Türkiye çok kritik bir zamanlama ile Irak Kürdistan Bölgesi’nin kuzeyindeki dağ silsilelerinde Kürdistan İşçi Partisi’ne (PKK) yönelik kapsamlı bir operasyon başlattı. Pençe-Şimşek ve Pençe-Yıldırım adlarıyla 23 Nisan gecesi başlayan operasyonların hedefinde Zap, Metina ve Avaşin kampları var. Savaş uçakları, saldırı helikopterleri, silahlı/silahsız insansız hava araçlarının (SİHA/İHA) kullanıldığı harekâta sınırdaki topçu birlikleri de eşlik ediyor. Komando birlikleri hem karadan hem de hava indirmesiyle sahaya intikal etti.
Yüksekova’daki hareket merkezinde incelemelerde bulunan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a göre ilk iki günde toplam 1132 hedef vuruldu, 120 hedef etki altına alındı, sahaya intikal eden komandolar tarafından 31 örgüt mensubu öldürüldü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da komuta merkezine video konferansla bağlanarak ne Türkiye ne Irak ne de Suriye'nin geleceğinde bölücü terör örgütüne yer olacağını belirterek "Terörün kökünü kazımakta kararlıyız” mesajı verdi.
PKK’den gelen açıklamaya göre operasyon örgütün “Medya Savunma Alanları” olarak tanımladığı Metina, Avaşin ve Zap’ı kapsıyor. Türk ordusu Avaşin’de Mervanos alanına indirme yapıp Mamreşo Tepesi gibi birkaç yerde savaş tünellerine kimyasal gaz fişekleri attı. Ayrıca Türk askerleri Piramit Tepesi’nde konuşlandı. Zap bölgesinde ise Kinyaniş Nerwê Boğazı ve Bedewê Kalesi gibi alanlara hava indirmesi yapıldı. Metina bölgesinde de Türk askerleri Zendura tepesine konuşlandı. Aynı bölgede Derarê mıntıkası yoğun şekilde bombalanırken Koordine boğazına hava indirmesi yapıldı. PKK kaynakları bütün bu alanlarda sabotaj eylemleriyle karşı saldırılar düzenlendiğini ve Türk ordusunun kayıplar verdiğini öne sürüyor.
Kani Masi kasabasının yöneticisi Serbest Sabri de Türk askerlerinin sekiz kilometre kadar Kürdistan topraklarına girdiğini, bölgede Irak Sınır Muhafızları’nın bulunmadığını, Peşmerge’nin de kasabada kendi kontrol noktalarında durduğunu belirtti.
İki yıldır devam eden Pençe operasyonlar serisi çerçevesindeki askeri kurgu, PKK’nin Kandil’den Suriye sınırına kadar uzanan kamp alanları arasındaki geçişleri kesmeyi hedefliyor. Hâliyle bu operasyonlara Pençe-Şimşek ve Pençe-Yıldırım’ın eklenmesi stratejik kurguda devamlılığa işaret ediyor. Ancak şubatta rehine kurtarma operasyonu olarak planlanan ama fiyaskoyla sonuçlanan Gare harekâtının yol açtığı psikolojik depremden sonra sınır ötesi askeri hareketlilik azalmıştı. Erdoğan, Gare harekâtını daha başlamadan bir müjde olarak sunmuş ama başarısızlık karşısında ilk kez “terörle mücadele” söylemiyle muhalefeti kendi safında hizalayamamıştı. Hükümetin en azından bir süreliğine iyi planlanmamış harekâtlardan kaçınabileceği düşünülüyordu.
