Dünyada 2023’e girerken, 2022’ye bakmak…

2022 yılında krizlerin yol açtığı ve giderek tırmandırdığı eşitsizlikler, yoksulluklar, açlık ve sefalet, evsizlik, yarınlar için duyulan endişe, belirsizlik, hoşnutsuzluklar, kaygı, işçi ve emekçi kitlelerde öfkeyi büyütmekte. 2023 yılı işte bu öfkenin patladığı ve sokağa taştığı yıl olacaktır. Bunun emareleri şimdiden işçi ve kitle hareketinde yeterince görünmektedir.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 04 Ocak 2023
  • 19:00

2022 yılı emperyalist-kapitalist sistemin çok yönlü krizinin giderek daha da derinleştiği bir yıl oldu. Emperyalist tekeller arasında dünya ölçeğinde kızışan rekabet ve hegemonya mücadelesi yeni boyutlar kazanırken, buna militarizmin tırmanması, saldırganlık ve savaşlar eşlik etti.

Sermaye rejimlerinin krizin faturasının işçi ve emekçilere ödetilmesi için devreye soktuğu yıkım saldırıları, çalışma ve yaşam koşullarının daha da ağırlaşması, büyüyen eşitsizlikler, yoksul ve zengin arasında derinleşen uçurum, enerji krizi, gıda krizi, hızla tırmanan enflasyon, pahalılık ve yoksulluk, işçi ve emekçilerin yaşamını daha da dayanılmaz hale getirdi.

Ama 2022 yılı aynı zamanda dünyanın dört bir yanında bunlara karşı biriken öfkenin sokağa taştığını, kitle hareketinin ve sınıf hareketinin büyüdüğü bir yıl oldu.

Ocak: Kazakistan'da işçi ve emekçilerin protestoları

2022 yılının perdesi 2 Ocak’ta Kazakistan’da LPG fiyatlarına yüksek zam yapılması nedeniyle başlayan protestolarla açıldı. Rejime duyulan hoşnutsuzluk ve ekonomik eşitsizlikler protestoları tüm ülkeye yayılmasına neden oldu. Kabine istifa etti. Protestolar 11 Ocak’ta sona ererken, bu süreçte 164 kişi öldü ve 9900’den fazla kişi tutuklandı.

Şubat: 2022 yılına damga vuran en önemli olay Rusya-Ukrayna Savaşı oldu

ABD emperyalizminin ve onun savaş aygıtı NATO’nun aylardır Ukrayna üzerinden özel olarak yoğunlaştırdığı kışkırtmalarına Rusya 24 Şubat'ta Ukrayna’ya saldırarak ABD-NATO tarafından kuşatılmasına yanıt verdi. Putin yönetimi tüm yıl boyunca sürecek Rusya-Ukrayna savaşını başlattı.

Putin 21 Aralık'ta Rusya'nın tüm hedeflerini yerine getireceği ve askeri gücünü artıracağı açıklamasını yaptı. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ise savaşın başından bu yana ilk kez yurtdışı ziyaretinde çıktı ve savaşı kışkırtmakla kalmayan, on ayı geride bırakmasını da sağlayan ABD Başkanı Joe Biden ile buluştu. Biden yönetimi Zelenski’yi Washington’a çağırarak savaşı derinleştirme politikasını yeni bir aşamaya taşıyacağının işaretlerini verdi.

Rusya-Ukrayna savaşı, kapitalizmin derinleşen krizine daha da derinleştirici bir etki yarattı. Küresel olarak siyasi, ekonomik ve kültürel dengeleri altüst eden savaş, işçi ve emekçilerin yaşamında en derin biçimde hissedildi. Özellikle enerji ve gıda fiyatlarındaki yükseliş, büyüyen göç dalgası, askeri harcamaların tırmanması, kutuplaşma ve halkların birbirine düşman edilmesi, tüm bunlar işçi ve emekçilerin yaşamlarını derinden etkiledi.

Gıda krizi

Dünyanın tahıl ambarı olarak bilinen Rusya ve Ukrayna, arasında süren savaşta, Rusya’nın hem Ukrayna’nın tahıl sevkiyatını durdurması hem de kendi ihracatını politik sebeplerle kısıtlaması küresel anlamda bir gıda krizine yol açtı, fiyatlar aşırı yükseldi. Bu, tüm dünya ülkelerine, açlık tehlikesi, enflasyon ve alım gücünde korkunç bir düşüş olarak yansıdı. Tüm dünya ülkeleri bu krizi derinden hissetti.

