Carnegi.ru sitesinde Timur Ahmetov ile Kirill Krivoşeev’in yazısında Türkiye’deki son gelişmelere “Türk usulü Perestroyka” denildi.
Yazarlara göre Türkiye toplumu, İslam’ın gerçek anlamını çarpıtanlarla mücadele ederek “Perestroyka’yı” başlattı. Aynı zamanda mevcut durum Rusya’daki gelişmeleri andırıyor. Şöyle ki her iki ülkede seçmenlerin yarısı tarafından desteklenen milli lider, kendisine bağlı ve gittikçe daha çok aşırı bürokrasi, yolsuzluk ve umursamazlık ile anılan iktidar partisi ve yerel seçimlerde rejimin yenilgisi ortada.
Başka deyişle Erdoğan’a oy verilir ama adamlarına zor. Yazarların deyişiyle seçmenin gözünde bağımsız dış politika, milli dava için sert mücadele ve “öz yol” iyidir, ama yüksek enflasyon, sermaye kaçışı ve devlet destekli, sabit fiyattan gıda satan dükkanlar milli liderin de hata yapabildiğini kanıtlayan gerçekler. Cumhurbaşkanına gelince “eski Erdoğan artık yok” ifadesini kullanan yazarlar, zamanında yanında olan ama sonra “siyasi Olympos’tan” atılan Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan gibi arkadaşlarının herkesin dikkatini çektiğini iddia etti.
Ne var ki “yeni muhafazakar parti projesi” somut değil. İdeolojisi “AK Parti gibi ama dürüst” diye basit bir şekilde tarif ediliyor. Yani, demokrasi eğilimli ılımlı İslamizm. Tıpkı Ekrem İmamoğlu’nun seçim kampanyası zarfında attığı sloganlar çerçevesinde…
Yazarların tahminiyle ne de olsa SAADET ve İYİ partileriyle beraber “AK Parti 2.0” Erdoğan’ın partisiyle 2023’te yarışabilecek.
Komsomolskaya pravda gazetesi yazarı Edvard Çesnokov, “Rusya’nın istilası” ile “mücadele eden” Gürcistan’ın “Türkiye’nin yayılmasını” görmezden geldiğini iddia etti.
Stratejik konumda bulunan, zamanında Osmanlı Devleti’ne ait olan ama 1877-1878 Savaşı sonucu Rusya’ya bırakılan Acaristan Türkiye’nin ilgi odağı oldu. Son beş yıl zarfında bu bölgeye 400 milyon dolar yatıran, 120 cami ve mescit inşa eden Türklerin buraya adeta akın ettiğini öne süren Çesnokov, Türk işadamlarının gıda ve imalat sanayi, inşaat, iletişim ve ulaşım alanlarında ağırlık kazandığına dikkat çekti.
Yazarın deyişiyle bunun yanı sıra bölgeye “radikal İslamizm” yayılmakta. Türk vatandaşlarının “aşırı İslamci hücre ağı” kurduklarını iddia eden Çesnokov, “Tiflis rejimi” ve emniyeti buna göz yumuyor diyerek yazıya nokta koydu.
Nezavisimaya gazetesi muhabiri Olga Solovyeva, “Rus polis memurlarının Türk turizmcilerine destek vereceğini” yazdı.
Gittikçe azalan gelir seviyesine bakmaksızın Rus vatandaşları tatilini hâlâ yurt dışında geçirmeye çalışıyor. Bu konuda bir numara konumunu koruyan Türkiye, Rus polis memurlarına yurt dışında tatil geçirme izni çıktıktan sonra kuşkusuz daha çok turist ağırlayacak.
Bununla beraber Rusya Tur Operatörleri Derneği (ATOR) İcra Müdürü Maya Lomidze’ye göre eskiden her şey dahil otelleri tercih eden Ruslar, yurt dışında yaptığı harcamaları iyice kısıtladı. Ayrıca bundan dört yıl önce 12 gün süren tur ortalaması 10 güne düştü.
