Demokrat Parti, başkanlık seçimlerini ve senatoda çoğunluğu ele geçirdi. Biden kendisinden beklenmedik düzeyde halkçı politikaları hayata geçirmeye başladı. Amazon işçilerinin sendikalaşma mücadelesini destekledi, sendikalaşmanın önemini vurguladı. Pandemi giderek kontrol altına alınıyor, ekonomi toparlanmaya başladı. Jüri, George Floyd’u öldüren beyaz polisi suçlu buldu. Tüm bunlara bakarak ABD’de Trump gitti ve faşist tehlike ortadan kalktı diye düşünebilir miyiz?
Kökleri çok derinlerde
ABD’de faşist hareketin kökleri, Güney eyaletlerinin köleci geleneğine, iç savaşa ve 100. yılını anmakta olduğumuz 1921 Tulsa katliamına, ABD hegemonyasının gerileme dinamiklerine, 1995’in nisan ayında gerçekleşen Oklahoma bombalama olayına kadar gider. Trump döneminde, bu sürecin unsurları, ırkçılığı adeta meşrulaştıracak biçimde şekillenmeye başladı.
Bu şekillenme şimdi iki kanaldan ilerliyor.
Birinci kanalda Cumhuriyetçi Parti’nin (GOP) seçimlerden çıkardığı dersler var. Hâlâ seçimlerin çalındığını iddia etmeye devam eden GOP, artık bir daha ülkede oyların çoğunluğunu alamayacağına inanıyor. Bu nedenle GOP, seçimleri kazanmaya değil, çalmaya yönelik bir strateji üzerinde çalışıyor. GOP, yönetiminde olduğu eyaletlerde bir taraftan siyahların, Latin Amerika kökenlilerin oy verme haklarını kısıtlamaya yönelik önlemler alıyor, diğer taraftan başkanı seçen delegeleri iptal ederek Washington’a kendi atadıklarını göndermesini kolaylaştıracak kanunlar geçirmeye, seçimlerin sonuçlarını belirlemeye hazırlanıyor.
İkinci kanalda, tüm Avrupa ülkelerinde faşist hareketin benimsediği “büyük yer değiştirme” olarak bilinen komplo teorisi ile faşizmin kitle tabanının daha da radikalleştirilmesi var.
“Büyük yer değiştirme” savına göre göçmenler, ABD ve Avrupa ülkelerinin, beyaz nüfusunu giderek azınlığa düşürüyor. Böylece hem siyahlar, Latin Amerika kaynaklılar, Müslümanlar hedef alınıyor hem de bu “büyük yer değiştirmeyi” küresel çapta organize etmekle suçlanan Yahudiler.
Irkçılık yükseliyor
Genel olarak ırkçılık, özel olarak Yahudi düşmanlığı yalnızca ABD’de değil, Avrupa’da da hızla yükseliyor. İngiltere’de Johnson hükümetinin, “yapısal ırkçılığın” varlığını yadsıyan bir rapor yayımlayarak tartışmaları bastırmaya çalıştığını aktarmıştım. Geçen ay Danimarka’da Sosyal Demokrat (!) Parti hükümeti, Suriyeli sığınmacıları, statülerini kaldırarak geri göndermeye başlayacağını açıklamıştı. Geçen hafta Amsterdam’da futbol taraftarları, Ajax’la yapılacak maçın öncesinde, “Hamas, Hamas, Jews to the gas” (Kabaca, “Hamas Yahudileri gazla” olarak çevrilebilir.) sloganı atıyormuş; üstelik bu ilk kez olmuyormuş.
ABD’ye dönersek, geçen hafta, GOP’de kimi Kongre üyeleri, “Önce Amerika Fraksiyonu” adlı bir grup kurmayı öneren bir deklarasyon yayımladılar. ABD faşist hareketinin temel ilkelerinin açıklanması olarak görebileceğimiz bu deklarasyon (ki akla İtalya’da 1920’lerde faşist manifestoyu getiriyordu), Anglosakson geleneğini, doğuştan gelen vatandaşlık hakkı altında, beyaz ırkçılığı savunuyordu. Dahası deklarasyon, Klasik Avrupa estetiğini benimsemenin önemini vurguluyor; büyük teknoloji şirketlerini, finans çevrelerini hedef alıyor, iklim krizine karşı mücadele etmeye kömür, petrol ve gaz endüstrilerinin etkinliklerini kısıtlamaya, “Çin kaynaklı” pandemiyle mücadele adına alınan önlemlere, ekonomiye zarar veriyor iddiasıyla karşı çıkıyordu.
Adeta yeni bir program önerisine benzeyen (belki incelemek gerekiyor) bu deklarasyon, henüz etkisini koruyan geleneksel GOP liderliğini çok tedirgin etti. Fraksiyon kurmaya çalışanlar geri adım attılar ama zehirli düşünceler de ABD Temsilciler Meclisi’nin üyeleri tarafından açıkça ifade edilmiş oldu; Fox News’te 2.5 milyon izleyicisi olan Tucker Carlson da “büyük yer değiştirme savlarını” daha bir açıklıkla savunmaya başladı. Ocak ayında yapılan bir American Enterprise Institute araştırmasına göre GOP taraftarlarının 8/10’u “Geleneksel Amerikan yaşamını korumak için zora başvurmak gerekebilir” ifadesini onaylıyormuş.
ABD, kimi açılardan, adeta 1930’larda Weimar Cumhuriyeti’nde başlayan ekonomik toparlanmaya karşın faşist hareketin gelişmeye devam ettiği dönemi anımsatıyor.
Cumhuriyet / 22.04.21