Enerji krizi

Petrolden doğalgaza, kömürden yenilenebilir enerji kaynaklarına enerjinin hemen her alanında fiyat artışlarıyla kendisini gösteren kriz, savaş ile daha da büyüdü. Avrupa ülkeleri özellikle 2022'nin ilk aylarından itibaren hızla artan doğalgaz ve elektrik fiyatlarıyla karşılaştı. Yaptırımlar ve gaz tedarikinde yaşanan sorunlar nedeniyle başta Avrupa'da enerji krizi ciddi bir boyuta ulaştı.

Avrupa ülkeleri enerji krizine çareler aramaya devam ediyor. İklim krizi nedeniyle ve kitlelerin baskıları sonucu çevreci politikalara yönelen Avrupa ülkeleri, kömür madenlerini ve santralleri devreye sokmaya, nükleer santrallerinin faaliyet sürelerini uzatmaya başladı.

Göçmen krizi

Dünyanın en büyük sorunlarından biri göçmen krizi. Rusya-Ukrayna savaşı ile 7 milyondan fazla kişinin bir anda Avrupa ülkelerine yönelmesi krizi daha da büyük bir sorun haline getirdi.

Nisan: Elon Musk Twitter'i satın aldı

Sistemin bunalımı zengin ve yoksul arasında uçurumu büyütürken, Tesla ve SpaceX'in sahibi Elon Musk, Nisan ayında olaylı bir şekilde 44 milyar dolara Twitter’ı satın aldı. İlk iş olarak, CEO ve üst düzey yöneticiler dahil, şirket çalışanlarının yarısın işten çıkardı. ‘Mavi tik’ uygulamasını ücretli hale getirme, karakter sınırlamasını kaldırmaya kadar birçok radikal değişiklik kararını açıkladı. Musk’ı Twitter ile ilgili eleştirisel haber yapan bazı gazetecilerin hesaplarını kapattı. ABD Başkanı Biden olmak üzere birçok rejim ile sorun yaşayan Musk, insan hakları örgütleri tarafından nefret söylemi ve yanlış bilgi içeriği tehlikesini artırmakla eleştiriliyor. Musk, son olarak Twitter'i bırakacağını açıklamasını yaptı.

Mayıs: İsveç ve Finlandiya'dan NATO adaylığı

Savaş Avrupa'nın güvenliğinin ABD emperyalistleri veya NATO olmadan sağlanamayacağı fikrini pekiştirmiş olmalı ki, İsveç ve Finlandiya'yı benzer bir Rus işgalinden korunmak için harekete geçti. 18 Mayıs 2022'de NATO adaylık başvurusunda bulundular. Türkiye özellikle de İsveç'in, PKK'ya doğrudan destek ve üyelerine siyasi sığınma hakkı verdiğini, maddi yardımlarda bulunduğunu iddia ederek buna onay vermeyeceğini açıkladı. 28 Haziran’da da İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelik süreçleri hakkında Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında üçlü memorandum imzalandı.

Haziran: ABD'de Kürtaj hakkını koruyan 50 yıllık kararın feshedilmesi

ABD'de kürtaj hakkını koruyan 50 yıllık kararın 24 Haziran'da ABD Yüksek Mahkemesi tarafından feshedilmesine karşı protestolar yükseldi, birçok kentte gösterileri düzenlendi.
Yüksek Mahkeme’nin kürtaj hakkını anayasal olarak garanti altına alan 1973 tarihli kararı iptal etmesinin ardından birçok cumhuriyetçi eyalette kürtajın yasaklanması için kanun teklifleri verildi. Oklahoma, Tennessee, Indiana, Arizona ve Teksas’ta kürtaj yasaklandı.

Ağustos: ABD'nin Tayvan ziyareti ve Pasifik’te çatışma tehdidi

Çin ve ABD emperyalizmi arasındaki rekabet ve Tayvan sorununun yarattığı gerilim 2022 yılında daha da arttı. Bilindiği gibi Çin'in Pasifik bölgesindeki etkisini artırırken ABD emperyalizmi de Çin'e karşı bölgesel ittifakları güçlendirme siyasetini sürdürüyor.

