Geçen hafta Amerika’da yaşananlar, Trump gidince “süreç olarak faşizm gerileyecek” beklentilerinin ne kadar boş olduğunu bir kez daha gösterdi.
‘Tarihinin en büyük anayasal krizine doğru’
Neo-con’ların önde gelenlerinden Robert Kagan, eylül ayında Washington Post’ta yayımlanan denemesine “ABD, tarihinin iç savaştan bu yana en büyük siyasi, anayasal krizine doğru gidiyor. Önümüzdeki 3-4 yıl içinde kitlesel şiddet olayları, merkezi otoritenin parçalanması, ülkenin birbiriyle savaşan kırmızı (Cumhuriyetçi-EY) ve mavi (Demokrat-EY) bölgelere ayrılması uzak bir olasılık değildir” saptamasıyla başlıyordu. Kagan’a göre “6 Ocak’ın (Parlamento binasına saldırı-EY) bir daha tekrarlanmayacak tekil bir sapıklık olduğunu düşünmek büyük bir aptallık olacaktı”; “Trump ve taraftarları, 2024 seçimlerinde ne pahasına olursa olsun kazanmak üzere hazırlanıyorlar”dı. Politico’da Jack Shafer da Kagan’ın denemesi üzerine yorum yaparken “Trump’ın meşru yollarla seçimleri kazanma şansı geriledikçe, taraftarlarının darbe dahil her türlü yolu deneme olasılığı artar” diyordu. Tartışmaya katılan, Prof. Daniel Drezner, Foreign Policy’deki yazısını “Seçilmiş liderlerin ve atanmış görevlilerin böyle bir durumda ne yapacaklarını daha şimdiden düşünmeye başlaması gerekir” saptamasıyla bitiriyordu.
Bu yazarlar, yorumlarında kaygılarını dile getirirken aslında, 2024 seçimlerinde adını koymadan bir faşist darbe olasılığından söz ediyorlar. Trump’ın 27 Eylül’de “One America News” (Trump yanlısı) ile yaptığı söyleşide, Demokratlar için “bunlar ülkemizi yıkıyorlar” sözleri de “ne pahasına olursa olsun kazanmak” iddialarını destekliyordu. Öyle ya, ülkeyi yıkıyorlarsa her yurtseverin görevi ayaklanmaktır.
ABD’de faşist hareketi oluşturan ırkçı, kadın düşmanı çevreler de yoğun biçimde bu temayı işliyor, artan sıklıkta şiddet kullanmaya, önlerine çıkacak olanları öldürmeye kararlı olduklarını ifade ediyorlar.
Süreç ilerliyor
6 Ocak günü Trump’ın çevresinin kışkırtmasıyla yaşanan Kongre binasına saldırı olayının soruşturmasında Trump’a hesap sorulamadı. Cumhuriyetçi valiler ve eyalet meclisleri azınlıkların seçimlere katılma oranını düşürmek için bir seri yeni yasayı gündeme getirmeye başladı. Teksas eyaleti, kürtajı tamamen yasakladı. Kürtaj yapan ya da yapmaya hazırlanan kadınları ihbar edenlere de 10.000+ dolar verilecek. İnsanın aklına Atwood’un “Gilead Cumhuriyeti” geliyor.
Geçen hafta Kenosha’da Kyle Rittenhouse, New York’ta Christopher Belter adlı genç adamların yargılandıktan sonra serbest bırakılmaları da ilerleyen sürecin bir semptomuydu.
Rittenhouse, 25 Ağustos 2020 gecesi, İllinois’deki evinden, AR-15 makineli tüfeğini alıp Kenosha’da beyaz bir polisin siyah bir adamı sırtından yedi kez vurarak sakat bırakmasını protesto eden göstericilere müdahale etmek için gelmişti. Kendi ikametgâhı olmayan bir kentte, kendisine ait olmayan bir mülkü elinde silahıyla göstericileri tehdit ederek aklınca korumaya çalışıyordu; silahını elinden almaya kalkanlara ateş açtı, iki kişi öldü üçüncüsü yaralandı. Trump yanlısı olarak bilinen bir hâkimin mahkemesinde jüri Rittenhouse’u suçsuz buldu. Faşist çevreler bayram ettiler. İki Cumhuriyetçi senatör Rittenhouse’a kongrede stajyerlik teklif etti. Demokrat Parti’den Temsilciler Meclisi üyesi, Octavio Cortez’i ölümle tehdit eden bir Cumhuriyetçi temsilci de bu teklifi tekrarladı. Mahkemenin kararı, ırkçılığa karşı gösterilere silahla müdahale etmeyi, duruma göre insan öldürmeyi meşrulaştıran bir örnek oluşturdu.
New York’ta zengin bir hukukçu ailenin oğlu 18 yaşında Belter, dört genç kıza tecavüz etmişti, sekiz yıla mahkûm olması gerekiyordu. Hâkim, Belter’i, “yaşını ve geleceğini düşünerek” hapse göndermek yerine sekiz yıl için adli denetim koşuluyla serbest bıraktı. Bu da faşist çevrelerden kadın düşmanı “incels” (kendi arzuları dışında kadınsız) grupların saldırgan fantezilerine büyük bir tavizdi.
Evet, süreç ilerliyor, gelişmeler Trump ikinci kez başkan olursa ABD’nin birincisinden çok daha hızlı, derin dönüşümler yaşayacağını gösteriyor.
Cumhuriyet / 25.11.21