İşler iyi gitmiyor, bir savaş lazım! Bir fetih, başını yukarı kaldırtacak. Doğru, fakat bu durum Erdoğan’ın devletteki devamlılığı temsil ettiği gerçeğini değiştirmiyor. Güvenliğe tehdit diye uğraşılan mesele 90-100 yıl önce de neredeyse aynıydı. "Kürt Kemeri oluşuyor." Sömürgeci Fransızlara Ankara’nın şikâyeti buydu; Türkiye’den kaçan ya da sürülen Kürtler sınırın altına iniyor, yerleşik hayata geçirilen göçerlerle birlikte farklı bir varlık kazanıyor; bu tehlikeye izin verilmemeli!
Sonra bu endişeyi sahiplenme sırası Şam’a geçiyor. "Bölge Kürtleşiyor, önlenmeli!" Buna yanıt Arap Kemeri.
2012’de Kürtler Kobani, Afrin, Cezire bölgesinde kontrolü ele aldıktan sonra korku yeniden Ankara sahasına dönüyor. Bu sefer aktör PKK ilintili Demokratik Birlik Partisi (PYD) olunca "Kürt Kemeri", "Terör Koridoru"na tahvil ediliyor. Erdoğan bir taşla çok sayıda dost ve düşman kazanmadaki maharetiyle devletteki devamlılığı kendi siyasal bekasıyla da çakıştırıyor.
Koridor, koridor, koridor…
Suriye’nin kuzeyinde M-4 yoluna inen parsayı toplar. Asker yürür, buğday kamyonları akar, petrol tankerleri duman atar. Yol sınıra paralel uzanıyor. Derinliği ortalama 30-32 km. Bir tek Kamışlı’da 8-9 kilometreye kadar daralıyor, bazı yerlerde 37-39 kilometreye çıkıyor.
Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG) elindeki yerleri gösteren haritalar masaya serildiğinde, bir de ekran ekran dolaştırıldığında geriye bir harekât emri kalıyor. Herkes hazır, ruhen ve bedenen! Lakin sahadaki kimi muhataplarının onayına kalmış bir emir; Rusya’nın, ABD’nin.
Koridorda ‘düşman’ bellenen unsurların elimine edilmesi, doğal taban sayılan Kürt nüfusun göçtürülmesi, yerlerine Arap ve Türkmen sığınmacıların yerleştirilmesi, böylece demografik yapının değiştirilmesi beka siyasetinin ardışık emirleri. 2018’de Afrin’de olan buydu. Sonra Tel Ebyad (Grê Sipî) ve Rus’ul Ayn’da (Serê Kaniyê). Ganimet mekanizması da işliyor ya; her türünden milisinden savaş ağasına ne varsa askeri harekâtın yedeğine alınan, elbirliğiyle halkın varını yoğunu, yerin altını üstünü tüketiyor. Sınırın üstündeki adam huzurlu, düşman bertaraf edildi! Suç ve huzur!
Menzilde neler var?
Sorun şu tabii: Dengeler elveriyor mu, ortak müsait mi? Önceki üç harekâtın önünü açan özel koşullar, kullanılmaya elverişli çelişkiler ve güç dengeleri vardı. Harekâtın önünü açan, aynı zamanda sınırlayandı. Bu ne demek şimdi? Fırat Kalkanı, Kürtlerin Tel Ebyad’dan sonra Menbic’i IŞİD’den temizleyip Afrin ile Kobani arasında bağlantı kurmaya yöneldiğinde geliştirilen karşı hamleydi ve "Amerikan destekli Kürt Koridoru" gibi şişirilmiş bir senaryo Rusya ve İran’ın da istemediği bir sonuçtu. Rusya "YPG ile değil ÖSO ve Türk ordusu ile ortaklık kur" önerisini gerçekçi bulmayan ABD’nin Türkiye ile yaşadığı çatlağı satın almıştı. Fakat Suriye ordusu hızlıca El Bab’ın güneyine girerek Fırat Kalkanı’nın önünü kesmişti.