Bu çerçevede ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi ve heyetinin Çin'in tüm uyarı ve protestolarına rağmen 2 Ağustos'ta Tayvan'ı ziyaret etmesi ABD-Çin arasındaki gerilimi had safhaya çıkardı.

Ziyaret öncesi Çin'in iki uçak gemisi limanlarından ayrılırken, ABD donanmasının Pasifik'teki 7. Filosu’na bağlı savaş gemisi, harp filosuyla Güney Çin Denizi'nde Tayvan istikametinde harekete geçti. Uçağın adalara yaklaştığı sıralarda Çin'e ait "S-35" savaş uçaklarının Tayvan Boğazı'nı geçtiği bildirildi. Öte yandan Amerikan savaş uçaklarının, Tayvan yakınındaki Okinava Adası'ndan kalktığına dair haberler geldi.

Bu gerilimler içinde Pelosi ve heyeti Ada'ya ulaştı. Ertesi gün Tayvan lideri Tsai Ing-wen ile bir araya gelen heyet, temaslarının ardından aynı gece Tayvan'dan ayrıldı. Tüm dünya endişe içinde 2 Ağustos'taki bu ziyareti izledi

Çin ordusu, ziyarete tepki olarak Tayvan çevresinde askeri tatbikatlara başladı. 7 gün süren tatbikatlar, Tayvan'ın çevresinde fiili abluka oluşturdu

Tayvan gerilimi aralık ayında durulmuş görünse de hala devam ediyor.

Eylül: İran işçi ve emekçileri ayağa kalktı

İran’ın başkenti Tahran’da 13 Eylül’de “ahlak polisi” devriyeleri tarafından “başörtü kurallarına uymadığı gerekçesiyle” gözaltına alınan 22 yaşındaki Kürt kadın Mahsa Emini’nin gözaltında gördüğü şiddet sonucu hayatını kaybetmesi ülkede yüz binleri sokağa döktü. İranlı kadınların sesine ses olan milyonlarca insan dünyanın dört bir yanında sokaklara döküldü.

Mollalar rejiminin baskıları, gözaltıları ve idamları başta kadınlar olmak üzere İran işçi ve emekçilerini durdurmaya yetmiyor, sokaklarda haykırılan özgürlük şiarlarını bastıramıyor. Yaklaşık 4 aylık süreçte 31 eyalette, yani ülkenin tüm eyaletlerinde protestolar gerçekleşti.

Üniversite öğrencileri dersleri boykot ettiler. Lise öğrencileri sokakta eylem yaptı, sınıflarını protesto alanlarına dönüştürdüler. Erdebil’de liseli kız çocuğu Esra Panahi polis tarafından öldürüldü. İşçi hareketi eylemlerin başlamasıyla yeniden yükseldi ve birçok sektörde işçiler greve gitti. Buna öğretmenler, sağlıkçılar ve şoförlerin grevi eklendi. Birçok ilde esnaf kepenk kapattı.

Gösteriler zorunlu örtünmeye yönelik tartışmaların yeniden açılmasına neden oldu.

Norveç merkezli İran İnsan Hakları Örgütü (IHR) gösterilerde öldürülenlerin sayısının 470’yi aştığını, iki kişinin idam edildiğini, 100 kişinin idam veya hapis cezası alma ya da infaz edilme riskiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı.

Mollalar rejiminin her türlü baskı, işkence, ölüm ve zulmünün karşısında geri adım atmayan İran işçi ve emekçilerinin mücadelesinin etkisinin 2023’te de devam edeceği kesin.

Ekim: İngiltere’de siyasal kriz

İngiltere’de Brexit sonrası çalkantılar devam ederken, İngiliz Başbakanı Boris Johnson COVID-19 döneminde yaptığı partilerle uzun süre eleştirilere maruz kalmıştı. Johnson kabinesindeki istifalar sonucu görevden ayrılmak zorunda kaldı. Başa geçen Liz Truss daha ilk günden vaat ve politikalarında sıkıntılar yaşadı. Truss, ciddi finansal dalgalanmalara sebebiyet veren bu ‘hatalar’ için ‘özür dilemesine’ karşın, eleştiri oklarının hedefi haline geldi. Liz Truss, 45 gün görevde kalarak İngiltere tarihine ‘en kısa süre görev yapan başbakan’ olarak geçti.