Önceki harekâtlarda birkaç aylık hazırlıklar dikkat çekerken bu sefer benzer bir hareketliliğin olmaması aceleyle harekete geçildiği izlenimi doğurdu. Bu da zamanlama açısından farklı çıkarımlara yol açtı. Son haftalarda COVID-19 tablosunun kötüleşmesi, ekonomik sıkıntıların büyümesi ve Merkez Bankası’nın rezervlerinin şeffaf olmayan yollarla eritilmesiyle ilgili olarak muhalefetin “128 milyar dolar nerede” sorusuyla yürüttüğü kampanya hükümeti iyice bunalttı. Buna ABD Başkanı Joe Biden’in Ermeni soykırımını tanıması karşısında hükümetin çaresizlik hâli eklendi. Biden’ın Erdoğan’ı arayıp Ermeni soykırımını tanıyacağı bilgisini paylaştığı günün gecesinde operasyon başladı. Hâliyle sınır ötesi harekât, manevra alanları daralmış hükümetin “devletin bekası” için Ermeniler açısından simgesel önem taşıyan bir dönemde kararlılık gösterisinde bulunarak dikkati dağıtma hamlesi olarak algılandı. Harekâtın Kobani davasının başladığı haftaya denk gelmesi de Halkların Demokratik Partisi’ne karşı kamuoyunu ateşleme açısından işlevsel olabilir.
Askeri harekâtlar için tarih tercihleri yeni bir durum değil. 24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı Harekâtı, Osmanlı’nın Suriye'yi ele geçirdiği Mercidabık Savaşı'nın 500'ncü yıldönümüne denk getirildi. Erdoğan, 2018’de Zeytin Dalı Harekâtı ile Afrin zaferini, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 103'ncü yıldönümünde Çanakkale’deki törende ilan etti. 9 Ekim 2019’da Barış Pınarı Harekâtı, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Türkiye’nin tehdidi üzerine Suriye’den çıkarılmasının 20’nci yıl dönümünde başladı.
Zamanlamadaki güncel etkenler anlamsız olmamakla birlikte Pençe operasyonlar serisi, Suriye’den Irak’a Kürt kuşağını parçalama stratejinin bir parçası olarak görülebilir.
Türk ordusu sınır hatları boyunca kuzey-güney arasındaki geçiş noktalarını tutmaya çalışırken birkaç yıldır da sınırın altında daha içlere doğru hâkim tepelere üs kurma hedefiyle hareket ediyor. Karadan erişimin olmadığı bu geçici üslerdeki askerlerin ihtiyaçları havadan ikmal ediliyor. Bu konuşlanmaya İHA ve SİHA’ların gözetleme ve nokta atışı operasyonları eşlik ediyor.
Bamerni’daki büyük üssün yanı sıra Seramiş, Kani Masi, Begova, Amedi ve Batufa'da konuşlanma noktaları bulunuyor.
Geçen yıl Pençe-Kaplan Harekâtı’nın başlamasından sonra Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın yayımladığı haritaya göre 6 Temmuz 2020 itibarıyla sınırın 40 kilometre kadar derinliğe inen alanlarda Türk ordusu 37 üs kurdu. Konuşlanma batıdan doğuya Haftanin, Avaşin-Basyan ve Hakurk’ta yoğunlaşıyor. Türk kaynaklara göre Zaho’ya bağlı Derkar ve Batufa kasabaları arasında sınırdan 15 ve 40 kilometre arasında derinlikte 12 noktada kontrolü sağlayan Türk ordusu, örgütün sınır hattından iç kesimlere uzanan geçiş yollarını büyük oranda kapattı.
Geçen yıl Türk ordusu Haftanin’den sonra Metina’ya yönelmiş ama harekât durmuştu. PKK de Metina’da karşı hazırlık yapmıştı. Yani onlar açısından son operasyon sürpriz değil gecikmiş bir harekât. Metina, Amedi’ye bağlı Kani Masi kasabası sınırları içerisinde bulunuyor.
Sınır boyunca Türkiye’ye sızmaları önleme yönündeki konuşlanmanın yeni stratejiyle birlikte kamplar arasındaki geçişleri önleme hedefine yöneldiği söylenebilir. Al-Monitor’a konuşan PKK’li bir kaynak, yeni stratejinin örgütün harekât kabiliyetini sınırladığını, kamp alanlarında kalabalıklar halinde bulunmaya izin vermediğini ve farklı tedbirler almaya ittiğini belirtiyor. PKK’li kaynak “Bu bölgelerde belli üslenme noktaları dışında yaygın bir saha hâkimiyeti söz konusu değil. Fakat üsler arttığı için Türk askerleri ile gerillaların iç içe olduğu bir durum oluştu. Sınırın Türkiye tarafında zaten karakol ve kalekolları var. Pençe serisinin temel amacı ‘karşı koridor’ kurmaktır. Bir cephe savaşı açmaktan öte geçişleri engelleyecek şekilde noktalar oluşturuyorlar” diyor.