2018’de Afrin’de ise Rusya, bölgenin Şam’ın kontrolüne bırakılması önerisi reddedilince Zeytin Dalı’na yol vermiş ama harekâtın Tel Rıfat’a sarkmasını önlemişti. Tel Rıfat, Halep’in kuzeyinde bir kemer gibi! Afrin’deki YPG güçlerinin çekilme güzergâhı olan Tel Rıfat ve çevresinde çok sayıda Kürt köyü var. Şimdi bölgeyi hem YPG hem Suriye ordusu kontrol ediyor. Afrin’e doğru iki de Şii beldesi bulunuyor, İran’ın uhdesinde.
Hedefe konulan yerlerden biri de Menbic. Türkiye, Fırat Kalkanı bölgesine katamadığı Menbic’te önce Amerikalılardan, sonra Ruslardan YPG’nin çekilmesi sözünü almıştı. Kentte YPG’nin organize ettiği Menbic Savunma Konseyi, kırsalında Suriye ordusu konuşlu.
Başkan Donald Trump’ın "Biz çekiliyoruz, Suriye senindir" sözü, 2019’da Barış Pınarı Harekâtı için peşinen verilmiş bir yeşil ışık gibiydi. Amerikalıların Menbic, Ayn İsa, Kobani’den çekilmesi işi kolaylaştırmıştı. Fakat Türk ordusu ve milisler Tel Ebyad ve Ras’ul Ayn’a girdikten sonra Trump tehditlerle ateşkesi temin etti. Rusya da Kürtleri ABD’den uzaklaştırıp Şam’a mecbur edecek yeni bir denge kurmakla meşguldü. Soçi’de sağlanan mutabakatla YPG-SDG sınırın 32 kilometre altına çekilirken Suriye ordusu da sınır hatlarına konuşlandırıldı. Haliyle Fırat’ın doğusundaki durum 2019 öncesinden farklı.
2019’da harekât yarıda kesilmişti. Erdoğan için Fırat Kalkanı ile Barış Pınarı arasındaki bağlantıyı kesen Kobani de temizlenmeliydi! Sonra Fırat’ın batı yakasındaki Menbic doğudan da kuşatılıp halledilmeliydi. M-4 yolunu izleyerek Ayn İsa ve Tel Temir de aradan çıkarılmalıydı. Kamışlı’ya kadar sınıra sıfır noktasındaki Amude gibi yerler de tampona katılmalıydı. Kamışlı karışık bir yer; havaalanı ve kamu binalarının olduğu bölgeyi Suriye ordusu tutuyor. Onun doğusundan Suriye-Türkiye-Irak üçgenine kadar olan alan ise ABD’nin sevkiyat güzergâhı olduğu için ‘dokunulmaz’. Ha bir de o üçgende Rimelan petrolleri yatıyor. Herkes için kıymetli.
ABD ve Rusya'nın tutumu ne yönde?
Erdoğan 2019’da yarım kalanı asla sindiremedi. Ekim 2021’de Fırat’ın doğusuna yeni bir askeri harekât hazırlığına ne ABD ne de Rusya sıcak baktı. Gerçi Rusya Türk tehdidini Kürtleri Şam’la anlaşmaya itmek için de kullandı. Ama sonuçta yeşil ışık yakan olmadı. Yeni siyasi koşullar suları köpürtme, nasipse biraz daha girme konusunda Erdoğan’a cesaret veriyor olmalı. Rusya Ukrayna’da ziyadesiyle meşgul, yaptırımlarla başı belada. Suriye’deki üslerini İran’a bıraktığına dair iddialar Ankara’da ne kadar ciddiye alındı bilmiyorum. Rusya’nın Suriye’deki güçlerini Ukrayna’ya sevk etmek için Hmeymim Üssü’ne çektiğine dair The Moscow Times’ta çıkan, Şark’ul Evsat’ta dallanıp budaklanan iddialar teyitsiz. Ruslar da ABD’ye karşı İran korkusunu kullanıyor olabilir. Hava gücü bir kenara sahada muharip Rus askeri zaten yok. Ruslar az sayıda askerle koordinasyon, devriye, kontrol ve eğitim misyonu icra ediyor. Rusya’nın oyundan çekileceğine dair emare olmadığı gibi cephe hatlarındaki kısmi soğumayı Ukrayna’ya bağlamak yanlış. Bununla birlikte Erdoğan belki Kremlin’in Rusya için nefes borusu işlevi gören Türkiye’yi üzmeyeceği hesabını yapıyor. Rusya tutturmaya çalıştığı dengenin alabora olmasına izin verir mi? Hem Fırat’ın doğusunda hem batısında hedefe konulan yerlerde artık Suriye askeri birlikleri bulunuyor. Rusya da pek çok yerde varlık gösteriyor.
