Suudi Arabistan ordusunun savaş uçakları 2015 yılından bu yana Yemen’i bombalıyor. Hava bombardımanıyla yetinmeyen Suudi rejimi, sıkı bir abluka da uyguluyor. Yemen halkını aç-susuz-ilaçsız bırakarak teslim alabileceklerini sanıyorlar. Elbette bu yöndeki beklentileri kursaklarında kaldı, kalmaya da devam edecek.
Suudilerin bir numaralı suç ortağı Birleşik Arap Emirlikleri’dir (BAE). “Arap Koalisyonu” adıyla anılan oluşumda onlarca devlet yer alsa da Yemen halkına karşı savaşı dolaysız bir şekilde yürüten Suudi Arabistan’la BAE’dir.
ABD-İngiltere ikilisi başta olmak üzere, emperyalist merkezler bu vahşi saldırganlığa politik-diplomatik destek verdiler. Bu ülkelerin büyük tekelleri ise Körfez şeyhlerine on milyarlarca dolarlık silah sattılar. Bu yıkıcı savaşın ağır bedelini ise Yemen halkı ödedi/ ödüyor.
Suudilerle suç ortaklarının hedefi, Yemen’de kukla bir rejim kurmaktı. Ancak Husilerin sergilediği direniş, Körfez şeyhlerinin heveslerini kursaklarında bıraktı. Sana’daki yönetimi yıkamadıkları gibi, kendileri birbirine düştü. Geçen ay Suudi işbirlikçileri ile BAE işbirlikçileri birbiriyle çatıştılar. BAE’nin desteği ile Aden merkezli ‘özerk yönetim’ ilan edildiğinde, Suudi Arabistan bundan rahatsız olduğunu gizlemedi. Yine de bu ikili halen Yemen halkına karşı suç işlemeye devam ediyor.
Yıkıcı savaşın sonuçları halk için çok ağır oldu. Ülke nüfusunun %70’i gıda yardımıyla hayatta kalmaya çalışıyor. Birçok temel gereksinim bile karşılanamıyor. Emperyalistlerin desteklediği Suudi savaş aygıtı altyapı tesislerini, hastaneleri, zaten sayıları az olan işletmeleri de bombaladı. Yıllardır devam eden bombardımana rağmen Suudiler, Husilerin Sana’da müttefikleriyle birlikte kurdukları yönetimi yıkamadılar. Buna karşın hava bombardımanları devam ediyor.
Suudiler, daha önce önerilen barış görüşmelerini kabul etmek yerine sabote ettiler. Bu ise savaşın uzamasına yol açıyor. Bu arada Husiler de geliştirdikleri füzelerle Suudi reminin başkenti Riyad’daki bazı hedefleri vurmaya başladılar. Oysa Riyad’daki şeriatçı rejim engel olmasaydı, çatışmalar çoktan biterdi. Ancak bu Ortaçağ artığı rejim, bombalamaya devam ederek savaşın bitmesine izin vermiyor.
***
Suudi rejimi ile suç ortaklarının Yemen halkını hedef alan saldırılarını riyakarca izleyen BM, yine taraflara ateşkes çağrısında bulundu. Bu çağrının ne kadar karşılık bulacağı belli değil. Zira ABD-İngiltere desteğine yaslanan Suudi rejimine hiçbir yaptırım talep etmeyen BM, saldırganla saldıranı aynı kefeye koyarak “tarafsız” havalarına giriyor.
Ateşkes çağrısıyla birlikte BM bir ‘anlaşma taslağı’ da sundu. BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffith’in hazırladığı taslakta, “Tüm ülke genelinde ateşkes, halkın sıkıntılarını hafifletmeye yönelik bazı insani ve ekonomik tedbirler ve Covid-19’a karşı önlemler” alınması istendi.
Anlaşma taslağında savaş esirleri, maaşlar, havaalanları, limanlar ve vilayetler arasında ana yollara ilişkin sorunların çözümüne dair adımlar atılması isteniyor. Başkent Sana’daki Uluslararası Havalimanı’nın açılarak mal girişinin sağlanması, Hudeyde’deki limanlara petrol ürünleri ve ticaret gemilerinin girişine konulan engellerin kaldırılması gibi önlemler de yer alıyor.
Sana Uluslararası Havalimanı ile Hudeyde limanlarının açılması büyük bir önem taşıyor. Zira Yemen’e temel ihtiyaç malzemelerinin ulaştırılmasından bu iki merkezin belirleyici bir önemi var.
BM çağrısının herhangi bir yaptırım içermemesi, Suudilerle suç ortaklarının elini serbest bırakıyor. Bu canilerin ‘çağrı’ sınırlarında kalan BM planına uyma olasılıkları düşük. BM planının uygulanabilmesi için, saldırganlara bir yaptırım içermesi gerekirdi. Fakat bu durumda da ABD-İngiltere ikilisi tarafından veto edilecekti. Zira Trump’ın Suudilerle yaptığı silah anlaşmaları yüz milyarlarca dolarla ifade ediliyor. İngiltere’den Suudi Arabistan’a yapılan silah akışı da devam ediyor. Yemen halkının yaşadığı felaketler umurlarında bile değil. Ortaçağ artığı şeriatçı Suudi rejimi silah alıcısı olduğu sürece ABD ile İngiltere’nin “değerli ortağı” olmaya devam edecek.
Taraflar henüz çağrıya dair bir açıklama yapmadı. Husiler uzun süreden beri ateşkes talep ediyorlardı. Elbette ateşkes için, Suudi Arabistan’la suç ortaklarının saldırılarını durdurmalarını şart koşuyorlar. Bu konudaki tüm girişimler şu ana kadar Suudi rejimi tarafından engellendi. Bu BM çağrısının uygulanabilmesi için de Suudi rejiminin ciddi bir basınç altına alınması gerekecek. Aksi halde bu girişimi de baltalamak isteyecektir.