İstanbul’da yenilenen seçimleri izleyen Rus medyasından Kommersant gazetesi, Ekrem İmamoğlu’nun sadece laik ve Batı yanlısı değil, rejimi destekleyen seçmenleri de kendi tarafa çektiğini yazdı. Mikrofon uzattığı insanlara atıfta bulunan gazete muhabiri, “Erdoğan’ın yeniden seçim düzenleme maksadı, belediyedeki yolsuzluk izlerini temizlemek olmuş” ifadesini kullandı: “Yıllarca İstanbul’u yöneten AK Parti’yi kontrol eden bir makam yoktu ki…”
‘Erdoğan’ın yenilgiyi bu sefer neden kabul ettiği’ni soran Regnum yazarı Arif Asalıoğlu, “Bunun sebebi sadece büyük oy farkı değil ülkedeki genel durum” dedi. İmamoğlu’nun belediye başkanlığına gelişinin hâlâ garanti olmadığını söyleyen yazar, “Seçim sonrası ülkenin iç ve dış siyasetinde ‘kavga yapma stili’ devam ederse Türkiye’yi kaos bekliyor” ifadelerini kullandı.
EADaily yazarı Nikolay Protsenko’ya göre ‘orta sınıf İstanbul’u savundu.’ İmamoğlu zaferinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son senelerdeki en büyük yenilgisi olduğunu iddia eden yazar, “Ekonomik kriz döneminde geleneksel değerleri savunmak hata oldu, 31 Mart seçim sonuçlarını iptal ettirmek ise İmamoğlu’ya çok oy kazandırdı” ifadesini kullandı. Orta sınıfın kalabalık olduğu büyük şehirlerde muhalif adayların kazanmasını manidar bulan Protsenko’ya göre, “Ülkenin çektiği ekonomik sıkıntıların faturasının hep ABD’ye yüklenişi de artık işlemez” oldu. Protsenko,”65 yaşındaki Erdoğan toplumu tatmin edecek yeni siyasi gündem yaratamıyor” dedi.
Carnegi.ru sitesinde yayımlanan yazısında siyaset bilimci Tayana Stanovaya, Putin’in her sene yaptığı gibi canlı yayında dört saat boyunca vatandaşların sorularını yanıtlamasını değerlendirdi.
Yazara göre Putin, vatandaşların şikayetlerini, “Gerçekleri anlamayan toplumun mevcut sorunlara değil, sadece duygusallığa dayanan tepkisi” olarak algılıyor. Önümüzdeki zaman sosyo-ekonomik siyasetin değişmeyeceğini belirten yazar, “Bunun yanı sıra devlet başkanı ve toplum birbirini ‘gerçekleri anlamamakla’ suçlamaya devam edecek” ifadelerini kullandı. Putin’in son zamanlarda iç siyasetten uzak kaldığını öne süren Stanovaya, ‘buna rağmen devlet liderinin bu sefer yoksulluk, halkın gelirinin düşmesi gibi sosyal problemlere dikkat ettiği’ni dile getirdi. Bununla beraber yazar, “Putin’in sosyal problemlere dönüşü ve halka gösterdiği acıma”yı daha çok bir “temsile” benzetti. Stanovaya yazıyı bitirirken, “Yayın biter bitmez devlet başkanı bir sene için sosyal-ekonomik rutini unutacak” ve “Putin gittikçe hem halkından hem çevresinden uzaklaşıyor” ifadelerini kullandı.
Voyenno-promışlennıy kuryer sitesinde çıkan yazıda harp bilimleri doktoru Konstantin Sivkov, Orta Doğu’da olası gelişmeleri kaleme aldı. Kudüs’te düzenlenen Suriye konulu ABD, Rusya ve İsrail müzakeresini anlatan Sivkov, ‘Astana üçlüsü’ yanı sıra olası ikinci ‘üçlünün’ kurulmasının ülkedeki genel durumu olumlu etkileyeceğini öne sürdü. Öte yandan söz konusu gelişme ‘Astana üçlüsü’ içindeki dengeleri altüst edebilir. Yazarın kendi deyişiyle ‘Suriye’de istikrar kurma süreci çıkmaza girdi.’
Çıkarları birbirine ters düşen çeşitli dış ve bölgesel güçlerin nüfuz alanlarının herhangi genişletme teşebbüsü aniden kapsamlı savaşa dönüşebilir. Medyaya sızan Kudüs toplantısıyla ilgili haberlere göre, üç taraf ABD ve İsrail’i rahatsız eden İran’ın Suriye’de rolüne büyük önem verilirken Kürt problemi gündeme gelmedi. Büyük ihtimalle ABD ile İsrail, Moskova’dan, istediği bir karşılık verip İran’a açılacak bir savaşa karışmamayı talep edecek.
Nezavisimaya gazetesinde tarih doktoru Aleksey Oleynikov, ‘Çanakkale muharebesini anlatırken İtilaf Devletleri’nin başarısızlığını İngiliz ve Fransız baş komutanlığının becereksizliği’ne bağladı. Yazara göre, 78 bin kişilik İtilaf ordusu toplayan müttefiklerin ana amacı gemilerini Marmara’ya sokmak olduğu için çıkarma, Osmanlıların iyice güçlendirdiği Gelibolu Yarımadası’na yapılacaktı. Alman askeri uzmanları tarafından sahilde çok sayıda hendek ve hisar yapıldı, Osmanlı asker sayısı 60 bine çıkarıldı. Başkomutanlığa Osmanlı müşir ve Alman İmparatorluğu süvari generali Limann von Sanders atandı. İlk hücum 25 Nisan 1915’te düzenleyen İngiliz ve Fransız askerleri büyük kayıp vererek sahilde birkaç noktada Osmanlıları püskürttü ama genel olarak operasyon amacına ulaşamadı.
O arada bir Osmanlı, ‘destroyer Goliath’ adlı büyük savaş gemisini etkisiz hale getirirken Alman U-21 denizaltısı iki büyük İngiliz gemisini batırdı. Sonuçta müttefik gemilerinin çoğu Limni adasına çekildiğinden sahildeki piyadeler top desteğinden oldu. Ekim sonuna kadar Ege’de nöbet tutan 13 Alman denizaltısı Çanakkale’ye takviye ve mühimmat getiren 23 İngiliz ve Fransız gemi batırdı. Buna rağmen Ağustos’ta ikinci çıkarma başladığı zaman İtilaf askeri sayısı 157 bine çıktı. İkinci hücum da sonuçsuz kaldı. Çanakkale Muharebesi’nin ‘Birinci Dünya Savaşı’nın en kanlı operasyonlarından biri’ olduğunu vurgulayan Oleynikov, ‘her iki tarafın savaşan askerlerin yarısını kaybettiğin iddia etti. Osmanlı’da öldürülen, yaralanan, hastalanan ve kayıp asker sayısı 250 bine ulaşırken İtilaf devletlerinde bu sayı 266 bin idi. Bununla beraber Osmanlı Ordusu’nda 87 bin asker öldürüldü, İtilaf Ordusu’nda bu sayı 46.4 binde kaldı. Yazara göre operasyonun ana sonucu Rusya’nın müttefiklerin yardımından kalışıydı.
Gazete Duvar / 29.06.19