Türkiye devrim tarihinde benzersiz yerleri olan '71 devrimci çıkışının önderleri Denizler, Mahirler ve Kaypakkayalar 14 Mayıs günü Frankfurt’ta gerçekleştirilen bir etkinlikle anıldı.
Etkinlik hazırlık çalışmaları kapsamında Frankfurt ve Rüsselsheim’de “Ölümsüzlüklerinin 50. Yılında devrimci önderleri anıyoruz. Adları devrim çağrısıdır!” şiarlı afişler yapıldı. Yine aynı başlıkla hazırlanan el ilanlarıyla hem sosyal medya üzerinden hem de emekçiler ziyaret edilerek etkinliğe davet edildi.
Güneş Tiyatrosu’nda yapılan etkinlik kısa bir açılış konuşmasıyla başladı. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın 6 Mayıs 1972’de idam edilmelerinin; Mahir Çayan ve 10 yoldaşının 30 Mart 1972’de Kızıldere’de katledilmelerinin 50.yılı olduğu belirtildi. Yine aynı dönemin bir başka devrimci önderi olan İbrahim Kaypakkaya’nın ise onlardan sadece bir yıl sonra, 18 Mayıs 1973’te ölümsüzleştiği belirtilerek, onun da 50. Yılını gelecek sene anacağımız ifade edildi.
Konuşmada '71 devrimci hareketinin, parlamentarist ya da orduya umut bağlayan reformist, burjuva sosyalizmini temsil eden ‘60’lı yılların solunun içinden, ancak onu aşarak ileri çıktığı belirtildi. Bu çıkışın tarihsel anlamını vurgulayan açılış konuşması, “onlara sözümüz devrim olacak!” vurgusuyla son buldu.
Ardından Denizler ve Mahirler şahsında tüm devrim şehitleri anısına saygı duruşu yapıldı. Saygı duruşu esnasında Deniz Gezmiş’in idamından önce yazdığı son şiir okundu.
Bunu ’71 devrimci çıkışını konu alan sinevizyon gösterisi izledi. Dönemin Türkiye ve dünyasının sosyal ve siyasal gelişmelerini müzik, görseller ve konuşmalar eşliğinde resmeden sinevizyon gösterisi ilgiyle izlendi.
Ardından TKİP adına bir konuşma yapıldı. Pati konuşmasında da ’71 devrimci çıkışının devrim tarihimizdeki benzersiz yeri bir kez daha hatırlatılarak, bugün andığımız devrimci önderlerin içinde yetiştikleri Türkiye ve dünyadaki politik tabloya açıklık getirildi. Örgütlü devrimci kimlik başta olmak üzere devrimci pratik, dava insanı, siper yoldaşlığı, ihtilalcilik ve direnişçi kimlik gibi üstün değerlerin onlardan bize miras kaldığı hatırlatıldı. Devrimciliğin olmazsa olmazı olan bu nitelikleri bugün kıskançlıkla sahiplenen ve devrimci teori alanında, “proletarya sosyalizmi” çizgisiyle onları aşarak ileriye taşıyan sınıfın devrimci partisinin onların gerçek mirasçısı olduğu belirtildi.
Derin bir çürüme içinde bulunan emperyalist kapitalizmin karşı karşıya bulunduğu çok yönlü krizlerin, bu sistemin insanlığa nasıl karanlık bir gelecek hazırladığının kanıtı olduğu belirtilerek, hegemonya geriliminin somut göstergesi olan Ukrayna savaşına işaret edildi ve buna karşı emekçilerin devrim ve sosyalizm yolunu tutmak dışında bir çarelerinin olmadığı vurgulandı. Her gün dünyanın bir başka yerinde patlak veren kitle hareketlerinin, zaman zaman geriye çekilseler bile, döne döne tekrarlanacağı ve en sonunda devrimci bir yola gireceğine olan inanç dile getirildi.
Dünya ve Türkiye’deki sosyal ve siyasal gelişmelerin döne döne öncü devrimci partilere olan ihtiyacı ortaya çıkardığını, günün en önemli devrimci görevinin devrimci öncüyü güçlendirmek olduğu ifade edildi. Son olarak, ’71 devrimciliğinin mirasını, onların devrimci özüne sırtlarını dönen parlamentarist/reformist solun değil, sınıf devrimcilerinin temsil ettiği, “Türkiye’de en uzun koşunun” bu sayede tamamlanacağı belirtildi.
Genç yoldaşların hazırladığı şiir dinletisinde, onları anlatan çeşitli şiirlerin yanı sıra, ailelerine yazdıkları son mektuplar, mahkeme savunmaları ve son sözlerinden örneklerin de sunulduğu dinleti beğeniyle izlendi.
Etkinliğin son bölümünde sahne alan müzisyen dostumuz Erol Demir, sazı eşliğinde ’71 devrimcilerine dair eserlerden oluşan bir dinleti sundu. İlgi ve beğeniyle karşılanan dinletinin ardından etkinlik sona erdi. Devrimci geçmişimizin yaratıcıları olan devrimci önderlerin anılarına yaraşır bir coşku ve nitelikte geçen etkinliğe dair emekçiler de beğenilerini dile getirdiler.
Frankfurt’tan Komünistler