Truss'un ardından başbakanlık koltuğuna tek aday olarak Maliye Bakanı Rishi Sunak oturdu ve İngiltere tarihinin ilk Hint kökenli başbakanı olarak tarihe geçti. Sunak'ın Hindistan'daki en zengin sermayedarlardan biri olan milyarder Nagawara Ramarao Narayana Murthy’nin kızı Akshata Murthy ile evliliği siyasi tartışmalara neden olmuştu. Eşiyle birlikte 730 milyon sterlin değerindeki servetiyle dünyanın en zenginleri arasında yer alan Sunak’ın eşinin milyonlarca dolarlık denizaşırı kazançları için vergi ödemediği yönündeki haberler, uzun süre İngiltere’nin gündeminden düşmemişti.

Ekim: İtalya'da ırkçı faşist parti iktidarda

Göç dalgasının sonuçlarından biri de 2022 yılında Avrupa'da ırkçı faşistler partilerin yeniden yükselmesi olarak yansıdı. İtalya’da Giorgio Meloni yabancı ve göçmen krizi üzerinden yaptığı gerici ve faşist propagandaları sonucu iktidara oturdu.

İsveç'te de seçimlerde, ırkçı faşist İsveç Demokratlar Partisi’nin (SD) oy oranını yüzde 20,5'e kadar yükselterek ülkenin 2. büyük partisi durumuna geldi.

Fransa’da Nisan ayında gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda, Emmanuel Macron seçimleri kazansa da seçim "Le Pen ve aşırı sağın oylarını artırdığı tarihi bir seçim" olarak kayıtlara geçti.

Ekim: Brezilya'da Lula kazandı

Brezilya'da 30 Ekim’de gerçekleşen seçimlerin ikinci turunun galibi ırkçı faşist Jair Bolsonaro’yu yenen eski Devlet Başkanı Lula da Silva oldu. Böylece Latin Amerika tarihinde ilk kez 6 büyük ülke, Brezilya, Meksika, Arjantin, Kolombiya, Peru, Şili'de sol yönetimler iktidarda.

Aralık: Afganistan'da kadın haklarına saldırılar artıyor

Afganistan'da Taliban yönetimi 20 Aralık'ta da kız öğrencilerin üniversitelerdeki eğitimini askıya aldı. Şu an, ülkedeki kız öğrenciler sadece 6'ncı sınıfa kadar eğitim alabiliyor

2021’in ağustos ayında ABD’nin güçlerini geri çekilmesinin ardından ülkede yönetimi tekrar ele geçiren Taliban, kadın ve kız çocuklarına yönelik gerici hak ihlallerine her gün yenisini ekliyor. Binlerce kadın gerek "hükümet" kurumları gerekse özel sektördeki işlerinden çıkarıldı ya da işten ayrılmaya zorlandı.10 Kasım'da kadınların örtünme kurallarına riayet etmediği gerekçe gösterilerek parklara, bahçelere, spor salonlarına girişi yasaklandı. Kadınların bir yakını olmadan uzun yolculuklara çıkması da yasaklandı. Ayrıca televizyon kanallarına gönderilen bir talimatname sonrası kadın spikerler peçe takarak haberleri sunmaya başladı. Medya alanında da kısıtlamalar getirilerek ifade ve basın özgürlüğü sınırlandırıldı.

Afgan yönetiminin bütçesinin üçte ikiden fazlasını fonlayan Batılılar, yardımlarını kesmesi ülke ekonomisini derin bir krize sürükledi. Binlerce işyeri kapanmak zorunda kaldı. İşsizlik, yoksulluk ve açlık devasa boyutlara ulaştı.

Aralık: Peru'da Amerikancı sivil darbe ve büyüyen kitle hareketi

Amerikancı sivil darbeyle 7 Aralık’ta Peru Cumhurbaşkanı Pedro Castillo’ya karşı ‘sivil’ darbe düzenleyen Amerikancılara karşı sokağa çıkan emekçi halkın protestoları sürüyor. Gösterilere vahşi bir şekilde saldıran darbeciler çok sayıda kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden oldu

Aralık: Almanya'da darbe iddiaları ve gözaltılar

Almanya'da ülke genelinde 11 eyalette düzenlenen operasyonda, Alman İmparatorluğu Vatandaşı (Reichsbürger) olarak gören 25 kişi gözaltına alındı.

