de gerçekleştirilmesi planlanıyordu. Kongre özellikle Alman hükümetinin Gazze'de Filistinlilere karşı soykırım uygulayan siyonist İsrail'in kayıtsız şartsız yanında yer almasına karşıydı. Buna silah sevkiyatı, Filistin kurtuluş mücadelesine karşı ağza alınmayacak kışkırtmalar ve Almanya'daki eleştirmenlere yönelik baskılar da dahildir.

Berlin ve diğer federal eyaletlerden yüzlerce polis sabahtan itibaren görevlendirilmişti. Kongre alanı geniş bir şekilde kordon altına alındı. İki saatten kısa bir süre sonra kongre polis tarafından dağıtıldı ve hafta sonu devam etmesine yasak getirildi. Başlangıç noktası Filistinli doktor ve yazar Salman Abu Sitta'nın internette yaptığı paylaşımdı. Kendisinin ülkeye girişi daha önceden yasaklanmıştı. Şimdi bu yasak, kongrenin feshedilmesi ve yasaklanmasını haklı göstermek için Almanya'daki faaliyetlerin yasaklanmasına kadar genişletildi. Kongre "terörü yüceltmekle" suçlanıyor. Bunun 7 Ekim'de Hamas tarafından gerçekleştirilen katliama yönelik birçok katılımcının haklı eleştirileriyle hiçbir ortak yanı yoktur.

Berlin polisinin resmi gerekçesi, Filistin kurtuluş mücadelesiyle ilerici dayanışmanın faşist fikirler gibi bir tehlike olduğu havasını yaratmaya yönelik aşağılık bir demagojidir. Polis sözcüsü Berliner Zeitung'a yaptığı açıklamada “Etkinlik sırasında kışkırtıcı, antisemit ve Holokost'u inkar eden içeriklerin yayılma tehlikesi o kadar büyük ki, etkinliği sonlandırmaya karar verdik” dedi. Bu sadece Filistinlilerin haklı kurtuluş mücadelesine ve İsrail'in soykırımına karşı halk arasındaki geniş dayanışmaya karşı bir kışkırtma değil, aynı zamanda emperyalist baskıya karşı verilen tüm ilerici ve devrimci kurtuluş mücadelelerine de yöneliktir.

Netanyahu rejiminin Gazze Şeridi'ndeki faşist politikalarını eleştirmek antisemitik değildir. Ülkelerindeki pek çok İsraillinin haklı protestolarını karalamak antisemitiktir. Filistin Kongresi'nde yer alan ve Almanya'da yaşayan Yahudilerin on yıllardır Yahudiler ve Filistinliler arasında barış içinde bir arada yaşama için kampanya yürüttüğü Ortadoğu'da Adil Barış için Yahudi Sesi örgütüne saldırmak Yahudi karşıtlığıdır. Polisin dün Berlin'de "Yahudiler Soykırıma Karşı" yazılı bir pankart açan insanları tutuklaması antisemit bir tutumdur. Alman hükümeti gerçek Holokost inkârcılarına, antisemitlere ve faşistlere karşı bir şeyler yapmak istiyorsa, AfD'yi, tüm faşist örgütleri ve propagandalarını nihayet yasaklamalıdır...!"