Yurt dışı tatil ülkelerinden Türkiye fiyat artışına rağmen popülaritesini korumaya devam ediyor. Satılan her üç turdan biri Türkiye istikametli. Uzmanlara göre bu sene Türkiye dört buçuk milyon Rus turist ağırlayacak. Tatile giden polislerin de bu rakamı yüzde 3-4 artırması bekleniyor.
Regnum yazarı Stanislav Tarasov, Osaka’da Trump’ın niçin “Erdoğan’ın eline oynadığını” araştırdı.
Türk-Amerikan ilişkilerinde şahsen Trump’a hitap eden Erdoğan, ABD Dışişleri Bakanlığı, Senatosu gibi makamları by-pass ediyor. Telefon görüşmesinden sonra Trump’ın temmuz ayında Türkiye’ye geleceğini açıklayan Erdoğan, Osaka’da ABD’nin S-400 yüzünden “stratejik partneri” Türkiye’ye karşı yaptırım uygulamayacağını bildirdi. Trump da krizin faturasını “Türkiye’ye dürüst davranmayan” Obama’ya ibraz etti.
Yazarın deyişiyle S-400’ün “temel sorun” olmadığını gösteren Trump, 2016 darbesi zarfında Amerikan yapımı darbeci uçaklarına karşı fiilen savunmasız kalan Erdoğan’ın, kendi güvenliği için NATO ile uyumlu olmayan havadan savunma sistemine ihtiyaç duyduğunu anladı.
İki devlet liderinin “Osaka düellosundan” Erdoğan’ın “galip çıktığını” savunan Tarasov, Türk liderinin hem S-400 krizini söndürdüğünü hem de NATO müttefikleriyle ilişkilerini koruduğunu yazdı.
Yazara göre Trump Ortadoğu’da Rusya-Türkiye-İran ekseninin “askeri ve stratejik” ittifakına dönmemesi için Ankara ile uzlaşmaya gitmeyi tercih etmiş olabilir. Yazıyı bitirirken Tarasov, Ankara kırmızı çizgiyi geçmeden ABD Türkiye’yi tarafına geri çekmeye çalışacak, dedi.
Kommersant gazetesine konuşan uzmanlar, Moskova’nın Ankara ile ilişkilerinde İdlib’in yerini değerlendirdi.
Son zamanlarda bölgede Şam rejimi ile Türkiye arasında gerginlik artarken Moskova durumu güçlükle sakinleştiriyor. Gazeteye konuşan uzmanlar ise İdlib’de arada sırada çıkan ve Türk askerlerinin de katıldığı çatışmaların Rus-Türk ilişkilerini olumsuz etkilemeyeceğini iddia etti.
Çağdaş Türkiye Araştırma Merkezi uzmanlarından Amur Gaciyev’e göre söz konusu olaylar, iki ülkenin arasında daha sıkı koordinasyona yol açacak. Üstelik Gaciyev, Türk gözetim noktalarına yönelik saldırıların provokasyon olduğunu tahmin etti.
Merkezin analistlerinden Yuriy Mavaşov da provokasyona ihtimal tanırken Ankara’nın İdlib’de teröristleri silahlı muhalefetten ayırma yükümlüğünü yerine getiremediğini vurguladı.
Nezavisimaya gazetesi muhabiri Svetlana Gamova Moldova’nın bir parçası olan Gagavuzya’da yapılan başkanlık seçimlerini yorumlarken “Seçimden Rusya ve Türkiye galip çıktı” dedi.
Oyların yüzde 92’sini alan şimdiki Başkan İrina Vlah’ı ilk tebrik eden Rusya Devlet Başkanı Özel Temsilcisi Dmitriy Kozak ve Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu oldu. Vlah, Kozak ile Rusça, Mevlütoğlu ile Türkçe konuştu.
Gazetenin mikrofon uzattığı Vlah, galibiyetinin, Gagavuz yönetiminin sosyal projelere verdiği önemin yanı sıra Rusya ve Türkiye ile sıcak ilişkilerden kaynaklandığını söyledi.
Gazete Duvar / 06.07.19