54 ülkesi ve bir milyardan fazla nüfusuyla dünyanın en yüksek nüfusa sahip ikinci kıtası olan Afrika, giderek artan bir küresel rekabete sahne oluyor. Zira Afrika kıtası altın, elmas, uranyum, koltan, bakır, fosfat, demir, alüminyum, titanyum, kömür gibi maden ve minareller barındırıyor. Yanı sıra kıtanın çok sayıda ülkesi petrol ve doğal gaz ihracatçısı haline geldi. Dolaysıyla ExxonMobil, Shell, Total, Elf, Chevron, Petronas, Rosneft, Sinopec, Gazprom gibi küresel enerji devleri Afrika’ya üşüştüler. Afrika kıtasının emperyalist ve bölgesel güçler için önem taşıyan bir diğer yönü de zengin tarım potansiyeline sahip olmasıdır. Kıtada kakao, vanilya, kahve, çay, muz, ananas, mango, pamuk, kauçuk gibi endüstriyel tarım ürünleri de üretilmektedir.
Afrika’nın taşıdığı bu potansiyellerden pay kapma yarışına giren ABD, Çin, Rusya, Avrupa Birliği (AB) gibi küresel emperyalist güçlerin kıtadaki rekabeti sertleşiyor. Bu güçlerin yanı sıra Hindistan, Brezilya, İsrail, İran, Türkiye, Japonya, Güney Kore, Tayvan, Malezya, Endonezya ve Körfezde’deki Arap ülkeleri de kıtada nüfuz alanları elde etmeye çalışıyor. Çin, bölgede yükselen temel güç konumundadır. Rusya’nın da önemli bir nüfuza sahip olduğu kabul ediliyor. Amerika’nın ise bölgede gerilediği iddia ediliyor. New York Times gazetesi geçen pazartesi günü, Çin’in Afrika ile ticaret hacminin geçen yıl 261 milyar dolara yükseldiğini, ABD’nin ticaret hacminin ise 64 milyar dolara gerilediğini yazdı.
Çin ile Rusya’nın Afrika kıtasında artan etkisi ABD’yi rahatsız ediyor. Bu etkiyi kırmaya heveslenen Joe Biden yönetimi, Amerika-Afrika zirvesini organize etti. ABD Başkanı Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan toplantıdan önce “Zirve, Afrika’nın kilit bir jeopolitik oyuncu olduğunun kabulüne dayanıyor. Kıta, yalnızca Afrika halkının değil dünyanın da geleceğini şekillendirecek” açıklaması yaptı. Biden ise toplantıda yaptığı konuşmada, “Afrika başarılı olursa, ABD de başarılı olur. O zaman tüm dünya başarılı olur…Afrika olmadan hiçbir uluslararası mücadelenin üstesinden gelinemez…Kibar olmaya çalışmıyorum. Bu bir gerçek” dedi. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken de Afrika’nın “önemli bir jeopolitik güç” olduğunu belirterek “Kıta geleceğimizi şekillendirecek” iddiasını ortaya attı. Kıtaya dair yapılan bu açıklamalar, ABD’nin bölgeye biçtiği "önem" hakkında fikir veriyor.
Salı günü başlayan ve 49 Afrika devlet veya hükümet başkanının katıldığı üç günlük ABD-Afrika zirvesi perşembe günü Washington’da sona erdi. Toplantının gündeminde yatırım, ticaret, sağlık ve iklim konuları yer aldı. 300 Amerikan ve Afrikalı şirketin temsilcilerinin katıldığı bir iş forumunda, yolların, internetin ve yenilenebilir enerjilerin genişletilmesi hakkında konuşan Biden, ticari ilişkilerin önemli ölçüde güçlendirileceğini söyledi. Biden ayrıca, Afrika Birliği (AU) üyesi devletlerle yapılacak serbest ticaret bölgesi anlaşması ile Amerikan şirketlerine 1,3 milyar kişiye erişim ve devasa bir pazar sağlayacağını iddia etti. Biden 49 Afrika ülkesinin devlet ve hükümet başkanlarına kapsamlı ‘ekonomik yardım’ sözü de verdi. Söylendiğine göre üç yıl içinde ABD hükümeti Afrika’ya 55 milyar dolar yatırım yapacak. Paranın, Afrika altyapısına, şirketlerine, teknolojisine ve sağlık hizmetlerine harcanacağı vaat ediliyor.
Dünya jandarmalığı zayıflayan ABD’nin bu hamlesinin ne kadar etkili olacağı belli değil. Zira kıtada etkili olan diğer güçlerin de karşı hamleler geliştirmesi kaçınılmaz görünüyor. Bu bağlamda Afrika’nın kaynaklarının paylaşımı üzerine devam eden emperyalist rekabetin sertleşmesi, önümüzdeki yıllarda ise kıtanın daha büyük hesaplaşmalara sahne olması kaçınılmaz görünüyor.