9 Ekim’de başlayan Barış Pınarı Harekâtı sonrasında Türkiye geçtiğimiz hafta ABD heyetiyle YPG’nin 32 kilometre derinlikten çıkarılması için anlaşmaya varmıştı. ABD güneye çekileceğini ve Suriye’den tamamen çıkmayacağını duyurdu. Savunma Bakanı Mark Esper’in 21 Ekim’de yaptığı açıklamada SDG ile beraber bir grup ABD askerinin Suriye’nin kuzeydoğusundaki petrol yataklarının yakınında tutulmasının seçenekler arasında olduğunu söyledi. Esper, bu adımın petrol yataklarının IŞİD kontrolüne geçmesini önlemek için yapılabileceğini ifade etti. Yani ABD’nin halihazırda Suriye’den tası tarağı toplayıp gitmesi söz konusu değil. Kullanılan ihmal vurgulu dil de bunu gösteriyor.
ABD cephesinde bunlar yaşanırken dünyanın gözü 22 Ekim’de gerçekleşen Cumhurbaşkanı Erdoğan ile mevkidaşı Vladimir Putin arasındaki görüşmeye kilitlendi. Rusya’nın Suriye’deki güçlü konumu dikkate alındığında alacağı tavır Suriye ve Türkiye’nin geleceği açısından önem arz ediyordu. Erdoğan ile Putin arasında altı saatten fazla süren görüşme sonrasında ortaya çıkan metin incelendiğinde Suriye’de en güçlü konuma gelen Esad Yönetimi ve Rusya gibi görünüyor. Bu yazıda bu iddianın gerekçelerini açıklamaya çalışacağız.
Adana Mutabakatı vurgusu
Rusya, Suriye ile Türkiye arasındaki ilişkiler gündeme geldiğinde sık sık Adana Mutabakatı’na vurgu yapıyordu. Bu bir yandan Türkiye’ye sınırını hatırlatıyor diğer yandan da Şam yönetimi ile Türkiye arasında ilişkilerin başlaması gerektiğini hatırlatıyordu. Metne Adana Mutabakatı’nın girmiş olması ve anlaşmanın geneli dikkate alındığında Moskova, Ankara ile Şam arasında doğrudan diyalog kurulması için rol üstelenecek. Dahası Türkiye daha önce açıkça ifade etmemiş olsa da Şam yönetimini örtük biçimde tanımış oluyor. Yani Esad adım adım Suriye’de yeniden yönetimi kontrol altına alırken, Türkiye Esad’ın faaliyetlerine dönük “seni tanımıyorum” tonundan uzaklaşacak.
Güvenli bölgeye sınırlandırma ve Rusya’nın dahli
İlan edilen anlaşma metni incelendiğinde güvenli bölge konusunda şu ifadeler yer alıyor: Tel Abyad ve Resulayn’ı içine alan 32 km. derinliğindeki mevcut Barış Pınarı Harekâtı alanındaki yerleşik statüko muhafaza edilecektir.
Statükodan kast edilen Türkiye güçlerinin girmiş olduğu yer. Burası güvenli bölge olacak ve Suriyeli mültecilerin dönüş noktası haline getirilecek. Yani daha önce çeşitli biçimlerde ilan edildiği gibi Türkiye’nin Tel Abyad’tan Irak sınırına kadar olan bölgeyi güvenli gölge ilan etmesi engellendi. Zaten buradaki ilerleme aşama aşama olacaktı. Türkiye gelen tepkiye göre ilerleme üzerine bir strateji kurmuştu. Moskova ve Şam böylece Türkiye’ye Resulayn’da, yaklaşık 120 km. ile sınırlı bölgede, “dur” demiş oldu. Dolayısıyla sık sık iç kamuoyunda gündem olan 440 km’lik güvenli bölge 120 km’ye inerken, Menbic de Şam rejimine geçiyor.
Anlaşmanın beşinci maddesinde güvenli bölgeye ek bir düzenleme var. Beşinci madde: 23 Ekim 2019, öğlen saat 12.00’den itibaren, Rus askeri polisi ve Suriye sınır muhafızları, Barış Pınarı Harekât alanının dışında kalan Türkiye-Suriye sınırının Suriye tarafına, YPG unsurları ve silahlarının Türkiye-Suriye sınırından itibaren 30 km’nin dışına çıkarılmasını temin etmek üzere girecektir. Bu işlem 150 saat içinde tamamlanacaktır. Aynı saat itibarıyla, mevcut Barış Pınarı Harekât alanı sınırlarının batısı ve doğusunda 10 km. derinlikte Kamışlı şehri hariç Türk-Rus ortak devriyeleri başlayacaktır.
