İç politika kadar dış politika da hareketli. Zembereğinden boşalırcasına gelişmeler yaşanıyor, olaylar, hamleler, stratejiler birbirini takip ediyor. Ortadoğu, Orta Asya, Kuzey Afrika, Hint-Pasifik. Tek tek ülkelerde yaşanan gelişmeler tablonun bütününü anlamakta eksik kalıyor. Fotoğrafın geneline bakmadan yaşanılanları bir yere oturtmak, anlamlandırmak mümkün değil.
Kuzey Afrika çöllerinden Orta Asya steplerine kadar uzanan uçsuz bucaksız geniş coğrafyada yaşanılanlar birbirinden bağımsız olmadığı gibi, her biri zincirin halkaları gibi birbirleriyle ilintili.
Afganistan’ı kaosa sürükleyerek çekilen ABD’nin benzer bir şekilde Irak’tan da çekileceğine dair senaryoların havada uçuştuğu bugünlerde Bağdat’ta Ortadoğu’yu yakından ilgilendiren önemli bir zirve gerçekleşti. Afganistan gelişmelerinin gölgesinde kalan hafta sonundaki “İşbirliği ve Ortaklık Konferansı” Mısır Cumhurbaşkanı Abdel Fattah al-Sisi, Ürdün Kralı II. Abdullah, Katar Emiri Temim bin Hamad es-Sani, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un yanı sıra Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri hükümet başkanlarının yanında Türkiye, Suudi Arabistan ve İran dışişleri bakanlarını buluşturdu.
Erbil-Paris hattı
Ortadoğu’nun hamisi rolünde zirveye katılan Fransız lider Macron’un temasları dikkat çekiciydi. Bağdat’tan Musul ve Erbil’e geçen Macron’un Kürt siyasetçilerle ve Peşmerge güçleriyle verdiği samimi pozlar birçok mesaj içeriyordu.
Neydi bu mesajlar?
Erbil’den konuştuğumuz kaynaklara göre Macron’un ziyareti ve verilen pozlar Kürtler’in hamiliğini üstlenme arayışının açık mesajıydı. Buna göre “Kürtler’e yanınızdayız” mesajı veren Macron Kürtlere, “1923’te yanlışlar yaptık, bunu düzeltmeye çalışacağız” dedi. Macron’un kendisinin de ABD’nin Afganistan senaryosundan yola çıkarak Erbil ziyaretinin, Fransa’nın dostlarını yalnız bırakmayacağına dair net bir mesaj olduğunu vurgulaması bu sahneyi tamamlıyor.
Fransa, ABD’nin olası senaryolarına karşı Ortadoğu’da Kürtlerle yakın ilişki geliştirme arayışında. Yeni dengeler ışığında pozisyonunu güçlendirmeye çalışıyor. Macron, Fransa ile Irak Kürdistan Bölgesi arasındaki ilişkilerden bahsederek ülkesinin, Peşmerge Güçleri’ne ve IKBY’ne verdiği desteği sürdüreceğini söyledi.
Türkiye ve İran’a mesaj
K24’e konuşan Kürt akademisyenler de “tarihi olarak” nitelendirdikleri Macron’un ziyaretinin birçok mesaj içerdiğine vurgu yapıyor. Selahaddin Üniversitesi’nden Doç. Dr. Barzan Jawhar Sadeq:
“Macron’un gelmesiyle Irak ve Kürdistan Bölgesi’nin Afganistan gibi olmadığı mesajı verildi. Macron’un Musul’a gitmesi Türkiye’ye ‘Irak’ın meselelerine karışma’, İran’a ise Irak ve Erbil’i kontrol etme girişiminde bulunma demekti. Bağdat’a da Kürtleri hesaba katma mesajı verildi.”
Dr. Newzad Hetuti da ziyareti şu sözlerle değerlendiriyor:
“Bağdat’ın Erbil’e yönelik olumlu adımlar atması isteniyor. ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte bölge üzerinde bir endişe oluştu. Kürtlerin kendisini savunup savunamayacağı konuşuluyor. Macron’un ziyareti ABD için de önemli.”
Amerikan-Kürt Araştırma Enstitüsü Başkanı Karox Xoşnaw da, “Macron çok açık bir şekilde Fransa’nın Kürdistan Bölgesi’nin yanında olduğunu söylüyor” ifadelerini kullanıyor.
Irak-Afganistan farkı
Bağdat buluşmasının hemen sonrasında ABD’den net mesaj geldi. “Elmaları portakallarla kıyaslayamayız” diyen ABD’nin Erbil Başkonsolosu Robert Palladino, ABD güçlerinin Irak Kürdistan Bölgesi ve Irak’ta kalacağını belirterek, buralardaki durumun Afganistan’dan çok farklı olduğunu ve çekilmeyeceklerini vurguladı.
Palladino, bir süredir Erbil ile Kandil arasında bir süredir devam eden gerilimde de açıkça tavrını koyarak PKK ve Haşdi Şabi’ye, Şengal Anlaşması’nın uygulanması için bölgeden çekilmeleri çağrısında bulundu.
Önce Bağdat sonra Şam
Tüm bunlar olurken Bağdat’taki zirvenin ardından soluğu Şam’da alan İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan “İşbirliği ve Ortaklık” konferansı hakkında Esad’a bilgi verdi. SANA’nın haberine göre, Esad, Suriye ile İran arasındaki işbirliğinin karşılıklı çıkarlar temelinde korunmasının olumlu sonuçlar verdiğini belirtti. İran resmi ajansı IRNA’nın haberine göre ise Abdullahiyan, yabancı güçlerin bölgedeki varlığının sürdürülebilir güvenlik ve istikrara katkıda bulunmayacağını söyledi. Suriye’nin bölgedeki her türlü siyasi ve güvenlik düzenlemesinin merkezişnde yer alması gerektiğini kaydetti.
Geniş Ortadoğu coğrafyasında sahada ve masada yaşanan ve birbirlerini tetikleyen gelişmeler yeni bir sürecin habercisi. Her bir yerel, bölgesel, küresel aktör oluşan, oluşabilecek gelişmeler ışığında pozisyon alma arayışında. Zorlu günler kapıda.
BirGün / 31.08.21