Amerikalılar 2019’da M-4’ün altında Habur Nehri hattına ve güneydoğuda petrol alanlarına kaydıkları için Menbic, Kobani, Ayn İsa ve Tel Temir’in önünde fiili bir engel olarak durmuyorlar. Fakat Biden yönetimi peşinen bu tür bir harekâtın IŞİD ile mücadeleyi olumsuz etkileyeceği ve istikrarı bozacağı uyarısı yaptı.
Psikolojik iklim derken üzerinde asıl durulması gereken nokta NATO’daki pazarlık. Kim bilir belki de yürütülen mantık şu: Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyeliği PKK ve YPG’ye karşı net tutum alma şartına bağlandığına göre Amerikan yönetimi, Suriye’de yeni harekâtın önünde caydırıcı olmak istemeyebilir. Türkiye ile yakın çalışmaya ihtiyaçları var. Ama unutmayalım, 2019’daki harekâtın Kongre ve kamuoyuna yansıması Trump’ı 180 derece döndürmüştü. NATO’nun hatırı büyük ama bu senaryonun tekrarlanma ihtimali de büyük.
Ukrayna savaşı patlak verdiğinden beri Biden yönetiminin Rusya’yı Suriye’de bunaltmak için seçeneklerini yeniden değerlendirdiğine dair haberler de çıktı. Bu doğruysa ABD özellikle Fırat’ın batısında Türkiye’nin rolüne bel bağlayabilir. Suriye devletinin kontrolünde olmayan bölgelerin yaptırımlardan muaf tutulması bunun işaretlerinden biri. Türkiye’nin Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) kontrolündeki İdlib’e kalkan olan askeri konuşlanması ABD için de değerli. Amerikan yönetimi ara sıra Fırat’ın batısında IŞİD ve El Kaide bağlantılı kişileri hedef alırken başına 10 milyon dolar ödül koyduğu HTŞ lideri Ebu Muhammed Colani ve arkadaşlarını kollayarak ‘yararlı terörist’ - ‘zararlı terörist’ ayrımı yapıyor. Bu alanda Türk-Amerikan tercihleri örtüşüyor. Olası askeri harekât Tel Rıfat ile sınırlı olursa ABD ile paslaşmanın olduğu ihtimali artar.
Tel Rıfat ya da Menbic’te statükoyu değiştirecek bir operasyon Suriye ordusuyla da çatışma riski taşıyor. Fırat’ın doğusunda M-4 üzerinde sürekli ateş altında tutulan Ayn İsa ve Tel Temir’de de Suriye askerleri var.
Olası bir tırmanışta Rusya fazla bigâne kalamaz. Suriye ordusunun dahil olma ihtimali var. ABD görüntüyü kurtaran bir pozisyon almak zorunda. Kürtlere düşen ise bir kez daha Şam ve Moskova’yla teması artırmak. Kısır döngü yeniden.
Peki Tel Rıfat gibi bir yerde kısmi bir zafer Türkiye içinde fetih etkisi yapar mı, Erdoğan’ın sıkışmışlığı hafifler mi? Ne demeli; toprak yatağından kopmuş, heyelana set ne çare!
Gazete Duvar / 26.05.22