Yüzde 1’in servet payı krizle yüzde 42'ye düştü - Mustafa Sönmez

2018’de 1,6 trilyon dolar olarak ölçülen Türkiye servetinden, yüzde 5’in payı yüzde 71, yüzde 1’in payı ise yüzde 54 olarak ölçülüyordu. Krizle birlikte servetteki 257 milyar dolarlık erime sonucu, 2019’da yüzde 1’in payı da yüzde 42,5’e indi.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 27 Kasım 2019
  • 23:13

Türkiye’nin 2018 ortalarında girdiği ekonomik kriz, etkilerini ülkenin gelir ve servet bölüşümünde de gösteriyor. 2019 yılına ait gelir bölüşümünün sonuçlarını Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) henüz üretmedi ama Credit Suisse tarafından on yıldır gerçekleştirilen Küresel Servet Raporu’nun 2019’a ait olanı, 2019’da serveti eriyen ülkeler arasında Türkiye’nin önemli bir yer tuttuğunu belirtti. Bu erimede, yaşanan ekonomik krizi tetikleyen yerli para TL’nin Amerikan Doları karşısında hızlı değer kaybı, ulusal gelirin artmak yerine gerilemiş olması ve servetin omurgasını oluşturan gayrimenkul değerlerindeki hızlı aşınma etkili oldu. Credit Suisse Araştırma Enstitüsü raporundaki verilere göre Türkiye’nin 2018’de toplam servetinden yüzde 54 pay alan yüzde 1’lik en zengin kesiminin servet payı, erozyonla beraber ciddi ölçüde etkilendi ve 2019 yılında yüzde 1’lik azınlığın servet payı yüzde 42,5’e kadar geriledi. 

Bilindiği gibi, gelir ve servet bölüşümünü ortaya koyan veriler, bir ülkenin, hatta dünyanın sosyal ve siyasal yapısı hakkında da fikir verirken bölüşümün yıllara göre değişimi, hem tek tek ülkeler hem de dünyada yaşanan siyasi değişimlerin arka planında neyin yattığına dair önemli ipuçları içerir.

Türkiye’nin de aralarında olduğu birçok ülkede her yıl yaratılan ulusal gelirden, yani gayri safi yurt içi hasıladan (GSYH) hanelere kâr, faiz, rant ücret vb. gibi kategorilerle girenlerin toplumsal kesimler arasında nasıl paylaşıldığını ankete dayalı olarak “Gelir Dağılımı Araştırmaları” saptar. Gelir dağılımı araştırmaları Türkiye’de de geçmiş dönemlerde belli aralıklarla, 2002 yılından bu yana da yıllık olarak TÜİK tarafından gerçekleştirilmekte ve kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Kişilerin sahip oldukları “servet”in dağılımını araştıran çalışmalar ise Türkiye’de yapılmıyor. Bu araştırmayı, merkezi İsviçre’de bulunan Credit Suisse (CS) adlı bankanın araştırma enstitüsü, tüm dünya için 2010 yılından bu yana yıllık olarak yapıyor ve yayımlıyor. 

Servet tanımı, kişilerin mevduat, hisse senedi, bono, altın, mücevher gibi kıymetli taşınır varlıklarının yanı sıra sahip oldukları arsa, daire, bina gibi gayrimenkulleri, yani taşınmazları da kapsıyor. Her yıl, toplam gelirden alınan pay kişinin servetini çoğalttığı gibi, varlıklardaki değer artışları ya da azalışları, serveti büyütüyor ya da küçültüyor. CS, ülkelerin servetlerini yerli paralarla tahmin ettikten sonra onları Amerikan Doları’na çeviriyor. Dolayısıyla yerli paraların Amerikan Doları karşısındaki değer kazanmaları ya da kaybetmelerine bağlı olarak da servetler yıllık değişimler gösterebiliyor. 

CS 2019 raporu, dünyada kişilerin elde tuttukları servetin 2019 yılında 361 trilyon dolar olduğunu saptadı. 2018 yılında bu servet 352 trilyon dolara yakındı. Bekleneceği gibi, servetin yüzde 30’a yakını ABD’de. Dünya servet havuzundan Çin yaklaşık yüzde 18, Japonya yüzde 7, Almanya, İngiltere, Fransa, yaklaşık yüzde 4’er pay alıyorlar. Yani dünya servetinin üçte ikisi bu altı ülkede toplanıyor. 