Faşist ve eski ordu mensuplarından oluşan grubun parlamento binasını basarak hükümeti devirmeyi planladıklarından şüpheleniliyor. Gözaltına alınan isimler arasında yerel belediye başkanı ve yakınlardaki birçok bölge sakini ile birlikte Reuss Prensi XIII. Heinrich da bulunuyor.

Heinrich XIII'ün binalarında önemli planlarının şemasının oluşturulduğu Alman hükümetini devirmenin ve Başbakan Scholz'a suikast planlarının konuşulduğu toplantılar yapıldığı, bodrumda silah ve patlayıcı depoladığı, ormanda bazen atış talimi yaptıkları iddia ediliyor.

Reichsbürger grubunda 21 binden fazla kişinin yer aldığı tahmin ediliyor. Bunlar arasında şiddet kullanmaya hazır 2 bin 100 kişinin bulunduğu ifade ediliyor. Reichsbürger grubunda Nazi taraftarı olanlardan tutun da Almanya'yı meşru bir devlet olarak tanımayan gruplara, monarşi altındaki Alman İmparatorluğu fikrini savunanlara kadar çeşitli gruplar yer alıyor.

Aralık: Yıkıcı sonuçlar doğurma riski taşıyan savaşlara yönelik hazırlık

Haziran ayında NATO bir stratejik belgesi yayınlayarak Rusya ve Çin gibi “nükleer silahlı akran rakiplere karşı yüksek yoğunluklu, çok alanlı savaş için” hazırlanması gerektiğini duyurmuştu.

Çin ile ilerideki bir çatışmaya hazırlanma ve Ukrayna'da Rusya'ya karşı süren savaş nedeniyle 2022 yılında ABD, Almanya ve Japonya, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük askeri bütçelerini onayladı.

Geçtiğimiz 29 Aralık günü ABD Senatosu, 858 milyar dolarlık Ulusal Savunma Yetki Yasası’nı (NDAA) onayladı. Bu bütçe, hem Beyaz Saray tarafından talep edilenden 45 milyar dolar daha fazla hem de Pentagon’un talep ettiğinden fazla. Bütçe askeri harcamalarda geçen yıla kıyasla yüzde sekizlik, 2016 Pentagon bütçesine kıyasla ise yüzde 30’luk bir artışa denk geliyor. Bu, bir ABD hanesinin reel gelirinin son 12 ayda yüzde üç oranında azaldığı bir dönemde gerçekleşiyor.

30 Aralık günü Japon hükümeti ülkenin askeri bütçesini iki katına çıkarırken, yeni bir ulusal savunma stratejisi açıkladı. Japonya Çin’i bir hücum saldırısıyla vurabilecek uzun menzilli füzeler tedarik edecek.

Almanya'da Alman askeri harcamalarını iki katından fazla arttıran 100 milyar dolarlık harcama paketini 2022 başlarında Alman meclisinden geçmişti. Bunun bir parçası olarak 28 Aralık günü Almanya Parlamentosu Bütçe Komisyonu, ABD’den nükleer kapasiteli F-35 uçaklarının satın alınmasını onayladı.

Aralık: Dünya Kupası, Arjantin, Messi ve işçi ölümleri

Yılın son günlerine damgasını vuran Katar'da düzenlenen Dünya Kupası oldu.

2011 yılında FIFA temsilcilerinin dünya kupası seçimlerinde Katar lehine oy kullanmaları için 1,5 milyon dolar rüşvet aldığı iddialarına, olimpiyatlar için hazırlanan stadyum vb. gibi inşaatlarda çalıştırılan çoğu göçmen binlerce işçinin cinayeti sonucu can vermesine, Katar'da insan hakları ihlallerine, cinsiyetçi yasalara rağmen turnuva Katar'da gerçekleşti.

Maç başına 2.7 gol ile dünya kupası tarihinin en çok gol atılan turnuvasında, ilk defa kadın hakemler görev alırken, Fas, yarı finale kadar çıkan ilk Afrika takımı oldu. Final maçı Arjantin ve Fransa arasında oynandı. Penaltılarla Arjantin'in kazandığı Dünya Kupası’nda, muhtemelen son kez dünya kupasında oynayan ve en iyi oyuncu kupasını da alan Lionel Messi akıllarda iz bıraktı.

