Dünya ölçüsünde giderek artan iktisadi, sosyal ve siyasal saldırılar, kadınlar üzerindeki çifte sömürü ve baskıyı daha da ağırlaştırıyor. Bunlara karşı ise kadınların mücadelesi dünya ölçüsünde giderek güç kazanıyor. İsviçre’de de kadınlar, toplumsal yaşamın her alanında karşı karşıya kaldıkları çifte baskı ve sömürüye karşı kitlesel olarak sokaklara çıkıyor. “Kadın grevi”, İsviçre’de kadın mücadelesinin en önemli eylemlerinden birini oluşturuyor. Son yıllarda süreklilik kazanan “Kadın grevi”, bu yıl da gerçekleştirildi.
14 Haziran 1991’de ülke çapında yapılan ilk kadın grevinin üzerinden 33 yıl geçti. Eylem için bu yıl da çeşitli dernek, kadın platform ve örgütleri, ilerici-sol çevreler ve sendikalar, 14 Haziran’da kadın grevi çağrısında bulundu. “Bizim bedenimiz, bizim sokağımız, bizim dünyamız!” şiarıyla yapılan çağrı, İsviçre’nin birçok kentinde gerçekleştirilen gösteri ve yürüyüşlerle yanıt buldu. Taleplerin odağında eşit ücret ve eşit haklar vardı. Çünkü kadınlar hala erkeklerden düşük ücret ve düşük emekli maaşı alıyor. Daha fazla ücretsiz iş üstleniyorlar. Çalışma yaşamında ve hayatın her alanında ayrımcılık ve tacizle karşı karşıya kalıyorlar.
Dolaysıyla eşit ücret uygulaması, ücret artışları, emeklilik yaşı yükseltilmeden insan onuruna yakışan, yaşanabilir emeklilik maaşı, esnek çalışma yerine planlanabilir ve aileye uygun çalışma saatleri, çalışma saatlerinin kısaltılması, 30 ila maksimum 35 saatlik çalışma haftası, çocuk bakımının bir kamu hizmeti olarak düzenlenmesi, herkese ücretsiz sağlık ve eğitim, işyerinde cinsiyetçilik yerine saygı, cinsel şiddete sıfır tolerans ve faillere yaptırım gibi talepler, bu yılki kadın grevinde öne çıktı. Bu talepler uğruna cuma günü İsviçre’nin en büyük kentleri başta olmak üzere onlarca kent ve kasabada ağırlığını genç kadınların oluşturduğu her yaştan on binlerce kadın sokaklara çıktı.
***
Basel’deki eylem için saat 16.30’da Theatreplatz’ta toplanıldı ve burada konuşmalar yapıldı. Toplanan binlerce kadın, en önde “Feminist Kadın Grevi” pankartı arkasında saat 18.00’de coşkulu sloganlarla yürüyüşe geçti.
Bunun ardında “Sınıfa karşı sınıf, Patriyarka’ya karşı mücadele!” pankartı yer aldı. Yürüyüş, Wettstein Köprüsü üzerinden Kleinbasel’e oradan Mittlere Brücke üzerinden Theatreplatz’a doğru devam etti. Yürüyüş güzergahı boyunca birçok noktada kortejler durdu ve konuşmalar yapıldı.
Binlerce kadının katıldığı yürüyüşte sıklıkla, “Eşit işe eşit ücret!”, “Yaşasın enternasyonal dayanışma!”, “Dayanışma direniş demektir, seksizme karşı mücadele her yerdedir!”, “Politikalarınıza yanıtımız, okullarda ve fabrikalarda grevdir!”, “Banka ve tekellerin egemenliğini yıkın!”, “Tanrı’ya, Devlet’e ve Patriyarka’ya hayır!”, “Benim bedenim, benim seçimim, benim haklarım ve benim sesim!” gibi sloganlar atıldı.
Filistin halkıyla dayanışma ve siyonizmi lanetleme de yürüyüşün önemli bir temasıydı. Eylemi örgütleyenler Basel’deki eyleme on bini aşkın kişinin katıldığını açıkladı.
Kızıl bayrak / Basel