Brezilya’da devlet başkanı faşist Bolsonaro, henüz ülkede rejimi faşist olarak tanımlanacak bir noktaya taşıyamadı ama “süreç olarak faşizmi” kaygı verecek düzeyde ilerletti. Gelecek yıl yapılacak seçimleri eğer bir biçimde kazanabilirse, sokak enerjisi zayıf kalmaya devam etmekle birlikte, bir Bolsonaro karşıtı cephe inşa etmeyi başarıyor gibi görünen muhalefetin özgüveninin daha da zayıflayacağı, “süreç olarak faşizmin” önünün tamamen açılacağını söylemek kehanet olmaz.
Ancak iyimser olmaya izin veren gelişmeler de var. Bu gelişmeler Bolsonaro’nun çok büyük bir olasılıkla gideceğini düşündürüyor: Önce Ekim 2022’de yapılacak seçimleri kaybederek başkanlıktan gidecek, ardından da pandemi politikalarından dolayı açılan davanın sonucu olarak tutukevine doğru...
Adam faşist ama...
Bolsonaro, yoksul küçük burjuva tabaka içinden geliyor. Yükselmek için orduyu seçmiş ama çok yükselememiş. Adam, geldiği tabakanın, yetiştiği ortamın habitus’unu tam anlamıyla temsil ediyor: Irkçı, homofobik, antikomünist, militarist; bilime, okumuşlara düşman, fanatik dinci; geçmişe ve taşra kültürüne, askeri rejime nostaljik, ek olarak paranoyak. Bolsonaro, askeri diktatörlüğün işkence ve cinayetlerini açıkça savunuyor, sık sık askeri siyasete çekmeye çalışıyor. Adamın, hesabının askeri kullanarak bir “autogolpe” (rejimi darbe ile konsolide etmek) olduğu anlaşılıyor. Bolsonaro’nun destek aldığı bir faşist parti henüz yok.
Adamın, ekonomik politikası başkan olduğundan bu yana sınırsız özelleştirme, Amazon ormanlarını büyük sermayenin kullanımına açma, işçi haklarına cepheden saldırı olarak şekillendi. Ancak hem bu programı yönetmekte başarılı olamadı hem de toplumsal tabanı olan küçük burjuvazinin aşı, maske ve sosyal mesafe alerjisinin ve dini inançların da etkisiyle Covid-19 salgınını tam anlamıyla bir ulusal felakete dönüştürdü. En son marifeti, Lula’nın ilk döneminde başlatılan ayda yaklaşık 200 Real, aile yardımı programına son vererek seçimlerden sonra yeniden değerlendirilmek üzere 400 Real düzeyinde yeni bir yardım getirmek. İlk bakışta iki katına çıkan yeni ödenek aslında bir seçim kandırmacası ve Bolsonaro kazanırsa ortadan kaldırılacağını söyleyebiliriz. Finans sermayesi, enflasyonu azdıracak gerekçesiyle daha şimdiden yakınmaya başladı.
Sonuç, orta sınıfların ve büyük sermayenin önemli bir kesiminin hoşnutsuzluğuna işçi sınıfınınkinin eklenmesi ve Bolsonaro’ya karşı bir seçenek bulma çabalarının artmaya başlaması oldu.
Yeniden Lula
Bolsonaro, 2018’de seçimleri kazandığında, İşçi Partisi eski başkanı ve Brezilya’yı 2003-2011 arasında yönetmiş olan Lula yolsuzlukla suçlanarak tutuklanmıştı. Bu yılın nisan ayında Yüksek Mahkeme o suçlamaları reddedince Lula serbest kaldı, siyasete başkan aday adayı olarak geri döndü ve Bolsonaro karşıtı sol muhalefeti toparlamaya başladı. Dahası, merkez sağın arayışlarının Lula’ya doğru yöneldiği görülüyordu. Lula 1 Aralık’ta nihayet aday olduğunu açıkladı. Şimdi dikkatler “Başkan yardımcısı kim olacak” sorusu üzerine yoğunlaşıyor. Bu bağlamda, Brezilya sanayi burjuvazisinin ve geleneksel seçkinlerinin temsilcilerinden Geraldo Alckmin’in adı öne çıkıyor. Lula’nın ve Brezilya’nın en büyük iki işçi sendikası, Central Única dos Trabalhadores ve Força Sindical’in liderliklerinin Alckmin’in adaylığına olumlu baktığı söyleniyor.
Sonuçları, geçen salı günü yayımlanan, tarafsız bir kamuoyu yoklaması, bugün seçim olsa seçmenin yüzde 48’inin Lula’ya oy vereceğini, Bolsonaro’nun oyunun yüzde 21 düzeyinde kaldığını gösteriyordu. Alckmin’in başkan yardımcı adayı olması durumunda, Bolsonaro’nun tabanından da oy alabileceği, diğer sağ partilerin adaylarının Lula’nın değil Bolsonaro’nun seçmenini kendilerine çekecekleri anlaşılıyor.
Adam gidecek ama olay çıkarmadan gidecek gibi görünmüyor. Yüksek seçim kurulunun başına kendi adamını atadı. Seçimlerde hile yapılacak, çalacaklar söylentisini yaymaya başladı. Taraftarlarına da her fırsatta, “Benim için üç seçenek var: Ya tutuklarlar ya öldürürler ya da kazanırım” diyor. Bu adamlar her yerde hep aynı...
Cumhuriyet / 20.12.21