Bu maddedeki iki vurgu dikkat çekici. İlk olarak Barış Pınarı Harekâtı yani Tel Abyad ve Resulayn arasındaki bölgenin dışında kalan yerin sağı ve solu, net sınırı belirtilmiyor, Rusya ve Türkiye devriyesine açılıyor. Yani ABD’nin çekildiği yere bir nevi Rusya, Türkiye ile beraber eklenmiş oldu. Rusya’nın burada ne kadar kalıcı olacağı, ne zaman Şam yönetimine devredeceği bilinmiyor, ancak Ankara ile Şam’ın arası iyi olmadığı için şimdilik Rusya burada denebilir. İkincisi YPG silahlarıyla beraber 30 km. güneye çekiliyor. Dikkat edilirse YPG’nin silahlarının imhası ya da güneyde nereye kadar çekileceğinin ucu açık bırakılmış. Burada YPG ile Esad yönetimi arasındaki müzakerelerin belirleyici olacağı ve daha önce ifade edildiği üzere, YPG’nin Suriye Ordusuna katılması beklenebilir.
Suriye-Türkiye sınırı ve İdlib Şam’a geçiyor
Anlaşmanın yine beşinci maddesinde Türkiye Suriye sınırının Barış Harekâtı alanının dışında kalan kısmının Suriye tarafında Suriye sınır muhafızları ve Rusya asker polisi yerleşecek deniyor. Yani Barış Harekatı’nın dışındaki kısım şimdilik Rusya ile Şam yönetiminde olacak; Rusya anayasa süreci, mültecilerin yerleşmesi gibi konular görüşülürken yavaş yavaş buradan çekilecektir. Astana Süreci dikkate alındığında Rusya ve İran zaten rejimden yana toprak bütünlüğünü savunuyordu. Toprak bütünlüğü sınırı da içine alır. Dolayısıyla Suriye’nin kuzeyi, Tel Abyad’tan Resulayn’a kadar olan kısım hariç, Şam yönetimine geçiyor. Böylece Esad yönetimi ülkenin kuzeyinde de gücünü artırıyor, varlığını pekiştiriyor.
Anlaşma maddelerinde adı geçmeyen bir yer var: İdlib. Erdoğan basın toplantısında İdlib’e değinse de anlaşmada geçmiyor. Anlaşmanın görüşüldüğü zaman diliminde Beşar Esad İdlib’teydi ve sert mesajlar verdi. Türkiye’yi Suriye topraklarını çalmakla itham etti. Esad yönetiminin ve Rusya’nın uzun süredir İdlib’e hâkim olmayı beklediği biliniyor, sadece Türkiye ile bir orta yol aranıyordu. Anlaşmada İdlib’e dönük suskunluk buranın rejime geçeceğini gösteriyor. Yoksa tam da anlaşma görüşülürken Esad durduk yere ne diye yollara düşsün, hem de Rusya’nın haberi olmadan (!)
Sonuç olarak YGP Türkiye’nin istediği gibi sınırdan çekildi. Ancak Esad ile yapacakları müzakerelerle nerede duracağı görülecek. Anlaşmadan ortaya çıkansa Suriye savaşının neredeyse bittiği ve Esad’ın yeniden Suriye’ye hâkim olma yolunda ilerlediği, yani başından beri Rusya, İran ve Suriye’nin istediği ve vurguladığı harita adım adım tamamlanıyor.
Türkiye - Rusya Federasyonu Arasında Mutabakat Muhtırası
4. Her iki taraf Adana Anlaşması’nın önemini teyit eder. Rusya Federasyonu mevcut koşullarda Adana Anlaşması’nın uygulanmasını kolaylaştıracaktır.
5. 23 Ekim 2019, öğlen saat 12.00’den itibaren, Rus askeri polisi ve Suriye sınır muhafızları, Barış Pınarı Harekât alanının dışında kalan Türkiye-Suriye sınırının Suriye tarafına, YPG unsurları ve silahlarının Türkiye-Suriye sınırından itibaren 30 km’nin dışına çıkarılmasını temin etmek üzere girecektir. Bu işlem 150 saat içinde tamamlanacaktır. Aynı saat itibarıyla, mevcut Barış Pınarı Harekât alanı sınırlarının batısı ve doğusunda 10 km derinlikte Kamışlı şehri hariç Türk-Rus ortak devriyeleri başlayacaktır.
Gazete Duvar / 23.10.19