İngiliz işçi hareketi 2023 yılını 2022 yılında kapattığı grevlerle selamlıyor

Ülkede yaz ayının başında başlayan grevler, özellikle yılın üçüncü çeyreğinde eklenen ve aralık ayında her gün yaşanan grevlerle birlikte dev bir dalgaya dönüştü. Artan hayat pahalığı karşısında maaşları eriyen işçi ve emekçiler, enflasyonun altında bir ücret artışını reddediyorlar. Farklı işkollarında çok sayıda işçi sendikasında oylamalarda art arda grev kararı çıktı. Bazı işyerlerinde işçiler tarihinde ilk kez greve çıkarken, bazılarında ise on yıllar sonra yeniden grev yaptı. 1980'lerden beri gerçekleşen grevlerin en büyüğü ile karşı karşıya bulunan ülkede bu dalga şimdilik kırılacak gibi görünmüyor. Grevler yeni yılda da sürecek.

2022 yılı içinde iklim krizinin etkileri de artış gösterdi

28 Ağustos'ta Pakistan'da haziran ayından itibaren etkili olarak devam eden muson yağmurları nedeniyle oluşan seller sonucunda hayatını kaybedenlerin sayısı 1500’e yaklaştı. 7 milyon kişi de yerinden oldu.

Eylül ayında ABD ve Küba’yı vuran Ian Kasırgası, 100 milyar dolar hasara neden oldu.

Kasım ayında Mısır’da düzenlenen ve 12 gün süren COP27 Zirvesi, gelişmekte olan ülkeler için çevre kirliliğine orantısız bir şekilde etki eden zengin ve gelişmiş ülkelerin, savunmasız ve gelişmekte olan ülkelere ödeme yapmasını öngören anlaşmayla son buldu.

Dünya küresel ısınmanın artan etkisiyle 2022 yılı da rekor sıcakların yaşandığı yıl oldu. Avrupa, tarihinin en sıcak günlerini yaşadı. Çok sayıda orman yangını meydana geldi. 2022 başından 23 Temmuz'a kadar geçen sürede 1926 orman yangını meydana geldi.

İtalya'da son 70 yılın en şiddetli kuraklığı yaşandı. Pakistan ve Hindistan'da ısı 51 dereceyi aştı.

İngiltere'de 19 Temmuz günü 40 dereceye vardı ve ülke tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı.

DSÖ verilerine göre 2022 yazında aşırı sıcaklar sebebiyle Avrupa'da en az 15 bin kişi hayatını kaybetti. İspanya'da 4 bin ve Almanya'da 4 bin 500 kişi, İngiltere'de 3 bin 200, Portekiz'de ise binin üzerinde kişi öldü.

2023'te küresel sıcaklıkların sanayi devrimi öncesine göre 1,08 ila 1,32 derece fazla olacağı öngörülüyor. 2023 yılında 2022'den daha sıcak olacak günler bekliyor.

***

Kovid salgını, ardından Ukrayna'da süren savaş Avrupa’daki işçi ve emekçileri derinden etkiliyor. Ekonomide durgunluk, iflaslar, işsizlik, gelecek korkusu, reel ücret kayıpları, tırmanan enflasyon, enerji krizine neden olduğu ısınma giderlerinin fahiş artışı, ev kiralarının Avrupa metropollerinde oturulamaz biçimde artması, iklim krizi, yaşamı dayanılmaz kılmakta.

İngiltere’de, işçi ve emekçiler tüm bu sorunlar için eyleme geçiyorlar. Fransa ve İspanya gibi birçok ülkede sınıf hareketi ve kitle hareketi henüz kendi gücünü açığa vurmuş değil. Almanya’da işçi emekçiler hükümetin verdiği sözde yardımlarla tepkilerini kitlesel ve yaygın eylemliliklerle yeterince gösteremiyorlar.

2022 yılında krizlerin yol açtığı ve giderek tırmandırdığı eşitsizlikler, yoksulluklar, açlık ve sefalet, evsizlik, yarınlar için duyulan endişe, belirsizlik, hoşnutsuzluklar, kaygı, işçi ve emekçi kitlelerde öfkeyi büyütmekte. 2023 yılı işte bu öfkenin patladığı ve sokağa taştığı yıl olacaktır. Bunun emareleri şimdiden işçi ve kitle hareketinde yeterince görünmektedir.