Erbil’de PKK’ye yakın başka bir kaynak ise geçen yıl Haftanin operasyonu için Şırnak-Uludere hattında üç ay hazırlık yapıldığını hatırlatıp son operasyonun aceleye getirildiğini belirtirken üç alanı birden kontrol etme hedefinin gerçekçi olmadığını vurguluyor.
Söz konusu kaynağın yorumu şöyle: “Kanaatimce temel hedef Zendura tepesidir. Çünkü Haftanin’i tam olarak abluka altına almak için Zendura önemlidir. Zendura, Haftanin-Zap arasındaki geçiş bölgesinde. Metina’da stratejik sayılabilecek tek tepe burası. Zap’ta kontrol alanı oluşturmak da çok zor. Çünkü derin bir vadidir. Etrafında çok fazla tepe var. Gizli geçişleri çok olan bir yerdir. Türk ordusu burayı havadan bombalıyor ama kontrol etmeye kalkışırsa çok kayıp verir. Bence burayı havadan bombalamakla yetinecekler. Avaşin’de ise kontrolü sağlamak için güney tarafına inmeleri gerekir. Burası ovalıktır. Ayrıca küçük bir nehir var. Bu hat üzerinde PKK’nin geçiş güzergâhları bulunuyor. Ancak bölge halkı güzel havalarda piknik için buralara gidiyor. Burayı tutmak zordur.”
Erbil merkezli siyasi gözlemci ve yazar Mustafa Şefik ise Gare’den sonra Metina ve Behdinan’a kadar bir genişleme beklediğini ama hem operasyonun başarısız geçmesi hem de çevresel koşulların olumsuz olması nedeniyle bu planın ertelendiğini düşünüyor. Al-Monitor’a konuşan Şefik harekâtın aceleyle 24 Nisan öncesinde başlatılmasını da “Kim ne derse desin düşmanlarımıza karşı mücadeleyi sürdüreceğiz” mesajı taşıdığını savunuyor.
Şefik’in operasyonun olası hedef ve başarısıyla ilgili öngörüsü şöyle: “ABD, Irak ve İran’dan itirazlar gelmezse operasyonu genişletebilirler. Geçen sefer durum tersiydi. Sadece Metina’yı kontrol ederek PKK’nin hareket kabiliyetini yok etme amacına ulaşamazlar. O bölgeyi bir bütün olarak gören bir gelişme olmazsa sonuç alamazlar. Metina geçiş yolu olarak önemli ama üslenme açısından aynı şey söylenemez. Türkiye, Kani Masi’ye yerleştikten sonra Metina’nın rolü kalmadı. Zap’ta da eğer Türk askeri Amedi’nin kuzeyinde Metina-Zap arasındaki yüksek dağlara yerleşmezse etkili olamaz. Behdinan PKK için en önemli alandır. Bu hatta Gare’de durumun değişmesi PKK’yi çok zorlar. Gare operasyonu gösterdi ki artık PKK’nin büyük güçlerle konuşlanma güvencesi kalmamıştır. O yüzden PKK farklı konuşlanmak zorundadır.”
Gare operasyonu başladığında sırada Şengal’in olduğuna dair mesajların etkisiyle Bağdat ve Tahran hiç olmadığı kadar sert bir tutum sergilemişti. Bu sefer dikkat çekici bir sessizlik hâkim. PKK ile gerilimler yaşayan Kürdistan Demokrat Partisi de tepkisiz. Mustafa Şefik bu konuda “KDP’nin doğrudan ilgisi yok ama karşı çıkmıyorlar” diyor.
Al Monitor / 29.04.21