Dünya servetinin paylaşımında yıllar geçtikçe iyileşme değil, ürkütücü bir adaletsizlik hızla büyüyor. 2019 yılında dünya servetinin yüzde 45’ine yüzde 1’lik bir azınlığın sahip olduğu görülüyor. Bu durum, 2000’li yıllar boyunca dalgalanmalarla sürüyor. Dünya piramidinin tepesindeki yüzde 5’lik azınlık toplam servetin yüzde 70’ine, yüzde 10 ise yüzde 82’ye yakınına sahip. Bu durumda dünya nüfusunun yüzde 90’ını oluşturan ezici yığınlar, servetin ancak yüzde 18’ine sahipler. Küresel kapitalizm, bu insafsız servet bölüşümü ile varlığını sürdürmekte zorlanıyor. 2008-2009 global krizinin dinamiğini oluşturan bu adaletsizlik, bundan sonra da yeni krizlerin kaynağı olmaya devam edecek gibi görünüyor. 

Toplamda 361 trilyon dolar olarak saptanan dünya servetinin 2019’da Türkiye’deki parçası 1 trilyon 355 milyar dolar. Bu, dünya servetinin binde 3,7’si demek. 2018 yılında bu pay binde 4,5 idi. 2003 sonrası yabancı kaynak girişinin artması ile yılda yüzde 6-7 dolayında büyüyen Türkiye ekonomisinde gelirler, ardından servetler de büyüdü. Ancak, iç pazara dönük, gayrimenkul köpüğünü de içeren bu dönem, dış kaynak girişinin önce yavaşlayıp sonra durması sonucu yerini durgunluk ve gerilemeye bıraktı. Özellikle 2018’den başlayarak yıllık ulusal gelirde gerileme yaşandı, gayrimenkul değerleri hızla aşındı, TL’nin hızla değer kaybı Türkiye’nin servet tutarını da olumsuz etkiledi. 

Türkiye’nin 2018 ortalarında girdiği krizle servette erimeyi CS raporu bir yılda 257 milyar dolar olarak saptıyor. Türkiye servetindeki erimede, ulusal gelirde gerilemenin ve GSYH’nın IMF tahminine göre 744 milyar dolara, kişi başına gelirin de 8 bin 960 dolara kadar inmesinin etkisi var. Türk Lirası’nın Amerikan Doları karşısında bir yılda uğradığı yüzde 20’nin üstündeki değer kaybı önemli bir etken. Bunun yanı sıra servetin dörtte üçünü oluşturan gayrimenkullerin fiyatlarındaki sert gerilemeler, Türkiye’de bir yılda yüzde 16’yı bulan erimenin ana nedenlerinden.

Türkiye’de 2002’den beri iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) izlediği inşaata, daha çok da bina inşaatına dayalı büyüme süreci, servet birikiminde gayrimenkulün ağırlığını artırdı. Özellikle İstanbul rantına dayalı büyüme süreciyle gayrimenkul sahiplerinin servetleri katlandı. Ne var ki 2018 ve 2019’da konut fiyatlarında sırasıyla yüzde 6 ve yüzde 4’te kalan artışlar, tüketici enflasyonundaki sırasıyla yüzde 20 ve yüzde 12 (2019 tahmini) dolayındaki artışların çok gerisinde kalınca servetlerin değerinde de önemli aşınmalar görüldü. 

CS 2019 raporuna göre, 2018’de 1,6 trilyon dolar olarak ölçülen Türkiye servetinden, yüzde 10’luk kesim yüzde 81 dolayında pay alıyordu, yüzde 5’in payı yüzde 71, yüzde 1’in payı ise yüzde 54 olarak ölçülüyordu. Krizle birlikte servetteki 257 milyar dolarlık erime sonucu, 2019’da yüzde 10’un payı yüzde 70’e, yüzde 1’in payı da yüzde 42,5’e indi.

Bu aşınma, ülkedeki servet eşitsizlik katsayısı olan Gini oranını 2018’de 87 iken 2019’da 79’a indirdi (en adaletsizi 100). Eşitsizlik katsayısındaki bu azalışa rağmen Türkiye servetin en eşitsiz dağıtıldığı “yükselen” ülkelerden biri olmayı sürdürüyor. 

Servet dağılımındaki uçurumun büyümesi, siyasi statü ve güç eşitsizliğinin derinleşmesini de beraberinde getiriyor. Gerek küresel gerekse ülke bazında giderek artış gösteren servet uçurumları, kitlesel tepkilerin büyümesine, patlamalara yol açarken siyaseten de temsili demokrasiden diktatörlüklere gidişi körüklüyor. Toplam servetin dağılımını adilleştirmeye yanaşmayanlar, tepkilere sosyal çözümler bularak cevap vermekten çok, baskıcı rejimlere geçişi tercih ettikçe küresel gerilimler ve patlamalar zincirleme artıyor. Dünya toplumsal patlamaların her gün bir yenisine tanık olurken, devamında neyin geleceği de merakla bekleniyor. 

Al-Monitor / 27.11.19