Ukrayna savaşı bir değil birden fazla cini şişeden salıverdi. Küresel stratejik dengenin kara kitabı yeniden yazılıyor. ABD’nin NATO zemininde Avrupa’da hegemonyayı ihya etme şansını yakalaması Washington’ın küresel ağırlığındaki kaybı durduracağı yönünde iyimser çıkarımlara yol açtı. Tabii Amerikan yükselişi, Rus düşüşünü de garanti etmeli. Fakat savaş ve yaptırım sarmalının Avrupa’ya olumsuz etkileri Ukrayna’nın yok olması pahasına ateşi körükleyen Amerikan-İngiliz planlarına dair rahatsızlığı artırıyor. Rusya hızlı çöküş ve diplomatik tecrit senaryolarını şimdilik rafa kaldırttı.
Savaş Ukrayna sınırlarını çoktan aştı. ABD yakın vadede Rusya’yı, uzun vadede Çin’i zayıflatmaya ayarlı stratejisi için Afrika ve Orta Doğu’dan Asya ve Uzak Doğu’ya kadar geniş bir alanda müttefiklerini hizalamaya çalışıyor. Buna karşın Rus diplomasisi meydanı boş bırakmıyor.
Afrika'da rüzgâr Rusya'dan yana
10 Mayıs’ta Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Kuzey Afrika’nın ağır toplarından Cezayir’le ilişkileri teyit eden ziyareti önemliydi. Ki Cezayir, Avrupa’nın Rus gazına alternatif olarak baktığı yerlerin başında geliyor.
İki ülke arasında 2001’de Stratejik Ortaklık Anlaşması imzalanmıştı. Cezayir, Rusya’nın üçüncü büyük silah müşterisi. Buğday ihtiyacının yarıdan fazlası Rusya’dan geliyor. Cezayir, Gazprom’la Eylül 2021’de El Assel sahasında doğalgaz arama, geliştirme, işleme, ulaştırma ve satış konusunda ortaklık anlaşması imzalamıştı. Yani Avrupa, Cezayir’den daha fazla gaz alırken Rusya da kazanacak!
ABD ile silah anlaşmalarının yarısını iptal eden Cezayir, Lavrov’un ziyareti sırasında Su-35 savaş uçaklarını da içeren yeni silah anlaşmasına imzayı attı. Batı’nın Rusya’yı tecrit etme çabası Afrika’ya da uzanmış durumda ama dramatik bir değişiklik yok sanki. Mali, Uganda, Eritre, Orta Afrika Cumhuriyeti, Benin ve Güney Afrika Cumhuriyeti gibi ülkeler Rusya’dan yana pozisyon belirtmekten kaçınmıyor.
2 Mart’ta BM Genel Kurulu’nda Rusya’yı kınayan tasarı oylanırken 54 Afrika ülkesinden 16’sı çekimser kalmış, 8’i oturuma katılmamış, biri karşı çıkmıştı.
Körfez farklı yerde duruyor
Lavrov bugünlerde Amerikan baskısını dengeleyecek başka bir ziyareti Körfez ülkelerine yapıyor. Bölge turuna Bahreyn ile başladı. Dün Riyad’ta Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Kuveyt, Katar ve Bahreyn Dışişleri bakanları ile bir araya geldi. Bu temaslar OPEC+’nın bugünkü kritik toplantısı öncesinde gerçekleşiyor.
Amerikan petrol üretimini artırma baskılarına rağmen OPEC kendi takviminden şaşmak istemiyor. Geçen yıl kararlaştırılan petrol üretim anlaşmasına sadık kalma ve temmuz üretim hedefini günde 432 bin varil artırma yönünde bir mutabakat var. AB’nin Macaristan, Slovakya ve Çekya hariç 2022’nin sonuna kadar Rusya’dan petrol alımını yüzde 90 düşürme kararıyla zorlu bir sürece girilirken OPEC’deki direnç Rusya açısından zafer sayılır. Ham petrolün varil başına 150 doları görebileceğine dair senaryolar yeniden tedavülde. Bu gidişatla Rusya kayıplarını fiyatlardaki artışlarının yanı sıra Çin ve Hindistan’a daha fazla satarak telafi edebilir. Daha fazla ihracatın önünde altyapı, ulaştırma maliyeti ve para transfer sorunları olmasa Rusya karamsar tabloyu biraz daha dağıtabilir.
Körfez ülkeleri Amerikan cenderesine rağmen Ukrayna savaşında tarafsız kaldı. Biden yönetimi müttefikler üzerinde mesaisini artırdı. Biden Suudilerden artık bağlamını yitirmiş "petrole karşı güvenlik" mutabakatına oynamalarını istiyor. Yani üretimi artır da Avrupa’nın canı fazla yanmasın diyor! Bunun için önce CIA şefi William Burns’u Veliaht Prens Muhammed bin Selman’a gönderdi. Geçen hafta da Orta Doğu ve Afrika politikasının çarları Brett McGurk ve Amos Hochstein Riyad’taydı. Suudiler Yemen savaşında yalnız bırakıldıkları, petrol tesislerini vuran İran’a karşı kalkan olmadıkları, Tahran’la nükleer müzakerelere döndükleri ve Kaşıkçı cinayetiyle ilgili Muhammed bin Selman’ı sorumlu tutan CIA raporunu açıklayıp ‘parya’ dedikleri için Biden yönetimine bozuk çalıyorlar. Lavrov’un ziyaretinin arifesinde Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Suudi meslektaşını arayıp tembihlerde bulundu. Biden için de önümüzdeki günlerde bir bölge ziyareti planlanıyor. Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamad’ın "Ya bizdensiniz ya bize karşısınız" dayatmasının artık işe yaramayacağını söylemesi bölgedeki hâkim havayı yansıtıyor. Biden’in bu havayı dağıtacak cazip bir teklifi yok. Suudiler ilişkileri çeşitlendirmeye bakıyor. Çin’in Kuşak-Yol Girişimi’nde Suudi Arabistan’ın kallavi yeri Amerikalılara çok şey söylüyor.
