Pandemi sonrası Tunus'ta neler oluyor?

Tunus Emekçileri Partisi Merkez Yöneticisi Mortadha Labidi, diplomalı genç işsizlerin isyanından Libya sorununa kadar ülkesinde yaşanan sosyal ve siyasi gelişmeleri yazdı.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 13 Temmuz 2020
  • 14:21

Tahmin edildiği gibi Kovid-19 pandemisi iz bırakmadan ülkeleri terk etmiyor. Aksine, her seviyede etkisi endişe vericidir.

Gerçekten de, koronavirüsle mücadelede Tunus hükümeti, krizin yükünü işçi sınıfına taşıtmak için elinden geleni yaptı: Ücret ve emekli maaşlarındaki kesintiler ve pandemiyle mücadele gerekçesiyle toplanan fonların yüzde 65’i, özel şirketleri iflastan ve dolayısıyla işlerden kurtarma bahanesiyle patronların ceplerini şişirmeye gitti.

Kitlesel ve keyfi işten çıkarmalardan kaçınmalarını sağlayacak hiçbir önlem yok; bu yüzden 240 binden fazla işçi, sayısı bir yıldan diğerine artmaya devam eden işsizlerin saflarını çoğalttı. Rakamlar endişe verici seviyelere ulaşıyor. Yaz her zamankinden sıcak.

Art arda gelen hükümetlerin, çoğunluğu oluşturduğu ve sosyal istikrarın garantörü olduğu iddia edilen “orta sınıf” üzerine efsanesi çökmüş durumda. Sağlık önlemlerini ve yasakları çiğneyerek ailelerinin ihtiyaçlarına karşılayabilmek için utanç verici bir sosyal yardımı (5 kişilik bir aile için ayda 200 Tunus dinarı veya 60 avro) almak için kurumların önünde kuyrukta bekleyen milyonlarca insanın görüntüleri, yoksulluk sınırını aşan insan sayısının arttığını ortaya koyuyor.

Öyle ki, bu kişilerin sesleri, karantinanın kaldırılmasından önce duyulmaya başlamıştı. Toplumsal hareketler öngörülebilir durumdaydı ve ortaya çıkması uzun sürmedi. Toplumsal Hareketler Gözlemevi sadece mayıs ayı için 516 protesto eylemi kaydetti; ülkenin hiçbir bölgesi bundan muaf kalmadı. Eylemler kendiliğinden ya da örgütlü, bireysel ya da kolektifti ve esasen ekonomik ve sosyal taleplerle ilgiliydi. Sendikalar, dernekler ve sosyal medya, eylemlerin başlatılmasında, yol gösterilmesinde ve sürekliliğinin sağlanmasında önemli bir rol oynadı.

En önde diplomalı genç işsizler var

Kasserin bölgesinden gelen (orta-batı, başkentten 250 kilometre uzakta) diplomalı genç işsizler Çalışma Bakanlığı önünde bir aydan fazla bir süredir oturma eylemi yapıyorlar. Genç işsizler sadece 2017’de hükümet temsilcileriyle imzalanan bir anlaşmanın uygulanmasını istiyorlar. Aynı şekilde, tüm uzmanlık dallarından ve bugün sayısı 5 bini aşan doktoralarını almış olanların gerçekleştirdiği oturuma eylemi için aynı şey söylenebilinir. Her iki eylemi de örgütleyen ve denetleyen ise UDC (İşsiz Mezunlar Birliği).

İç bölgelerde de protestolar çeşitli biçimlerde (işyerlerinin işgali, yolların veya demir yollarının kapatılması vb.) gerçekleşiyor.

Peki hükümet bu meşru taleplere ne gibi cevaplar veriyor?

Başbakanın (İlyas el Fahfah), 2021 yılı bütçe taslağını hazırlamak için bakanlarına verdiği ve üzerinde ısrar ettiği direktifler arasında şunlar var:

-Hangi alanda olursa olsun yeni memurların istihdamı ile ilgili tüm bütçe kalemlerinin iptali (Büyük kesintilerin yapıldığı kamu sağlık sistemi; 15 binden fazla pozisyonun asgari ücretin altında kadrolu ya da sözleşmeli olarak doldurulduğu ulusal eğitim sistemi de dahil)

-Tüm prim ve kıdemlerin iptali

-Yıllarca süren sendikal mücadeleyle elde edilen bazı primlerin iptali

-“Sosyal katkı” kapsamında ücret ve emekli maaşlarında zorunlu kesintiler

Reklam

-Yoksulları soymanın bir başka yolu olan dolaylı vergilerin ve tüketim vergilerinin artırılması

Yaygınlaşan ve artık resmi olarak açıklanmayan temel ihtiyaçlar, yakıt ve ilaçların fiyatlarındaki artışlardan bahsetmeye gerek bile yok…

Bu arada iktidarın üst kademeleri, gün ışığında ve televizyon programlarında herkesin gözleri önünde gerçekleşen şiddetli çatışmalarını gizlemeye bile çalışmıyor: Anayasada belirlenmiş imtiyazlar üzerine kavgalar ve iktidarın ele geçirilmesiyle ortaya çıkan ganimetin dağılımı kavgası gibi…

Geçen sonbaharda gerçekleştirilen ve çoğunluğun sağlanamadığı seçimler, yönetmeyi beceremeyen biçimsel bir çoğunluğu oluşturmak için her türden sağlıksız pazarlıklara kapıyı açmıştı. Bu çoğunluk içindeki çıkar çatışmaları, kurumların normal işleyişini engelliyor ve parlamentoyu adeta bir televizyon şovuna dönüştürüyor.

Son seçimlerde, dağınık saflarda seçime katılan demokratik ve sol güçlerin ezici yenilgisinden sonra devrimci ve hatta demokratik bir alternatifin henüz ortaya çıkmaması; sağcı gerici bir çoğunluk ve muhalefetten oluşan meclisin durumu, Tunus’taki sorunların en önemli noktasıdır.

Bu nedenle tüm umutlar, giderek radikalleşen ve ülkenin farklı bölgelerine yayılan ve her geçen gün, ne ülkeyi ne halkı umursayan komprador burjuvazinin şiddetli neoliberal politikalarından zarar gören yeni toplumsal kesimleri kazanan bu sosyal harekette merkezileşiyor. Ve bu durumdan yararlanıp yararlanmamak devrimci güçlere bağlıdır.

Savaşan her iki taraftaki yabancı güçlerin müdahalesinden sonra Libya’nın güney sınırlarındaki durumun bozulması, Tunus’taki durumu daha karmaşık hale getiriyor. 700 binden fazla Tunuslu hâlâ Libya’da çalışıyor ve durum daha da kötüleşirse kitlesel olarak geri dönme ihtimalleri var. Binlerce paralı teröristin Libya’ya getirilmeleri Tunus için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Tunus’ta iktidarda olan Müslüman Kardeşlerin (Fayiz Serrac hükümeti kastediliyor) Türkiye-Katar gerici ekseninde olması, Tunus halkının birliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit ediyor.

Çeviren: Begüm Aydın

Mortadha Labidi / Evrensel – 13.07.20