Hindistan'ın özel konumu Rusya'ya nefes borusu açıyor
Biden yönetimini zorlayan asıl jeostratejik denklem Asya’da kendini gösterdi. Ukrayna savaşı boyunca Hindistan, Moskova’yı karşısına almadığı gibi Rusya’dan enerji ithalatını katladı. ABD’nin Japonya ve Güney Kore’den beklediği ortaklıktan çok daha mühimi, Hindistan’ın Çin’i dengeleyecek denklemde sapasağlam kalmasıydı. ABD’nin Hindistan’a olan şiddetli ihtiyacı, Rusya ile ilişkileri yüzünden Yeni Delhi yönetimine esip gürlemesini önlüyor. Sözgelimi S-400 aldığı halde CAATSA yaptırımlarını Hindistan’a dayatamıyor. Çin’e karşı 2007’de oluşturulan Dörtlü Güvenlik Diyaloğu’nda (QUAD) ABD, Avustralya ve Japonya ile birlikte Hindistan da var. İki ülke arasında Küresel Stratejik Ortaklık Anlaşması da kapsamlı iş birliğini içeriyor. Ne var ki Hindistan’ın hesabı ABD’ninkine uymuyor. İkisi de Çin’i tehdit olarak görüyor. Fakat Hindistan, Rusya’ya cephe alması halinde Pekin-Moskova ortaklığının daha da büyüyeceğini ve güç dengesinin kendi aleyhine döneceğini düşünüyor. Halihazırda ABD’nin korktuğu şey oluyor: Aralarındaki rekabete ve uzlaşmazlıklara rağmen Çin-Rus ilişkileri stratejik boyutlarda ilerliyor. Öyle ki bu durum Lavrov’a "Batı artık bir diktatör pozisyonu aldığına göre Çin ile ekonomik bağlarımız daha hızlı büyüyecek" dedirtiyor. "Rusya batmadıysa Çin ve Hindistan sayesinde" diyenler az değil. Hindistan, savunma alanında Rusya’nın bir numaralı ortağı. ABD, Afganistan’ı terk ederken Hindistan’ın tehdit olarak gördüğü Taliban’la temaslarını Rusya sağladı. Afganistan üzerine Rusya ile Hindistan ortak bir mekanizma da geliştirdi. Kuşak-Yol ve Pakistan-Çin Ekonomik Koridoru ile birlikte Hindistan, Hint-Pasifik bölgesinde kuşatılmışlık hissi yaşıyor. Bu durum karşısında Rusya ile ortaklığını ABD için feda edemeyeceğini düşünüyor. Hindistan ayrıca Şanghay İş birliği Örgütü ve BRICS içinde yerini güçlendirmeye çalışıyor. Çin kadar Hindistan da Orta Asya’da Rusya ile iş birliğine ihtiyaç duyuyor. Gelinen noktada Biden yönetimi de bu gerçekliğe boyun eğmiş gözüküyor.
Biden’ın 24 Mayıs’ta Tokyo’da QUAD liderleriyle yaptığı toplantıda Hindistan ayrıksı pozisyonu değiştirmedi. QUAD’ın şubattaki Dışişleri Bakanları toplantısında Blinken, Çin’e karşı uzun vadeli güç birliği isterken Rusya’yı cezalandırmayı "acil dış politika önceliği" olarak koymuştu.
İran-Rusya ilişkilerinde yeni boyut
Ukrayna savaşı Rusya ile İran arasındaki ilişkileri de karıncalandırdı. İki ülke Amerikan karşıtlığıyla birbirini zaten gözetiyor. Fakat Rusya’nın BM’den çıkartılan yaptırımlarda olduğu üzere İran’ın boynuna ip atmışlığı da vardır. Suriye’de İran hedeflerini vuran İsrail’in eli Rusya’nın hava savunma sistemini köreltmesi sayesinde rahat. Çinliler kadar olmasa da İran’ın bölgesel ittifaklara katılımı konusunda Ruslar biraz temkinliydi. Nihayetinde geçen eylülde Şanghay İş Birliği Örgütü’ne üyelik süreci başlatılan İran’la ilgili havanın 26 Mayıs’ta Bişkek’te düzenlenen Avrasya Ekonomik Forumu’nda da değiştiği not edildi. Ruslar bu zeminde alternatif finansal sistem geliştirmeye çalışıyor. Avrasya Ekonomik Birliği ile İran arasında yıl sonuna kadar "kapsamlı serbest ticaret anlaşması" öngörülüyor. Birlikte Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Belarus ve Ermenistan var. Yaptırım atlatma ustası İran’la iş birliğinin önemi artıyor. Ayrıca Rusya’nın MIR ve İran’ın Şetap milli ödeme sistemlerini birleştirme çalışmaları sürüyor. 20 yıllık stratejik iş birliği anlaşması da birkaç aydır gündemde.
Ukrayna küresel çaptaki hegemonya savaşları için de yeni bir katalizör oldu. Elbette burada Amerikan yaptırım ağına takılma pahasına Hindistan ve Çin’in de Rusya’ya kanat gerdiği söylenemez. Çinlilerin Sberbank ile çalışmaktan kaçınması bunun bir örneği. Sadece denge biraz farklı bir yerde kuruluyor ve bu da Rusya’ya kendi oyununu sürdürme imkânı sunuyor.
Gazete Duvar / 02.06.22